Jules Verne – Doktor Ox’un Deneyi

Doktor Ox, topluca ve orta boylu bir adamdı; yaşına gelince… yaşını kestirmek oldukça zordu, uyruğunu da. Zaten bunun pek de önemi yok. Onun, Hoffmann’ın bir eserinden fırlamış gerçek bir eksantrik ve hiç kuşkusuz, Quiquendone sakinleriyle gülünç bir tezat oluşturan, sıcakkanlı ve coşkulu, garip bir insan olduğunu bilmek yeterli. Kendine ve doktrinlerine sarsılmaz bir güveni vardı.... Continue Reading →

Jack London – Kızıl Veba

“Para nedir Granser?” İhtiyar daha cevap vermeye fırsat bulamadan aklına bir şey gelen çocuk, zafer kazanmışçasına üstündeki ayı postunun içindeki keseye elini sokup hırpalanmış ve kararmış bir gümüş dolar çıkardı. Parayı yaklaştırınca ihtiyarın gözleri ışıldadı. “Ben göremiyorum,” diye mırıldandı. “Bak bakalım tarihini görebilecek misin, Edwin?” Çocuk kahkahalarla güldü. “Harikasın Granser,” diye bağırdı hoşnutlukla, “her zaman... Continue Reading →

Friedrich Engels – Ailenin Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni

''Letourneau'nun (Evolution du mariage et de la famille, 1888) hayvanlar dünyasından toplamış olduğu bir sürü olgudan çıkardığı sonuca göre, her türlü kuraldan yoksun cinsel ilişkiler, burada da, aşağı bir dereceye aittir. Ama bütün bu olgulardan benim çıkarabileceğim tek sonuç, bunların insan ve onun ilkel varlık koşulları bakımından kesin olarak hiçbir şeyi tanıtlamadıklarıdır.  Omurgalı hayvanlardaki uzun... Continue Reading →

Karl Marx – 1844 El Yazmaları

''Ne var ki, Hegel insanın kendi bilincine varmasındaki yabancılaşmadan, Feuerbach da tarihi olmayan, bir sınıfı olmayan, soyut insanın yabancılaşmasından söz ediyordu. Marx, işçinin 'yabancılaşma'sından söz eder. 'Yabancılaşma' kavramına bütünüyle yeni iktisadi sınıfsal ve tarihi bir içerik kazandırır. Marx'ın 'yabancılaşma' terimiyle anlatmak istediği, işçinin kapitalist için zorla çalışması, işçinin çalışmasının ürününü kapitalistin kendine mal etmesi, ve... Continue Reading →

Gorgon Dergisi 6. Sayı

Harun'la yazdığımız son makale Gorgon Dergisi'nde... Yayımlanması ona ve kendime verdiğim sözlerden sadece biriydi. Daha çok hüzünlü ama bir o kadar da mutluyum. Bunu yazdığımız zamanlar hem Harun'un  hastalığıyla mücadele ediyor hem de makalemiz için birlikte sabahlıyorduk. Çok fazla emek var... Dergiyi bizim makalemizden bağımsız olarak takip etmenizi tavsiye ederim, ekip olarak yaptıkları işe gerçekten... Continue Reading →

Ernst H. Gombrich – İmge ve Göz

  "Sanat ve doğadaki evrimin, kolay bir tanınabilirliğin ötesinde başka koşulları gerçekleştirmeye çalıştığını varsayabiliriz. Belki de, 'primitif' olarak adlandırdığımız kabile üsluplarının son derece tedirgin edici ve anlatım gücü yüksek biçimleri de, huşu yaratan ya da korkutucu düzenlemelere doğru adım adım evrilmiştir. Kabul etmek gerekir ki bu standartları dile getirip formüle edecek kimse yoktu ortada. Belki... Continue Reading →

Gazi Mustafa Kemal Atatürk – Geometri

Rahmi Koç Müzesinden 1937, İstanbul Basımı Geometri Kitabı   Önsözden: "Bu kitabı Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl kadar önce, III. Türk Dil Kurultayı'ndan hemen sonra 1936-1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı'nda kendi eliyle yazmıştır. 1936 sonbaharında bir gün Atatürk beni, Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman'ın yanına katarak Beyoğlu'ndaki Haşet Kitabevine gönderip uygun gördüğümüz Fransızca geometri... Continue Reading →

Gilles Deleuze – Bergsonculuk

  "BİRİNCİ KURAL: Problemlere de doğruluk ve yanlışlık atfetmek, yanlış problemin geçersizliğini göstermek, doğruluk ve yaratmayı problemler düzeyinde uzlaştırmak.   Aslında doğru ve yanlışın yalnızca çözümlerle ilgili olduğuna, ancak çözümlerle başladığına inanmakla hata ediyoruz. Bu önyargı toplumsaldır (çünkü toplum ve onun kurallarını aktaran dil, bize hep "devletin idari dosyaları"ndan çıkmış gibi hali hazırda bulunan problemler "verir",... Continue Reading →

Tarihselci Yöntem Ve Bilim Tarihi

''Bu bildiride Newton'un buluşlarının arkasındaki toplumsal gelişmeler, İngiliz burjuva devrimi, onun uzlaşmaya varan sınıfsal ilişkileri, yeni burjuvazinin gereksinimleri, üretici güçlerin durumu birlikte bir sentez içinde ele alınmıştır. Daha önce bu tip yaklaşımlar 'Tarihselci Yöntem'in kurucularından Engels tarafından ele alınsa da, Hessen'in bildirisinin yaptığı etki büyük olmuştur. Kongrede genç bir fizikçi olarak bulunan John Desmond Bernal... Continue Reading →

Talip Kabadayı – Duhem’den Laudan’a Çağdaş Bilim Felsefecileri

  "Fleck'e göre, bilimsel topluluğun yapısı söz konusu oldukta, her 'düşünme tarzı' bir 'düşünce ortaklı'ndan doğar. Fleck'e göre 'düşünce ortaklığı' karşılıklı fikir alışverişinde bulunan ve/ya entelektüel bakımdan karşılıklı etkileşimi ve iletişimi kesmeyen kişiler topluluğu olarak tanımlanabilir. Belli bir düşünce ortaklığı üyelerinin benimsediği ortak inançlar dizgesine 'düşünme tarzları' denir ki bu hem de yönlendirilmiş algı demeye... Continue Reading →

Fritjof Capra – Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası

  "Yüksek teknolojiyle ilgili saplantımızın son tezahürü, mevcut sorunlarımızın uzayda sun'i yerleşim birimleri yaratarak çözülebileceği yolundaki oldukça kabul gören fantazilerdir. Ben günün birinde, bu tür uzay kolonilerinin kurulabileceği ihtimalini yaban atmıyorum; fakat mevcut planlardan ve onların temelinde yatan zihniyetten anladığıma dayanarak, buralarda yaşamak istemeyeceğimi kesinlikle söyleyebilirim. Bununla birlikte, fikrin bütünündeki temel yanılgı teknolojik değil, uzay... Continue Reading →

Gilles Deleuze – İki Delilik Rejimi (Metinler ve Söyleşiler 1975 – 1995)

İKİ DELİLİK REJİMİ "Guattari göstergesel bir düzene ilişkin bir tabloyu çizmekte; burada tarihsel olduğu kadar patolojik olarak da tanımlanabilecek bir örnek vermek istiyorum. 19. yüzyılın sonunda, psikiyatride önemli bir vaka olarak iki işaret rejimi ortaya çıktı, fakat bu tüm bir gösterge bilimi ilgilendirecek bir şekilde psikiyatrinin dışına doğru yayıldı. Karmaşık bir şekilde işleyen fakat anlaşılması... Continue Reading →

Şerafettin Turan – Atatürk’ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünceler, Kitaplar

  Dünya Tarihi ve Dünya Federasyonu Sorunu: H. G. Wells "Atatürk'ün dünya tarihini bir bütün olarak değerlendirme, uluslararası işbirliği, bölgesel andlaşmalar ve bir Dünya Federasyonu konularında etkilendiği çağdaş yazarlardan biri de Herbert Heorge Wells (1866-1946)'tir. Doğa bilimleri öğrenimi görmüş olan bu İngiliz yazarı, bilindiği gibi, günümüz toplumlarının sorunlarını sergileyen ve gelecekte toplumlara egemen olması gereken... Continue Reading →

Friedrich Nietzsche – Putların Alaca Karanlığında

  “Benim imkânsızlarım… Seneca ya da erdem matadoru. Rousseau ya da bütün tabii kirliliğiyle tabiata geri dönüş. Schiller ya da Sakingen’in Ahlak Trampetçisi. Dante ya da mezarlarda şiir söyleyen sırtlan. Kant ya da idrak edilebilir karakter olarak ikiyüzlülük. Victor Hugo ya da Saçmalıklar Denizinde Bir Işık Feneri. Liszt ya da virtüöz; elbette ki kadınlarla. George... Continue Reading →

  Nallıhan Kuş Cenneti - Nallıhan Bird Sanctuary   Nallıhan Kuş Cenneti 1959 yılında hizmete giren Sarıyar Barajı’nın kuzeyinde Aladağ Çayı’nın Sarıyar Barajı ile birleştiği yerde oluşmuş yapay bir sulak alan ekosistemidir. Ankara ili, Nallıhan ilçesi, Davutoğlan köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Nallıhan Kuş Cenneti, Ankara ve Eskişehir illerine 130... Continue Reading →

Karl R. Popper – Bilimsel Araştırmaların Mantığı

  "22. Yanlışlanabilirlik ve Yanlışlama. Yanlışlanabilirlik ve yanlışlama sözcükleri arasında kesin olarak bir ayrım yapmak zorundayız. Yanlışlanabilirliği, salt önerme dizgelerinin görgül özelliklerinin ölçütü olarak ele alıyoruz; dizgenin ne zaman yanlışlanabilir olarak kabul edilebileceği, konulan kurallarla belirlenmelidir. Yalnızca kabul ettiğimiz temel önermelerle çelişen bir kuramı yanlışlanmış olarak nitelendiriyoruz. Bu koşul gereklidir, ancak yeterli değildir; çünkü daha önce... Continue Reading →

Metin Özbek – Çayönü’nde İnsan

  "Yontma Taş Çağı topluluklarının çocuklarında, yetersiz beslenmeden kaynaklanan rahatsızlıklara ya da metabolizma bozukluklarına pek rastlanmaması, Yontma Taş Devri ile Cilalı Taş Devri toplulukları arasındaki yaşam farklılığından kaynaklanmaktadır. Cilalı Taş Devri'yle beraber tarıma geçişin ardından, ciddi ölçüde kansızlık çeken bireylerin (özellikle bebek ve çocuklar) iskeletlerine rastlamaya başlıyoruz. Gerçekten de, bu yeni geçim ekonomisinin bir gereği... Continue Reading →

Carl Sagan – Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı

  GARAJIMDAKİ EJDER “Garajımda ateş soluyan bir ejder yaşıyor.’ Diyelim ki (ruhbilimci Richard Franklin’in grup terapisi yaklaşımını benimseyerek) size ciddi olarak böyle bir önerme sunuyorum. Kuşkusuz, dediğimin doğruluğunu kontrol etmek isteyecek, kendi gözünüzle görmek isteyeceksiniz. Yüzyıllardır ejderlerle ilgili olarak sayısız öykü anlatılmış, ancak gerçek kanıt gören olmamıştır. Canlı bir kanıt görmek için ne iyi bir... Continue Reading →

Richard S. Westfall – Modern Bilimin Oluşumu

  Bilimsel Girişimciliğin Örgütlenmesi   “17. yüzyılda, bilim alanındaki gelişmeler bilimsel kavramları basit bir yeniden formüllendirmenin çok ötesindedir. Kaldı ki, kavramların yeniden formüllendirilmesi bile örneklerini sık sık gördüğümüz gibi ‘devrim’ nitelenmesini hak edecek ölçüde radikaldir. Bu dönemde bilim aynı zamanda örgütlü bir toplumsal etkinlik olarak da kendisini gösterdi. Daha önceki dönemlerde de kuşkusuz büyük bilimsel... Continue Reading →

Maurice Metayer – Eskimo Masalları

TUZAKÇI KARGA "Derler ki, geçmiş zamanlarda koca bir karga insan aramaya çıkmış. Bir Eskimo köyü görüp iglulara koşarak bağırmış: -'Yolda birçok konuk var! Onları çıkıp karşılamanız gerek. Gece bastırmadan onları bulamazsanız, dağın eteğinde kamp kurun.' İglularda oturan insanlar kargaya inanmışlar. Konukları karşılamak için yola düzülmüşler. Gece olunca çadırlarını dağın eteğine kurmuşlar. Yağ lambalarının alevi kardan... Continue Reading →

A.M. Celal Şengör – Newton Neden Türk Değildi?

  Newton Neden Çinli Değildi? (ve Neden Türk Değildi?)* "Dünyanın yaşayan en büyük jeologlarından biri olan dostum Prof. Dr. Kenneth Jinghwa Hsü 1994 yılında Zürih'in meşhur Federal Politeknik'inden (Eidgenössiche Technische Hoschschule) yaş haddi nedeniyle emekli oldu. Adet olduğu üzere bir veda konuşması yapması gerekiyordu. Ben de bu konuşmayı dinlemek ve Ken'in emeklilik törenine iştirak etmek... Continue Reading →

Charles Darwin – Türlerin Kökeni

  “Ayrıklanma, yeni türlerin türemesine güçlü bir katkıda bulunur, buna karşı çıkılamaz; bununla birlikte, uzun dönemler boyunca süregitme ve büyük bir yayılım gösterme yeteneğindeki türlerin oluşumu sözkonusu olduğunda, ben, açık ve geniş bir yörenin, çok daha elverişli olduğuna inanmaya yatkınım. Büyük açık bir yöre, yalnız orada yaşayan aynı türden bireylerin sayısının büyük olması nedeniyle değil,... Continue Reading →

Carl Sagan – Milyarlarca ve Milyarlarca

  “Küresel çevreye karşı girişilen bu topyekün saldırının sorumlusu, sadece kar etme hırsı içindeki sanayiciler ya da öngörüsüz ve yoz politikacılar değil. Paylaşılacak yeterince suç var. Bu bağlamda bilim adamları topluluğu önemli sorumluluk taşıyor. Çoğumuz buluşlarımızın uzun vadeli sonuçları üzerinde düşünme zahmetine bile katlanmadık. Bulunduğumuz mahvedici güçleri en yüksek bedeli ödeyenlerin ellerine ve rastlantı eseri... Continue Reading →

A.M. Celal Şengör – Aptalı Tanımak

  Yobazlar Gezegeninde Üniversite? 19 Mart 2005, Cumhuriyet Bilim Teknik’te Yayımlanmıştır* “Bugün, tüm dünyanın akılcı düşünceden tamamen uzaklaşmış, kendini inanca ve onun ürünü olan dinsel düşünceye vermiş sistemlerin egemenliğinde olduğu varsayılan bir durumda, şimdi anladığımız anlamda bir üniversitenin mümkün olup olmadağını tartışacağım. Böyle bir durum 4. Yüzyıl’la 10. Yüzyıl Avrupası için geçerliydi. İslam alemi benzer... Continue Reading →

Patrick Moore – Gezegenler Kılavuzu

  Gezegenlere Gönderilen Roketler   “İlk olarak belirtmem gerekir ki bir roket sadece kendini ‘ittirir’, başka hiçbir şeyi değil. Bir havai fişekte, içi barut dolu ince bir tüp ve roketin uçuş kararlılığını sağlayan bir çubuk vardır. Barut yandığında oluşan sıcak gazlar egzozdan dışarı atılır ve bu da roketin gökyüzünde ilerlemesini sağlar. Roket, Sir Isaac Newton’un... Continue Reading →

Edgar Allan Poe – Bütün Hikayeleri

  Balon Şakası “GÜNLÜK       “6 Nisan Cumartesi.- Karşılaşabileceğimiz her güçlüğün önlemini geceden aldıktan sonra, bu sabah şafakta balonu şişirmeye başladık. Ama yoğun bir sis katlı ipeğin yapış yapış olmasına yol açmıştı, bu yüzden işimiz on bire kadar bitmedi. Sonra büyük bir sevinçle, yavaşça ama sabit bir hızla havalandık. Kuzeyden esen hafif rüzgar bizi İngiliz... Continue Reading →

G. Deleuze – F. Guattari – Felsefe Nedir?

  " Felsefe, bilim ve sanat gökkubbeyi yırtmamızı ve de doğruca kaosun içine dalmamızı isterler. Kaosu ancak bu bedel karşısında yenebileceğizdir. Ve ben üç kez utkuyla katettim Akheron ırmağını. Filozof, bilgin, sanatçı ölüler aleminden dönmüş gibidirler. Filozofun kaostan beraberinde getirdiği, sonsuz olarak kalan, ama kesitsel bir içkinlik düzlemi çizen yüzeylerin üzerinde ya da mutlak oylumların... Continue Reading →

17 Ağustos Akşamı Venüs Doğu Uzamında En Büyük!

  Botticelli, Venüs'ün Doğuşu   "Venüs çok eski bir Latin tanrıçasının adıdır. Meyve bahçelerinin koruyucusu olarak saygı gören Venüs sonradan Yunan etkisi altında Aphrodite ile bir tutulmuştur. Aeneas'ın anası sayılan Venüs İmparatorluk çağında Gens îulia'nın atası sayılmıştır (Aeneas)." (s. 290). "APHRODİTE'NİN DOĞUŞU: Aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite'nin doğuşu üzerine iki ayrı kaynağımız vardır: Biri Hesiodos,... Continue Reading →

27 Temmuz Tam Ay Tutulması

"Bu geceki dolunay Antilop Dolunayı olarak bilinir çünkü yılın bu zamanı erkek antilopların boynuzlarının çıktığı aydır. Ayrıca Gök Gürültüsü Dolunayı ve Saman Dolunayı olarak da adlandırılır. Türk Mitolojisindeki Yelbegen gökyüzünde yaşayan yıldızlara ve Aya musallat olan yedi başlı bir devdir. Zaman zaman bu kötücül varlık yıldızların peşine düşer, onları ısırır ve ağzındaki parçaları aşağıya tükürürmüş.... Continue Reading →

Jared Diamond – Tüfek, Mikrop ve Çelik

  “Sonuç olarak, Bereketli Hilal ile Doğu Akdeniz toplumları ekolojik açıdan kırılgan çevre koşulları içinde var olma bahtsızlığına uğradılar. Ekolojik olarak kendi kaynaklarının tabanını yok ederek kendi kuyularını kazdılar. En eski toplumlardan, doğudaki (Bereketli Hilal’deki) toplumlardan başlayarak her bir Akdeniz toplumu kendi kuyusunu kazarken güç batıya kaydı. Kuzey ve Batı Avrupa bu akıbete uğramaktan kurtuldu... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑