Spinoza – Ethica

  "...eğer zihnimiz tek başına olsaydı ve kendisi dışında hiçbir şey anlamamış olsaydı, tabii ki anlayışımız da çok daha kıt olurdu. O halde kendimizin dışında bize yararı dokunacak ve bu nedenle istememiz gereken pek çok şey söz konusudur. Bunların içinde de doğamızla tamamen uyumlu olanının en mükemmel olduğunu düşünürüz. Örneğin tamamen aynı doğaya sahip iki... Continue Reading →

Bedia Akarsu – Mutluluk Ahlakı

  "Stoa ahlakının genel ilkelerini şu üç görüş noktasına geri götürebiliriz: En yüksek iyi, erdem ve bilge üzerindeki araştırmalar. İnsanın belirlenmesi ve insanın ahlaksal ödevlerinin araştırılması, Sokrates'ten beri gelen bütün ahlak felsefelerinde olduğu gibi, Stoalılarda da, iyi kavramının ve en yüksek iyi ya da mutluluğun kurucu parçalarının ne olduğu sorusuna bağlanır. Bunun da ancak akla... Continue Reading →

Marcus Aurelius – Düşünceler

  "Hiçbir zaman istemine karşı, bencilce, düşüncesizce ya da gönülsüzce davranma; birbirine karşıt nedenler sürüklemesin seni; düşünceni allayıp pullayarak güzelleştirmeye çalışma. Fazla konuşmaktan, gereğinden fazla işe kalkışmaktan kaçın. İçindeki tanrı; olgun, saygın, gerçek bir insana, bir yurttaşa, bir Roma'lıya ve bir magistratus'a* yol göstersin, onu yaşamdan geri çağıracak işareti bekleyen biri gibi, yemine ya da... Continue Reading →

Richard S. Westfall – Modern Bilimin Oluşumu

  Bilimsel Girişimciliğin Örgütlenmesi   “17. yüzyılda, bilim alanındaki gelişmeler bilimsel kavramları basit bir yeniden formüllendirmenin çok ötesindedir. Kaldı ki, kavramların yeniden formüllendirilmesi bile örneklerini sık sık gördüğümüz gibi ‘devrim’ nitelenmesini hak edecek ölçüde radikaldir. Bu dönemde bilim aynı zamanda örgütlü bir toplumsal etkinlik olarak da kendisini gösterdi. Daha önceki dönemlerde de kuşkusuz büyük bilimsel... Continue Reading →

Erasmus – Deliliğe Övgü

  "İnsanlar, aldatılmış olmanın acınası bir durum olduğunu söylerler. Tam aksine, aldatılmış olmak çok daha acınası bir durumdur. Eğer insanın mutluluğunun tamamıyla gerçeklere dayandığını düşünürlerse, bunun oldukça yanlış bir düşünce olduğunu söyleyebilirim; çünkü mutluluk kişinin düşüncelerine dayanır. İnsan ilişkileri o kadar çapraşık ve karışıktır ki, bu ilişkiler doğrultusunda, benim Akademisyenlerim'in de haklı olarak vurguladıkları gibi,... Continue Reading →

Anlak Ne Demek?

"[Alm. Intelligenz] [Fr. İng. intelligence] [Lat. intelligentia] [Es. T. zeka]: Kavrayış; anlayış; kavrama ve yargılama yetisi. Buna göre: 1- Karışık şeyleri, olayları çabuk kavrama ve kolaylıkla onlara uyma yeteneği. 2- Bilmeye yönelen yeti ve yeteneklerin toplamı (algılama, kavrama, soyutlama, kavram kurma , genelleştirme, birleştirme, sonuç çıkarma, eleştirme, yargılama, çözümleme]. a. (Duyuma karşıt olarak) Anlıkla eşanlamlı,... Continue Reading →

‘Credo quia absurdum est’ Ne Demek?

"Akıl ya da doğruluk karşısında, İsa'nın buyruklarına ve otoritesine duyulan güvenin sonucu olan inancın önceliğini ve üstünlüğünü savunan Tertullianus'un sozü: 'Saçma olduğu için, inanıyorum'. Zaman zaman credo quia impossibile est ('imkansız olduğu için, inanıyorum') olarak da ifade edilmiştir" (s. 183).   Cevizci, Ahmet (1999). Paradigma Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul.

Aristoteles – Nikomakhos’a Etik

  "Ne ki, insan olduğu için dış iyilere de gerek duyacaktır, çünkü doğası, teoria yaşamıyla ilgisi içinde 'kendine yeter' değil: Bedenin sağlıklı olması, beslenme, öteki gerekenler de bulunmalı. Dış iyiler olmaksızın mutlu olunamasa bile, sanılmamalı ki, mutlu kişi olmak için pek çok, büyük şeylere gerek duyulacak: Kendine yeterlik ile eylem ise aşırılıkta değildir; 'denize karaya... Continue Reading →

Immanuel Kant – Pratik Aklın Eleştirisi

  "En yüksek kavramı, dikkat edilmezse, gereksiz tartışmalara yol açabilecek bir çift anlamlılık taşır. En yüksek, en üstün olan (supremum) ya da yetkin olan (consummatum) anlamına gelebilir. Bunlardan birincisi, kendisi koşulsuz olan, yani başka hiçbir koşula bağlı olmayan koşuldur (originarium); ikincisi, kendi türünden daha büyük bir bütünün parçası olmayan bütündür (perfectissimum). Erdemin (mutlu olmaya layık... Continue Reading →

Nicolai Hartmann – Ontolojide Yeni Yollar

  "Şüphesiz, insan akıllı bir varlıktır. Bu onun diğer yaşamlardan önceliğidir. Fakat o yalnız bir varlık değildir, o aynı zamanda yaşadığı dünyanın mekan ilişkilerini de aşabilir. O bunu düşüncelerinde yapabilir ama, gerçekten -yani yaşayarak ve hareket ederek- bulunduğu yerden başka bir yerde olamaz. Oraya gidebilir tabii ama ancak bedenen. Akıl bedene bağlıdır ve bağlı kalır,... Continue Reading →

İbn Sina, İbn Tufeyl – Hay bin Yakzan

  "Hay bin Yakzan'ın kendisi ile hayvanlar arasında gözlemlediği biçimsel ve türel ayrımlar konusundaki düşünceleri uzadıkça uzadı. Artık yaşı yediye yaklaşmıştı. kendisinde eksik ya da büsbütün olmayan , bu yüzden zararını çektiği organ ve araçların tamamlanmasından bütünüyle umudunu kesti. Açıklık sorununa bir çözüm olmak üzere önünü geniş yapraklarla örttü. Sarmaşıklardan bir kuşak yaparak beline bağladı... Continue Reading →

Felsefede ‘Cogito’ ve Sanatta ‘İmza’ Örneklerinde Modern Özne-nin Ortaya Çıkışı (Emergence of the Modern Subject in the Samples of ‘Cogito’ in the Philosophy and ‘Signature’ in the Art)

  Yazar: Harun Reşit Soya, Martı Esin Şemin   Özet: Bu makalenin amacı Rönesans ve Moderniteyle birlikte Batı düşüncesinde yükselen öznenin; önce sanat ardından da felsefedeki yansımalarını ortaya koyabilmek ve benzerliklerini açığa çıkarmaya çalışmak olacaktır. Skolâstik düşünce geleneğinde değerini tanrıdan alan özne ve nesne silikleşmiş; belirlenmiş bir dünyaya mahkûm ol-muşken bu yaklaşıma başkaldırma niteliği taşıyan... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑