“İktidar, hukuk ve hakikat arasındaki ilişkinin mekanizmasının kendisini değil, bu ilişkinin yoğunluğunu belirtmek için yalnızca şunu diyelim: Hakikati talep eden ve işlev görmek için ona ihtiyaç duyan iktidar tarafından hakikati üretmeye zorlanıyoruz; hakikati söylemek zorundayız, hakikati itiraf etmeye ya da bulmaya mahkumuz. İktidar sorgulamaktan, bizi sorgulamaktan vazgeçmez; araştırmaktan, kaydetmekten vazgeçmez; iktidar hakikat arayışını kurumsallaştırır, meslekleştirir, ödüllendirir; sonuçta, nasıl zenginlik üretmek zorundaysak, aynı şekilde hakikat üretmek zorundayız ve hakikati zenginlik üretebilmek için üretmek zorundayız. Öte yandan, yasayı belirleyenin hakikat olması anlamında hakikate de tabiyiz; kısmen de olsa kararı veren, iktidar etkilerine aracılık eden, doğru söylemdir. Sonuç olarak, spesifik iktidar etkileri taşıyan doğru söylemlere bağlı olarak yargılanır, hüküm giyer, sınıflandırılır, görevlere zorlanır, belli bir yaşama ya da ölçme biçimine mahkum ediliriz. Dolayısıyla: Hukuk kuralları, iktidar mekanizmaları, hakikat etkileri ya da iktidar kuralları ve doğru söylemlerin iktidarı; işte, çizmeye çalıştığım araştırma çizgisinin, çok bölük pörçük bir biçimde ve bir sürü zikzak yaparak izlemeye çalıştığım çizginin genel anlamı bu”(s.103).
Foucault, Michel (2005), Entelektüelin Siyasi İşlevi (Seçme Yazılar 1), (çev. Işık Ergüden – Osman Akınhay – Ferda Keskin), Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
Bir Cevap Yazın