ZEHİR-ZIKKIM
“Nasıl tanışmıştık bilirsin
Nasıl gözgöze gelmiştik ilk defa
Nasıl çarpmıştı yüreklerimiz nasıl
Sırılsıklam aşık olmuştum sana
Hatırlar mısın ilk evimizi
İlk yatağımızı sımsıcak
İki sandalyemiz bir masamız vardı
Başka neyimiz olacak
Akşamları beni beklerdin pencerede
Üzerinde mor benekli beyaz elbisen
Saatler geçmeyi akşam olmayı bilmezdi
Ne kadar beklesen
Gelir gelmez ayaklarına bakardım
Küçük harikulâde ayaklarına
Geçmiş gecelerin aydınlığı içinde
Ayakların beyaz güvercinlere benzerdi
Oturur gelecek iyi günlerden bahsederdik
Şiirler okurduk uzun uzun
Karşısında ne mesuttuk değil mi
Taksitle aldığımız küçük radyonun
Hatırladın mı kendi elinle diktiğin
Kırmızı çiçekli basma perdemizi
Ya o başbaşa okuduğumuz romanlar
Nasıl düşündürür ağlatırdı bizi
Kar gibi örtüler pijamam gömleklerim
Ellerinin değdiği her şey gülerdi
Aybaşı sinemalar pastaneler
Sen varken yaşamak güzeldi
Şimdi nerdesin nasılsın kim bilir
Yine güzel misin bıraktığım gibi
Bu yalnızlığı sen de duyuyor musun
Tâ içinde zehir gibi zıkkım gibi” (s. 120-121).
Oğuzcan, Ümit Yaşar (1997). Acılar Denizi, Özgür Yayınları, İstanbul.
Bir Cevap Yazın