“Harry ısrarla, ‘Dinleyin!’ dedi. Ron ve Hermione donup kalarak onu gözlediler.
‘…. öldür… öldürme vakti…’
Ses giderek uzaklaşıyordu. Harry onun hareket edip gittiğinden, yukarı çıktığından emindi. Karanlık tavana bakarken korku ve heyecan karışımı bir duyguya kapıldı: Nasıl olur da yukarı çıkardı? Taş tavanların etkilemediği bir hortlak mıydı?
‘Buradan,’ diye bağırdı ve merdivenlerden yukarı, Giriş Salonu’na doğru koşmaya başladı. Burada bir şey duymaya çalışmak umutsuzdu. Büyük Salon’dan Cadılar Bayramı şöleninin uğultusu yansıyordu. Harry mermer merdivenlerden birinci kata koştu, Ron ve Hermione arkasından takırdıyorlardı.
‘Harry, biz neyin-‘
‘HİŞŞT!’
Harry duymaya çalıştı. Uzaklardan, bir üst kattan, gittikçe hafifleyen sesi duydu: ‘… Kan kokusu alıyorum… KAN KOKUSU ALIYORUM!’
Harry’nin midesi sıkıştı. ‘Birini öldürecek!’ diye bağırdı, Ron ve Hermione’nin şaşkın yüzlerini görmezden gelerek bir sonraki merdivenin basamaklarını üçer üçer çıktı, bir yandan da kendi ayak seslerinin ötesini dinlemeye çalışıyordu.
Harry, peşinde hızlı hızlı soluk alan Ron ve Hermione ile, ikinci katın tamamını hızla dolaştı ve bir köşeyi dönüp son, ıssız geçide gelene kadar durmadı.
Ron, yüzündeki teri silerek, ‘Harry, neyin nesiydi bu?’ diye sordu. ‘Ben hiçbir şey duymadım…’
Ama Hermione birden hızla içini çekti ve koridorun aşağısını işaret etti.
‘Bakın!’
İlerdeki duvarda bir şey parlıyordu. Yavaşça, karanlıkta etrafı kollayarak yaklaştılar. Duvarın iki pencere arasında kalan kısmına, koskoca harflerle, meşalelerin alevinde titreşip duran bir şeyler yazılmıştı.
SIRLAR ODASI AÇILDI.
VÂRİSİN DÜŞMANLARI, KENDİNİZİ KOLLAYIN.” (s. 166-167)
Rowling, J. K. (2001). Harry Potter ve Sırlar Odası, (çev. Sevin Okyay), YKY, İstanbul.
Bir Cevap Yazın