Friedrich Engels – Ailenin Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni

''Letourneau'nun (Evolution du mariage et de la famille, 1888) hayvanlar dünyasından toplamış olduğu bir sürü olgudan çıkardığı sonuca göre, her türlü kuraldan yoksun cinsel ilişkiler, burada da, aşağı bir dereceye aittir. Ama bütün bu olgulardan benim çıkarabileceğim tek sonuç, bunların insan ve onun ilkel varlık koşulları bakımından kesin olarak hiçbir şeyi tanıtlamadıklarıdır.  Omurgalı hayvanlardaki uzun... Continue Reading →

Karl Marx – 1844 El Yazmaları

''Ne var ki, Hegel insanın kendi bilincine varmasındaki yabancılaşmadan, Feuerbach da tarihi olmayan, bir sınıfı olmayan, soyut insanın yabancılaşmasından söz ediyordu. Marx, işçinin 'yabancılaşma'sından söz eder. 'Yabancılaşma' kavramına bütünüyle yeni iktisadi sınıfsal ve tarihi bir içerik kazandırır. Marx'ın 'yabancılaşma' terimiyle anlatmak istediği, işçinin kapitalist için zorla çalışması, işçinin çalışmasının ürününü kapitalistin kendine mal etmesi, ve... Continue Reading →

Alain de Botton – Görmek ve Fark Etmek

  "Otomat (1927), yalnız başına oturmuş kahve içen bir kadını resmeder. Vakit gecedir, kadının üzerindeki mantodan ve şapkadan anlaşıldığı üzere dışarıda hava soğuktur. Görünüşe bakılırsa oda geniştir, boştur ve iyi aydınlatılmıştır. Dekor tamamen işlevseldir: mermer kaplı bir masa, sağlam görünen, siyah tahta sandalyeler ve beyaz duvarlar. Kadının yüzünde içe dönük, biraz da korkmuş bir ifade... Continue Reading →

Georg Simmel – Bireysellik ve Kültür

"İnsanın dünyadaki konumu, varlığının ve davranışlarının her boyutunda her an iki sınır arasında bulunuyor olmasıyla tanımlanır. Varoluşumuzun biçimsel yapısını oluşturan bu koşul, insan hayatının farklı farklı alan, faaliyet ve yazgılarında sayısız şekillerde tezahür eder. Her saatin içerik ve biçiminin bir "daha önce" ile "daha sonra” arasında, her düşüncenin “daha akıllıca" ile "daha aptalca" arasında, sahip... Continue Reading →

Karl Marx – Friedrich Engels – Alman İdeolojisi

      "İnsanların kendi geçim araçlarını üretiş tarzları, herşeyden önce doğada hazır buldukları ile yeniden üretmeleri gereken geçim araçlarının doğasına bağlıdır. [s.5] Bu üretim tarzı, basitçe bireylerin fizik varlıklarının yeniden üretimi olarak ele alınmamalıdır. Bu üretim tarzı, daha çok, bu bireylerin belirli bir faaliyet tarzını, onların yaşamlarını ortaya koyan belirli bir biçimi, belirli bir... Continue Reading →

Fuat Andıç, Süphan Andıç, Mustafa Koçak – İbni Haldun Hayatı ve Eserleri Üzerine Düşünceler

  Asabiyenin Döngüsü "İbni Haldun düşüncesinde 'asabiye' ile 'umran' (uygarlık) kavramları arasında yakın bir ilişki gözlenir. Gerek herhangi bir sınırlı toplulukta ve gerekse bütün bir toplumda iktidarı ele geçirebilecek potansiyel güce sahip olmak, iktifarı ele geçirmek ve sürdürmek için asabiyeye ihtiyaç duyulmaktadır. İbni Haldun'un belki de toplumsal araştırmalar alanında bıraktığı en büyük miras asabiye kavramıdır.... Continue Reading →

Margaret M. Poloma – Çağdaş Sosyoloji Kuramları

  "Sosyolojde esas ikilem (dichotomy) birçok şekilde dile getirilmiştir. Catton (1966) animistik ve natüralistik sosyoloji ayrımını tartışır. Giddens (1976) 'pozitif' ve 'yorumlayıcı' sosyoloji ayrımını yapar. Martindale (1974) 'hümanistik' ve 'bilimsel' sosyolojinin tarhisel köklerini tartışır. Bütün bu terimler, kuramcıların istemeden hangi etiketi giyebilecekleri konusunda kullanılan ve de kötü kullanılan terimlerdir. Örneğin Dennis Wrong, eğer terim onun... Continue Reading →

Sibel Hürtaş – Canına Tak Eden Kadınlar

"Görüştüğümüz kadınların hemen hepsi bir mağdur kimliği taşıyordu. Yoksulluk, şiddet, sapkınlık, çocuklarına yönelik eziyet hayatlarının neredeyse olağan parçaları haline getirmişti. Bu durumdan kurtulmak için de mücadelelere girişmiş hemen hepsi aynı yolları denemişlerdi. Sırasıyla baba evine, polise, mahkemeye gidip de eli boş dönenler hatta intiharı bile deneyenler vardı. Kadınların ilk anda gittikleri yer baba eviydi. Bazısı... Continue Reading →

Aslı Zengin – İktidarın Mahremiyeti

  "Devlet ve mahremiyet ilişkisinden, devletin cinsel yaşam ve aile süreçlerine dair geliştirdiği belirli değerler ve normlar üzerinden kişilerin özel hayat alanlarını iktidarın vazgeçilmez bir siyasal alanı olarak kurmasını anlıyorum. Başka bir deyişle, gündelik hayatın evlilik, çocuk yetiştirme ve cinsel yaşam gibi mahrem alanlarını devlet iktidarından bağımsız düşünmemek gerekiyor. Devlet ve mahremiyet/yakınlık arasındaki ilişki son... Continue Reading →

Madan Sarup – Post-Yapısalcılık ve Postmodernizm

  "Kitaba en etkili üç post-yapısalcıyı tartışarak başladım: Lacan, Derrida, Foucault. Lacan'a, Lacan'ın psikanaliz kuramına genel bir giriş olan 1. bölüm, Lacancı kuramın benliğin toplumsal ve dilsel inşasını düşünmeye ilişkin bir yol önerdiğini ileri sürdü. Devrim öncesi toplumdan miras alınan 'karakter yapıları' dönüştürülene dek siyasal devrim tamamlanamayacağından, birey ile toplum arasındaki karşıtlığın üstesinden gelecek bir... Continue Reading →

Dikmen Yakalı Çamoğlu – Kaynana Ne Yaptı, Gelin Ne Dedi? Ailedeki Kadınlar ve İlişkileri

  "...Tarihsel olarak, bir kültürün içinde belli bir dönemde var olan ve birbiriyle çatışan birçok kimlik bulunur. Foucault'un görüşlerinden yola çıkarak, bunlara 'özne konumları' da diyebiliriz. Bir söylemin içinde yaşarken, bize en anlamlı gelen, söylemi en rahat değerlendirebileceğimiz konuma kendimizi özne olarak oturturuz; zira hepimiz söylemlerin içine doğup yaşıyoruz, tıpkı ataerkil söylemin içine doğduğumuz gibi...... Continue Reading →

Özgür Şen – Marx’ın Marksizmi

''Sosyalizm insanlığın tarih boyunca ürettiği sorunların, insanın kendi kurduğu bir bulmacanın çözümüdür. Bu sorun ve bulmacanın tarihsel karakteri hiçbir şekilde yok edilemez. Başka bir deyişle, insanlığın komünizm idealinden en uzak düştüğü karanlık zamanlarda dahi, bu idealin tarihsel temelleri sapasağlam ayaktadır. Bu idealin toplumsal öznesi olarak işçi sınıfının yapması gereken bu tarihsel temellerin üzerinde devrimci bir... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 6

    Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 5

Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım amaçlı... Continue Reading →

Nevzat Evrim Önal – Bilmiyorlar, Ama Yapıyorlar

''Oysa aydınlanmanın acımasız bir diyalektiği vardır: Işığın varlığı anca nesneye düşüp yansıdığında görünür hale gelir ve ışık enerjidir, kaynağını tüketir. Yani, aydınlanmış olmak bir insanın kendi kendine yaşayacağı bir durum değildir, sürdürülmesi ancak başkalarını aydınlatmak için emek vererek mümkündür. Bu, aydınlanmış insanın yalnız sorumluluğu değil, varlık koşuludur. Tekelleşmiş burjuvazi, aydınlanmanın toplumsal mirasını reddederken, eğitimli emekçilere... Continue Reading →

Kent Toplumbilimi Ne Demek?

Hong Kong   "[es. t. Şehir sosyolojisi] [Alm. Stadtsoziologie] [Fr. sociologie urbaine] [İng. Urban sociology]: Kent topluluklarının tarihini, örgütlenmesini, gelişmesini, bu toplulukları oluşturan bireylerin aralarındaki etkileşimleri, bunun davranışlar üzerindeki etkilerini ve kentsel yaşamın karmaşık yapısına daha iyi uyum sağlanmasına yarayacak araçların incelenmesini ve açıklanmasını konu edinen toplumbilim dalı." (s. 74)   Keleş, Ruşen (1980). Kentbilim Terimleri... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 4

  Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım... Continue Reading →

Thomas Schroedter ve Christina Vetter – Çokaşklılık

''Evlilik, üzerine kadın ve erkek arasındaki iş bölümünün inşa edildiği, modernliğin ikili cinsiyet sisteminin standartlaşmasına kaynaklık eden temel zemindir; bugün evlilikte keşfettiğimiz, iş bölümü ve sevginin sıcaklığını bir araya getirme çabası olduğudur. Özel bir sözleşme, böylelikle, duygu yüklü bir ilişkiyle kaynaştırılmaktadır. Bu kaynaşmada cinselliğin rolü, ilişkiyi sosyoekonomik, duygusal ve bedensel olarak karşılıklı bağımlılığına dönüştürmektedir. Bu... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 3

  Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 2

  Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım... Continue Reading →

Friedrich Nietzsche – Putların Alaca Karanlığında

  “Benim imkânsızlarım… Seneca ya da erdem matadoru. Rousseau ya da bütün tabii kirliliğiyle tabiata geri dönüş. Schiller ya da Sakingen’in Ahlak Trampetçisi. Dante ya da mezarlarda şiir söyleyen sırtlan. Kant ya da idrak edilebilir karakter olarak ikiyüzlülük. Victor Hugo ya da Saçmalıklar Denizinde Bir Işık Feneri. Liszt ya da virtüöz; elbette ki kadınlarla. George... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 1

  Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım... Continue Reading →

Gündüz Vassaf – Cehenneme Övgü (Gündelik Hayatta Totalitarizm)

  BURADA YER, ŞURADA UYURUZ 2 "Mekanın en etkili kullanıldığı apartman dairesi modeli, totaliter bir düzenlemeyi yansıtır. Bu plan, milyonlarca insanın tıpatıp aynı hareketleri yapıp, tıpatıp aynı çevreye tabi olarak yaşaması sonucunu doğurur. Mekanın bu özel düzenlemesi neyin nerede yapılacağını dikte ettiğinden, aynı çatı altında yaşayanların birliktelik duygusunu da ortadan kaldırır. Mekan kullanımını değiştirmeye yönelik... Continue Reading →

Guy De Maupassant – Bir Yaşam

"Ama Jeanne’ın hizmetçisinin gözyaşlarını düşündüğü yoktu: Başka bir evrene girmiş gibiydi… Büsbütün başka bir dünyaya gitmiş, bütün tanıdığı şeylerden, bütün sevdiklerinden ayrılmış gibi geliyordu ona. Yaşamında ve kafasında her şey altüst olmuş gibi geliyordu. Hatta bir ara aklına şöyle garip bir fikir bile geldi: 'Acaba kocasını seviyor muydu?' Julien, ansızın, şöyle böyle tanıdığı bir yabancı... Continue Reading →

A.M. Celal Şengör – Aptalı Tanımak

  Yobazlar Gezegeninde Üniversite? 19 Mart 2005, Cumhuriyet Bilim Teknik’te Yayımlanmıştır* “Bugün, tüm dünyanın akılcı düşünceden tamamen uzaklaşmış, kendini inanca ve onun ürünü olan dinsel düşünceye vermiş sistemlerin egemenliğinde olduğu varsayılan bir durumda, şimdi anladığımız anlamda bir üniversitenin mümkün olup olmadağını tartışacağım. Böyle bir durum 4. Yüzyıl’la 10. Yüzyıl Avrupası için geçerliydi. İslam alemi benzer... Continue Reading →

Friedrich Nietzsche – Tan Kızıllığı (Ahlaksal Önyargılar Üzerine Düşünceler)

  "Sahte Bencillik--- Çoğu insan "egoizm" hakkında ne düşünürse düşünsün, ne söylerse söylesin, yine de yaşamı boyunca egosu için hiçbir şey yapmaz; tersine, sadece çevresindekilerin kafalarında kendi hakkında oluşmuş ve onlara bildirmiş ego hayaleti için yapar. Bunun sonucu olarak bu tür insanların hepsi, şahsına ait olmayan, yarı şahsi fikirlerin ve keyfi olarak sanki şiirsel değerlendirmelerin sisi... Continue Reading →

Tulepbergen Kaipbergenov – Karakalpak Kızı

"Sen burada kadın yöneticisi mi olursun?' 'Kadın kollarından söz ediyorsanız evet.' 'Aha, demek sen. Adalet istiyorum,' diye heyecandan bağırdı. İnce sakalını çekiştirerek kavgacı bir tavırla ekledi: 'İnsan söz vermişse tutmak zorunda değil mi? Cevap ver!' 'Elbette!' Yaşlı adamın ne istediğini anlamaya çalışan Cumagül’ün sesi inandırıcı çıkmamıştı. 'Verdiğim söz için başlık almışken nasıl olur da!' 'Demek... Continue Reading →

Gülnur Acar Savran ve Nesrin Tuna Demiryontan- Kadının Görünmeyen Emeği

"Kadınların ezilmesini ya da ideolojik olarak değersizleşmesini devlet başlatmadığı halde, devletin gelişimi kadınların durumunu birçok bakımdan kötüleştirdi. İlk olarak, adaletin, politik iktidarın ve emek yükümlülüklerinin dayatılmasını tekelleştirmeyi ve merkezileştirmeyi başardığı ölçüde devlet, yalnızca klanların erkek reislerine yardımcı olarak da olsa, çoğu kez kadınları da içeren eski otorite hiyerarşisini massetti. Otoritenin yeni kamusal, hiyerarşik doğası, aristokrat... Continue Reading →

Henry David Thoreau – Doğal Yaşam ve Başkaldırı

YALNIZLIK   "Zamanın büyük çoğunluğunda yalnız olmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Biriyle beraber olmak, en iyisiyle bile olsa bir süre sonra yorucu ve zihin dağıtıcıdır. Yalnız olmayı seviyorum. Yalnızlıktan daha samimi ve sıcakkanlı bir arkadaş tanımadım. Dışarı çıkıp insanların arasına karıştığımızda, odamızda olduğumuzdan çok daha yalnız oluruz. Düşünen ve çalışan bir adam nerede olursa, olsun her... Continue Reading →

Leylâ Erbil – Cüce

‘’Çetrefil sorunlarla boğuşmaktasın; gün günden yıl yıldan yenemediğin bu kaçıştan ya da bu derin sevdadan söz etmek zorunda duyumsuyorsun kendini okura… Okura mı? Hani yoktu onlar? Onlar için yazmazdın sen hani? Yazmıyorsun! ; ama hala kolladığın birkaç kişi var. ‘’Hiç oluş’’a doğru yol alışı arzu ve istençle aramana tanık olsunlar istiyorsun onlar; ‘’unutuluş’’a gögüs germeye... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑