“(eschatological) ‘Son şeyler’e ve dünyanın dinsel bir sonu (ve yargısı) olduğuna duyulan inanç. Bu inançlar Musevi-Hıristiyan geleneğinin önemli bir parçasını oluşturur ve en etkili biçimde fundamentalist ve mezhepçi -özellikle Adventist- hareketler tarafından savunulur. Eskataloji terimi, benzer bir doğrultuda, Nükleer Silahsızlanma Kampanyası gibi siyasal ve felaketleri akla getiren hareketler için de kullanılmaktadır. Ayrıca bkz. Binyılcılık” (s.... Continue Reading →
Bilinemezcilik Ne Demek?
“(fr. agnosticisme; alm. Agnostizismus: ing. agnosticism). Mutlak bilgiye yani deney alanını aşanın bilgisine ulaşılamayacağını öne süren öğreti. Bilinemezcilik insan zihninin mutlak bilgiye uluşma yeteneğinde olmadığını, eşyanın doğası üzerine doğru bilgi ortaya koyamayacağını bildirir. Her türlü metafiziğe karşı eleştirici bir tutum olarak beliren bu öğreti, deney dünyasının dışında bir başka varlık alanını varsayarken insanın bu alanın... Continue Reading →
Walter Benjamin – Pasajlar
"Hep söylenegeldiğine göre, bir otomat varmış ve bu öyle yapılmış ki, bir satranç oyuncusunun her hamlesine, kendisine partiyi kesinlikle kazandıracak bir karşı hamleyle yanıt verirmiş. Geniş bir masanın üstündeki satranç tahtasının başında, sırtında geleneksel Türk giysileri bulunan, nargile içen bir kukla otururmuş. Aynalardan oluşan bir sistem aracılığıyla, ne yandan bakılırsa bakılsın, masa saydammış gibi... Continue Reading →
Baudelaire- Paris Sıkıntısı
XXXIII SARHOŞ OLUN "Her zaman sarhoş olmalı. Her şey bunda: tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zaman'ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız. Ama neyle? Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun. Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz... Continue Reading →
Edgar Allan Poe – Bütün Şiirleri
SONE- BİLİM'E Bilim! Eski çağların kızı! Her şeyi değiştirensin gözleyen bakışınla, Neden avlarsın ozanın yüreğini böyle Ey kanatları donuk gerçeklikler olan, akbaba? Nasıl sevsin ki seni ya da seni nasıl bilge saysın Bırakmıyorsun onu, korkusuz bir kanatla Süzülse de mücevherli göklerde, hazineler aramaya? Diana'yı alaşağı etmedin mi arabasından Ve orman perilerini sürmedin mi ormandan Daha... Continue Reading →