Körlük, görünüşle onun yokluğu karşıtlığını karmaşıklaştırır. Derrida körlük temasını, Fransız varoluşçu fenomenolog Maurice Merleau-Ponty’nin çalışması, sayesinde dünyayı deneyimlediğimiz ilksel yapıları araştırmıştır. Bunu düşünmenin bir yolu, algılamaya eklemleyeceğimiz isimlerin, değerlerin ve öteki ilişkilerin olmadığı bir duyu dünyası hayal etmektir. Derrida’ya göre bu, başka bir saflık hayalini temsil eder. Ancak Merleau-Ponty görme örneğinde, spekülatif açıdan (Derrida’nın metinlerinin... Okumaya Devam et →
Albert Camus – Düşüş
“Hey gidi küçük sinsiler, komedi oynayanlar, iki yüzlüler, nasıl da dokunaklı halleri vardır onların! İnanın bana, hepsi böyledir, göğe küfrettikleri zaman bile. İster Tanrıtanımaz olsunlar ister dindar, ister Moskovalı olsunlar ister Bostonlu, hepsi de babadan oğula Hristiyan. Ama doğrusu, artık ne baba var, ne kural! O zaman özgürdür insan, davranıp kendini kurtarması gerekir, hele özgürlüğü... Okumaya Devam et →
Kendinde Varlık Ne Demek?
"[İng. being in itself; Fr. etre en soi]. Varoluşçu felsefenin kurucusu Sartre'ın, dış dünyada varolan cansız şeyler, nasılsa öyle olan somut varlıklar ve bu arada, tıpkı cansız nesneler gibi, pasif olup etkinlikten kaçınan, sorumluluk yüklenmeyen insan varlıkları için kullandığı terim. Buna göre, kendinde varlık, farklılaşmamış, hiçbir özelliği olmayan, kaba varoluştur. O, zamandışı olup, değişmezdir; ne... Okumaya Devam et →
Dasein Ne Demek?
" (alm. söz. da, orada; sein, olmak’dan). Varoluşçu felsefede, özellikle Heidegger’de tekil ve somut bir varlık olarak insan ya da bu insanın varoluşu. 'Dasein'ı ilk olarak Heidegger Sein und Zeit' de (Varlık ve zaman) kullandı. Bu terim insanın dünyadaki etkin varoluşunu belirler. Buna göre, insan herhangi bir nesne değildir, bir insanın başka insanlarla bulunması bir taşın... Okumaya Devam et →