Michel Foucault – Bu Bir Pipo Değildir

Dilsel göstergelerle plastik ögeler arasındaki ayrılık, benzeyiş ile ileri-sürüş arasındaki eşdeğerlilik. Bu iki ilke, klasik resmin gerilimini oluşturur. Çünkü ikinci ilke, dilsel ögenin titizlikle dışta bırakıldığı resme, söylemi (ileri-sürüş ancak konuşmanın olduğu yerde vardır) yeniden sokar. Klasik resmin kendini dil dışında kurmasına rağmen konuşması (hem de çok konuşması), bir söylemsel mekâna sessizce dayanması, görüntü ile... Continue Reading →

Gilles Deleuze – İki Delilik Rejimi (Metinler ve Söyleşiler 1975 – 1995)

İKİ DELİLİK REJİMİ "Guattari göstergesel bir düzene ilişkin bir tabloyu çizmekte; burada tarihsel olduğu kadar patolojik olarak da tanımlanabilecek bir örnek vermek istiyorum. 19. yüzyılın sonunda, psikiyatride önemli bir vaka olarak iki işaret rejimi ortaya çıktı, fakat bu tüm bir gösterge bilimi ilgilendirecek bir şekilde psikiyatrinin dışına doğru yayıldı. Karmaşık bir şekilde işleyen fakat anlaşılması... Continue Reading →

Dikmen Yakalı Çamoğlu – Kaynana Ne Yaptı, Gelin Ne Dedi? Ailedeki Kadınlar ve İlişkileri

  "...Tarihsel olarak, bir kültürün içinde belli bir dönemde var olan ve birbiriyle çatışan birçok kimlik bulunur. Foucault'un görüşlerinden yola çıkarak, bunlara 'özne konumları' da diyebiliriz. Bir söylemin içinde yaşarken, bize en anlamlı gelen, söylemi en rahat değerlendirebileceğimiz konuma kendimizi özne olarak oturturuz; zira hepimiz söylemlerin içine doğup yaşıyoruz, tıpkı ataerkil söylemin içine doğduğumuz gibi...... Continue Reading →

Michel Foucault – Ders Özetleri

"Egzomolojez, 'inanç belgesi' olarak Hıristiyanın onsuz edemeyeceği bir şeydir ve Hıristiyan için vahiy ile açıklanmış hakikatler, sadece bir inanç konusu değil, aynı zamanda kendini bağımlamanın temelindeki yükümlülüklerdir; yani inançlarını sürdürme ve koruma yükümlülüğüdür, bunları gerçekleyen otoriteyi kabullenmedir; bunları, kamu önünde itiraf etmektir; bunlarla uyum halinde yaşamaktır vb. Ama, çok geçmeden bir başka çeşit egzomolojez ortaya... Continue Reading →

Foucault İçin ‘Söylem (Discours)’ Ne Demek?

 “Söylem Foucault'da genel olarak, farklı alanlara ait olabilen, fakat her şeye rağmen ortak çalışma kurallarına uyan bir ifadeler birliğini gösterir. Bu kurallar dilbilimsel ya da biçimsel değildir, ama onlar tarihsel olarak belirlenmiş belirli bir sayıdaki bölmeyi yansıtırlar (en büyük akıl/akıldışı bölmesi örneğin). Özel bir döneme özgü olan ‘söylemin düzeni’ o halde hem ilkesel ve düzenli... Continue Reading →

Foucault İçin ‘Soykütük (Généalogie)’ Ne Demek?

 “ Kelimeler ve Şeyler'in (1966) yayımlanmasından itibaren, Foucault insan bilimlerinin arkeolojisine ilişkin projesini yapısalcı bir eser olmaktan daha çok ‘Nietzscheci bir soykütüğü’ olarak nitelendirir. Foucault'nun soykütüğü kavramından vazgeçmesi Nietzsche üzerine olan bir metin aracılığıyladır; soykütüğü ‘ideal anlamların ve belirsiz erekselliklerin metahistorik açılımına,’ tarihsel anlatının birliğine ve kaynağın araştırılmasına ters düşen; aksine ‘her tekdüze amaçlılığın dışındaki... Continue Reading →

Foucault İçin ‘Arkeoloji’ Ne Demek?

"Arkeoloji’ terimi Foucault'nun eselerinin -Kliniğin Doğuşu, Tıbbî Bakışın Bir Arkeolojisi (1963); Kelimeler ve Şeyler, İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi (1966) ve Bilginin Arkeolojisi (1969)- başlıklarında üç kez görünür ve 70'li yılların başına kadar filozofun araştırma yöntemini belirler. Tarihsel bir alanı yeniden kurmak söz konusu olduğunda, belirli bir dönemin bilgisine ilişkin söylemlerin doğuş koşullarını genellikle elde etmek... Continue Reading →

Michel Foucault – Büyük Kapatılma (Seçme Yazılar 3)

  "Bentham'ın düşü olan ve bir kişinin herkesi gözleyebildiği Panopticon, özünde, burjuvazinin düşü veya düşlerinden biridir (çünkü burjuvazi çok düş kurmuştur). Bu düşü gerçekleştirdi. Belki Bentham'ın önerdiği mimari yapı biçiminde gerçekleştirmedi, fakat Bentham'ın Panopticon konusunda söylediğini hatırlamak gerekir: Bu, elbette, mimari bir biçimdir, fakat özellikle de yönetim biçimidir; zihin için zihin üzerine iktidar uygulama biçimidir. Bentham Panopticon'da iktidarın... Continue Reading →

Michel Foucault – Entelektüelin Siyasi İşlevi (Seçme Yazılar 1)

  "İktidar, hukuk ve hakikat arasındaki ilişkinin mekanizmasının kendisini değil, bu ilişkinin yoğunluğunu belirtmek için yalnızca şunu diyelim: Hakikati talep eden ve işlev görmek için ona ihtiyaç duyan iktidar tarafından hakikati üretmeye zorlanıyoruz; hakikati söylemek zorundayız, hakikati itiraf etmeye ya da bulmaya mahkumuz. İktidar sorgulamaktan, bizi sorgulamaktan vazgeçmez; araştırmaktan, kaydetmekten vazgeçmez; iktidar hakikat arayışını kurumsallaştırır,... Continue Reading →

Michel Foucault – Özne ve İktidar (Seçme Yazılar – 2)

  "Soru: Şimdi başka bir konuya geçmek istiyoruz. Collége de France'da verdiğiniz derslerde, iktidar ile bilgi arasındaki ilişkiler üzerine durdunuz hep. Şimdiyse özne ile hakikat arasındaki ilişkileri konu alıyorsunuz. Bu iki nosyon çifti, iktidar-bilgi ile özne-hakikat ilişkileri birbirlerini tamamlamakta mıdır? Foucault: Benim sorunum her zaman için, başlarken de belirtmiş olduğum gibi, özne ile hakikat arasındaki... Continue Reading →

Michel Foucault – Bu Bir Pipo Değildir

  "Birinci çizimin, 1926 tarihli olduğunu sanıyorum: titizlikle çizilmiş bir pipo bu ve altında, öğrenci defterlerinin başında ya da bir hayatbilgisi dersinden sonra karatahta üzerinde rastlanabilene benzeyen muntazam, özenli, yapay bir elyazısıyla, bir manastır yazısıyla yazılmış şu açıklama var: 'Bu bir pipo değildir'.    İkinci çizim -sanırım sonuncudur bu- Aube a l'Antipode'da (Dünyanın Öte Yüzünde... Continue Reading →

Michel Foucault – Ders Özetleri (1970-1982)

"İktidar bağıntılarının somut çözümlenmesini gerçekleştirmek için, hükümranlığın hukuksal modelini bir yana bırakmak gerekir. Gerçekten de bu model, bireyi, doğal hakların ya da ilkel iktidarların öznesi olarak ele alır ve devletin ideal oluşumunu irdelemeyi amaçlar. Ayrıca, yasayı, iktidarın temel belirlenimi olarak görür. İktidarı, ilişkinin temel terimlerinden yola çıkarak değil de, etkilediği öğeleri belirleyen olması bakımından, bu... Continue Reading →

Gilles Deleuze – Foucault

  "Bütünüyle hazır bir söylemin dediğinin aksine, direnmek için insanı ileri sürmeye gerek yoktur. Direnişin eski insandan çekip çıkardığı şey, Nietzsche'nin dediği gibi, daha büyük, daha etkin, daha olumlayıcı, olanaklar açısından daha zengin bir yaşamın kuvvetleridir. Üstinsan asla bundan başka bir anlama gelmemiştir: Yaşamı bizzat insanın içinde özgürleştirmek gerekir zira insanın kendisi insan için bir hapsetme biçimidir.... Continue Reading →

Gilles Deleuze – Müzakereler

ANTİ-OEDİPUS ÜZERİNE MÜLAKAT (Felix Guattari ile birlikte) ... G.D. - "Oedipus'un, hadımlığın, ölüm içgüdüsünün... vs. oldukça tekdüze ve hüzünlü bir uğultu olduğunu düşünenlere sesleniyoruz. Protesto eden bilinçdışlarına sesleniyoruz. Müttefikler arıyoruz. Müttefiklere ihtiyacımız var. Ve sanıyoruz ki bu müttefikler şimdiden oradalar, bizi beklemediler, artık yeter diyen, benzer yönlerde düşünen, hisseden ve çalışan çok insan var: Söz... Continue Reading →

Roy Boyne- Foucault ve Derrida Aklın Öteki Yüzü

"Foucault büyü, delilik, kehanet, inançla tedavi, keramet gösterme gibi farklı akıldışılık biçimlerinin onaltıncı yüzyıl boyunca kuşkucu geleneğin göbeğinde yer almış olduklarını ileri sürer. Rönesans düşünürleri, 'deli olmadıklarından asla emin olamamışlardır'. Kuşkucu gelenek bu dönemdeki önemini büyük ölçüde yeni dünyanın keşfine borçluydu; yeni uygarlıklarla temas kurulmuştu; harikulade masallar kendilerine yeni safdil ve hevesli dinleyiciler bulmuşlardı. Shakespeare'in Hamlet'te... Continue Reading →

Michel Foucault – Hapishanenin Doğuşu

  "İnsan bedeni, onun derinlerine inen, eklemlerini bozan ve onu yeniden oluşturan bir iktidar mekanizmasının içine girmektedir. Aynı zamanda bir "iktidar mekaniği" de olan "siyasal anatomi" doğmaktadır, bu anatomi başkalarının bedenlerine, yalnızca onların istenilen şeyleri yapmaları için değil, aynı zamanda öyle istendiği üzere, hız ve etkinliğe uygun olarak belirlenen tekniklere göre iş görmeleri için nasıl... Continue Reading →

Michel Foucault – Entelektüelin Siyasi İşlevi

  "Şimdi 'teori ile pratik arasındaki bağlantı' yeni bir biçim aldı. Entelektüeller, 'evrensel', 'örnek alınacak', 'herkes için adil ve doğru' olanın kipliğinde değil; spesifik sektörlerde, kendi yaşam ya da çalışma koşullarının onları konumlandırdığı noktalarda (konut, hastane, tımarhane, laboratuvar, üniversite, aile ve cinsel ilişkiler) çalışmaya alıştılar. Kuşkusuz bu onlara, yürütülen mücadeleler hakkında çok daha doğrudan ve... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑