Alain Badiou ve Nicolas Truong – Aşka Övgü

"Tiyatro aşkı benim için çok karmaşık ve tam anlamıyla temel bir aşk. Büyük olasılıkla felsefe aşkından daha güçlü. Felsefe aşkı sonradan, daha yavaş, daha zorlu biçimde doğdu. Sanırım, gençken, sahneye çıkarken, beni tiyatroda büyüleyen şey içimde kabarıveren, dilden ve şiirden bir şeylerin neredeyse açıklanamaz şekilde bedenle ilişkilendiği duygusuydu. Özünde, tiyatro benim için belki de aşkın... Continue Reading →

Roland Barthes – Bir Aşk Söyleminden Parçalar

  Proust: "Bazı bazı bir düşünce takılır kafama: sevilen bedeni uzun uzun incelemeye başlarım (uyuyan Albertine'in karşısında anlatıcı gibi). İncelemek demek karıştırmak demektir: içinde ne olduğunu görmek istermiş gibi, arzumun mekanik nedeni karşıt bedendeymiş gibi ötekinin bedenini karıştırırım (zamanın ne olduğunu anlamak için çalar saati söken çocuklara benzerim). Bu işlem soğuk ve şaşkın bir biçimde... Continue Reading →

Spinoza – Ethica

  "...eğer zihnimiz tek başına olsaydı ve kendisi dışında hiçbir şey anlamamış olsaydı, tabii ki anlayışımız da çok daha kıt olurdu. O halde kendimizin dışında bize yararı dokunacak ve bu nedenle istememiz gereken pek çok şey söz konusudur. Bunların içinde de doğamızla tamamen uyumlu olanının en mükemmel olduğunu düşünürüz. Örneğin tamamen aynı doğaya sahip iki... Continue Reading →

Saul Frampton – Montaigne’in Kedisi (Ben Kedimle Oynarken Onun Benimle Oynamadığını Nereden Bileyim?)

   "...her şeyin yanlış olduğunu düşünmek isterken, düşünen biri olarak kendimin bir şey olmam gerektiğini fark ettim; ve şu gerçeği fark ettim 'Düşünüyorum, o halde varım.' Bu öylesine kesin bir fikirdi ki, şüphecilerin en mantıksız şüpheleri bile bu fikri sarsamadı.' Burada açık olan, sadece talihsizliğe değil, şüpheye de kapalı bir düşünce konusu olan Kartezyen cogitoya... Continue Reading →

Descartes – Metot Üzerine Konuşma

  Dördüncü Bölüm "Bilmem oradaki ilk düşüncelerimi (meditations) size anlatmama gerek var mı? Çünkü, pek metafizik ve pek alışılmamış cinsten olduklarından, herkesin zevkine uygun gelmeyebilirler: bununla birlikte, bulduğum temellerin yeterince sağlam olup olmadığına dair bir yargıya varılabilmesi için, bundan söz etmek zorundayım. Yukarıda söylendiği gibi, gelenek ve görenekler konusunda bazen pek şüpheli olduğu bilinen görüşlere... Continue Reading →

İbn Arabi – Tevhid Edep ve Marifet

  "İnsan, hayret ve tanım kemali arasında ortada kalır. İşte bu, alemin kemalidir. Öyleyse alem insan vasıtasıyla kemale erdi. İnsan ise, alemle kemale ermemiştir. İnsanda -insan olması bakımından- alemin hakikatleri toplanınca, alemden özellikle hacminin küçüklüğüyle ayrışmış, kemalinin mertebesi onun adına geride kalmıştır. Bütün varlıklar, kendi kemallerini kabul etmiştir. Hak kamildir. İnsan ise iki kısma ayrılır.... Continue Reading →

Michel Foucault – Hapishanenin Doğuşu

  "İnsan bedeni, onun derinlerine inen, eklemlerini bozan ve onu yeniden oluşturan bir iktidar mekanizmasının içine girmektedir. Aynı zamanda bir "iktidar mekaniği" de olan "siyasal anatomi" doğmaktadır, bu anatomi başkalarının bedenlerine, yalnızca onların istenilen şeyleri yapmaları için değil, aynı zamanda öyle istendiği üzere, hız ve etkinliğe uygun olarak belirlenen tekniklere göre iş görmeleri için nasıl... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑