"Hemen dikilip beni öptü: "Neden ağlıyorsun? Upuzun bir boyun var, uzun boyluları severim, her istediklerini yapabilen uzun kolların var, bunlarla neden övünmüyorsun? Sana bir öğüt vereyim: Kollarına koyu renk manşetler takmayı sakın savsaklama. Sana övgüler diziyorum burada, hala ağlıyor musun? Yaşamdaki bu zorluğu göğüsleyebilecek kadar olgunsun sanırım. Aslında hiçbir işe yaramayan savaş aletleri, kuleler,... Continue Reading →