“22. Yanlışlanabilirlik ve Yanlışlama. Yanlışlanabilirlik ve yanlışlama sözcükleri arasında kesin olarak bir ayrım yapmak zorundayız. Yanlışlanabilirliği, salt önerme dizgelerinin görgül özelliklerinin ölçütü olarak ele alıyoruz; dizgenin ne zaman yanlışlanabilir olarak kabul edilebileceği, konulan kurallarla belirlenmelidir.
Yalnızca kabul ettiğimiz temel önermelerle çelişen bir kuramı yanlışlanmış olarak nitelendiriyoruz. Bu koşul gereklidir, ancak yeterli değildir; çünkü daha önce de sık sık vurgulandığı gibi, bir kez daha oluşturulamayan olaylar, bilim için hiçbir önem taşımaz. Bu nedenle yalnızca birkaç temel önerme kuramla çeliştiğinde, kuramı yanlışlanmış olarak göremeyiz. Ancak kuramı çürüten bir etki bulunduğunda; başka bir deyişle, kuramla çelişme halinde olan, (bu etkiyi betimleyen) evrensellik düzeyi düşük görgül bir varsayım öne sürüldüğünde ve sağlandığında, kuramın yanlışlandığını söyleyebiliriz. Böyle bir varsayımı, yanlışlayan varsayım olarak adlandırıyoruz. Bu varsayımın görgül -yani yanlışlanabilir- olmasını beklediğimizde, onun yalnızca olası temel önermelerle mantıksal ilişkisini kastetmiş oluruz; başka bir deyişle, böyle bir koşul, varsayımın mantıksal yapısıyla ilişkilidir. Öte yandan, varsayımın sağlanmış olup olmadığı, onun kabul edilmiş temel önermelerle sınanmasıyla çıkar.
Demek ki temel önermelerin iki farklı rolü vardır: Bir yandan, mantıksal açıdan olası tüm önermelerin dizgesi adeta bir referans dizgesidir ve bu dizgenin yardımıyla görgül önermelerin biçimini mantıksal olarak betimleyebiliriz; diğer yandan, kabul edilmiş temel önermeler, bir kuramla çeliştiğinde, ancak aynı zamanda yanlışlayan bir varsayımı sağlarlarsa, kuramın yanlışlanmasında etkin olacaklardır” (s. 109-111).
Popper, Karl R. (2010). Bilimsel Araştırmaların Mantığı, (çev. İlknur Aka-İbrahim Turan), YKY, İstanbul.
Popper İle İlgili Komik Bir Görsel 🙂
Bir Cevap Yazın