Hope Mirrlees – Sisler İçindeki Lut

…Crabapple Çiçekleri epey asık suratlarla itaat ettiler zira hem hoca olarak başlarında böyle bayağı bir şaklabanın olması hem de yetişkin birer hanım olduklarında hiçbir işlerine yaramayacak aptal eski moda dansları öğrenmeye zorlanmaları yüzünden hepsinin sinirleri tepesindeydi. Fakat hiç şüphesiz o ihtiyar kemancının yay sihirliydi! Ve hiç şüphesiz dünya üzerinde başka hiçbir ezgi böyle yalnız, böyle... Continue Reading →

JAMES BRACH CABELL – JURGEN

Bir Adalet Komedisi ‘’ Beni pek kurnazca pohpohladın, Jurgen, zira sen dehşet derecede zeki bir adamsın.’’ İşte kuru sesin kurulukla söylediği buydu. ‘’ Birkaç kişinin bunu söylemeye ziyadesiyle hakkı var,’’ diye beyan etti Jurgen, ‘’ ama kimin konuştuğunu tahmin edebiliyorum. Seni pohpohlamaya gelirsek, vaftiz anne, o gün Glathion’ da sadece şaka yapıyordum, aslında gölgenin benim... Continue Reading →

E.R. Eddison – Ouroboros Yılanı

Lord Gro cevap verdi ona, ”Ey Kral, bir çocuğun ipe papatya dizmesi gibi kolayca çağırdığınız bu dehşetli biçimleri. Ölümcül bir korku derinlerden böyle çağrılamaz gerçekte; ancak çabalayarak, ter dökerek, düşünceyi, azmi, yüreği ve kasları zorlayarak çağrılır.”             Kral gülümsedi. ”Doğru söylüyorsun. Öyleyse heyula oyunları kalbini yıldırmadığı için şimdi sana daha cismani bir korku göstereceğim.”            ... Continue Reading →

Robert E. Howard – Conan: Ejderhanın Saati

             Uzun mumların titreşen alevi duvarlara kıpır kıpır siyah gölgeler düşürüyor, içerideki kadife goblenler dalgalanıyordu. Lakin odada hiç rüzgâr yoktu. Etrafta dört adamın dikildiği abanoz masanın üstünde oyma yeşim gibi parıldayan yeşil bir lahit duruyordu. Her bir adamın kalkık sağ elinde yeşil bir ışık saçan siyah renkli garip birer mum... Continue Reading →

Lord Dunsany – Elfdiyarı Kralı’nın Kızı

...Lirazel bir gün geç vakitte çocuk odasından dönüşte kulesinin yüksek pencerelerinin önünden geçerken yıldızlara tapmaması gerektiğini hatırlayarak dışarıdaki akşama bakarken pederin kutsal eşyalarını aklına getirdi ve kendisine söylenenleri anımsamaya çalıştı. Onlara gerektiği gibi tapmak öyle zor geliyordu ki. Lirazel kısa bir süre içinde kırlangıçların topyekûn gideceğini ve onlar gittiği zaman genellikle ruh halinin değiştiğini biliyordu.... Continue Reading →

William Morris – Dünyanın Ötesindeki Orman

Yaşlı adam biraz ilerledikten sonra Walter ihtiyatla ayağa kalktı. Yanında içinde biraz peynir, kurutulmuş balık ve küçük bir matara dolusu şarabın bulunduğu bir çıkın, bir küçük yay ve bir sadak dolusu ok vardı ve tahta saplı bir bıçakla güçlü ve kaliteli bir kılıç kuşanmıştı. İşe yarar tüm eşyalarını gözden geçirdikten sonra hızla tepeden aşağı indiğinde,... Continue Reading →

J.R.R. Tolkien – Büyük Wootton Demircisi

…Eski aşçıların el yazılarını çözebildiğinde, tarifler kafasını karıştırdı, çünkü hiç duymadığı bir sürü şeyden, ayrıca unuttuğu ve zamanında bulamayacağı malzemelerden bahsediyorlardı ama defterde geçen bir iki baharatı deneyebileceğini düşündü. Kafasını kaşıdı ve son Aşçıbaşı’nın özel kekler için sakladığı baharatları ve diğer malzemeleri koyduğu bir sürü farklı bölmesi olan eski siyah kutuyu hatırladı. İşi devraldığından beri... Continue Reading →

J. R. R. Tolkien – Beren ile Luthien

“Ah Beren, Beren!” diye bir ses geldi, “neredeyse geç kalacak, bulamayacaktım seni!” Aman mağrur olanım, korkusuz ellim ve yüreklim daha veda zamanı gelmedi, ne de ayrılıyoruz şimdi! Olanlar Elf soyundan böyle çabuk vazgeçmezler kucakladıkları aşktan. Benim aşkım da en az senin ki kadar bil ki, ölümün kapılarını zorlamak ve kulelerini yıkmak açısından, bir gözdağıyla, hala... Continue Reading →

J.R.R. Tolkien – Ham’lı Çiftçi Giles

Güzel bir geceydi. inekler tarlalara yayılmıştı ve Çiftçi Giles'ın köpeği kendi başına yürüyüşe çıkmıştı. Ayışığından ve tavşanlardan hoşlanan bir köpekti. Elbette, yürüyüşe çıkmış bir de dev olduğundan habersizdi. Bilse, izinsiz dışarı çıkması için iyi bir sebep olurdu. Ama sakin sakin mutfakta oturması için daha iyi bir sebep olurdu. Saat iki civarında dev, Çiftçi Giles'ın tarlalarına... Continue Reading →

J.R.R. Tolkien – Kullervo’nun Hikâyesi

  "Ne demeye yaratıldım ben? Kim beni yaratıp mahkum etti Böyle güneş ve ay altında dolanmaya Açık göklerin altında, ebediyen? Diğerleri yolculuklarını evlerine yapabilir Akşam vakti pırıldayarak duran Ama benim yuvam ormanın içi. Yaban konaklarda uyumam gerek Ve acı yağmurlar yıkamalı beni Benim ocak başım fundaların ortasında Geniş odalarında rüzgarlar patlıyor Yağmur altında, iklimin kucağında.... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑