”Sosyalizm insanlığın tarih boyunca ürettiği sorunların, insanın kendi kurduğu bir bulmacanın çözümüdür. Bu sorun ve bulmacanın tarihsel karakteri hiçbir şekilde yok edilemez. Başka bir deyişle, insanlığın komünizm idealinden en uzak düştüğü karanlık zamanlarda dahi, bu idealin tarihsel temelleri sapasağlam ayaktadır.
Bu idealin toplumsal öznesi olarak işçi sınıfının yapması gereken bu tarihsel temellerin üzerinde devrimci bir mücadeleyi yükseltmesi ve sonrasında bu mücadeleden zaferle çıkmasıdır. Sosyalizm, sınıflar mücadelesiyle değil, sınıflar mücadelesinde işçi sınıfının galip gelmesiyle kurulur.
Üstelik, tüm toplumların kapitalizme gidiş yolları birbirinden farklılaşabilir. Ancak kapitalizm sınıflı toplumların tarihinde tüm insanlık için evrensel bir üretim tarzıdır. Kapitalizm bütün dünyayı yayılmacı mantığının bir uzantısı olarak tek bir doğrultuda toplayarak, sömürüden kurtuluşun yolunu da tekleştirir. Böylece sosyalizme geçiş evrensel bir geçiş ve hedef haline gelir.
Sosyalizm rastlantısal bir tarihsel sürecin keyfi sonucu değildir. Tersine, sosyalizm hem tarihin genel ilerleme mantığının bir uzantısıdır hem de insanlığın evrensel ihtiyaçlarına ve yönelimlerine bir yanıt…
Tarihsel olarak bütün koşulları oluşmuş, maddi olarak her açıdan hazır bir toplumsal sistem, insanlık için böylesine güncel ve elle tutulur bir hali olan yeni bir düzen, bir ihtimale indirgenemez ve bir ihtimal olarak görülemez.
Marksizmden duyulan korkunun asıl gerekçesi de tam olarak marksizmin sosyalizmi bir ihtimalin ötesine taşıyıp ona böylesi bir tarihsel gerçeklik kazandırmasıdır.
Hayata yön veren asıl korkular hayallere değil gerçeklere dairdir. Kapitalizm efendilerini ölesiye korkutan marksizmin bir ütopyayı somut, ulaşılabilir ve güncel bir hedefe dönüştürmesidir.” (s.126)
Şen, Özgür (2018). Marx’ın Marksizmi, Yazılama Yayınevi, İstanbul.
Bir Cevap Yazın