Louis Marin – İmgenin İktidarları

NO – 39, Vernet. Manzaralarının güzelliğiyle ünlü, deniz kıyısındaki kırlık bir yere gitmeden önce bu sanatçının adını sayfamın üst bölümüne yazmış, yapıtlarını sizlerle paylaşmaya hazırlanıyordum. Orada birileri günün en güzel saatlerini yeşil çuhalı masanın çevresinde harcarken [ … ] ; başkaları omuzlarında tüfekleriyle köpeklerini izlemek için kendilerini helak ederken [ … ] ; başka birileri... Continue Reading →

Lord Dunsany – Elfdiyarı Kralı’nın Kızı

...Lirazel bir gün geç vakitte çocuk odasından dönüşte kulesinin yüksek pencerelerinin önünden geçerken yıldızlara tapmaması gerektiğini hatırlayarak dışarıdaki akşama bakarken pederin kutsal eşyalarını aklına getirdi ve kendisine söylenenleri anımsamaya çalıştı. Onlara gerektiği gibi tapmak öyle zor geliyordu ki. Lirazel kısa bir süre içinde kırlangıçların topyekûn gideceğini ve onlar gittiği zaman genellikle ruh halinin değiştiğini biliyordu.... Continue Reading →

Alain Badiou ve Nicolas Truong – Aşka Övgü

"Tiyatro aşkı benim için çok karmaşık ve tam anlamıyla temel bir aşk. Büyük olasılıkla felsefe aşkından daha güçlü. Felsefe aşkı sonradan, daha yavaş, daha zorlu biçimde doğdu. Sanırım, gençken, sahneye çıkarken, beni tiyatroda büyüleyen şey içimde kabarıveren, dilden ve şiirden bir şeylerin neredeyse açıklanamaz şekilde bedenle ilişkilendiği duygusuydu. Özünde, tiyatro benim için belki de aşkın... Continue Reading →

Alain de Botton – Görmek ve Fark Etmek

  "Otomat (1927), yalnız başına oturmuş kahve içen bir kadını resmeder. Vakit gecedir, kadının üzerindeki mantodan ve şapkadan anlaşıldığı üzere dışarıda hava soğuktur. Görünüşe bakılırsa oda geniştir, boştur ve iyi aydınlatılmıştır. Dekor tamamen işlevseldir: mermer kaplı bir masa, sağlam görünen, siyah tahta sandalyeler ve beyaz duvarlar. Kadının yüzünde içe dönük, biraz da korkmuş bir ifade... Continue Reading →

Muharrem Ergin – Orhun Abideleri

  "Küçük kardeşim Kül Tigin vefat etti. Kendim düşüncelere daldım. Görür gözüm görmez gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu. Kendim düşünceye daldım. Zamanı Tanrı yaşar. İnsan oğlu hep ölmek için türemiş. Öyle düşünceye daldım. Gözden yaş gelse mani olarak, gönülden ağlamak gelse geri çevirerek düşünceye daldım. Müthiş düşünceye daldım. İki şadın ve küçük kardeş yeğenimin,... Continue Reading →

Cevad Memduh Altar – Sanat Felsefesi Üzerine

  "Romantik müzikte estetik beğeniye, dinleyenlerde kendiliğinden oluşan heyecanın, hatta aşırı duyarlılığın etkisiyle erişilebilmesine karşılık, Mozart'ın bir sonatını, eserin basılı notasını göz yoluyla izleyerek dinleyebilmek de mümkündür; çünkü romantiklerin oluşturduğu kendine özgü piyano tekniği ve böylesine bir tekniğe özgü estetik haz, eseri ayrıca notadan izlemeye de çoğunlukla olanak vermemektedir. Halbuki müzik estetleri ve yorumcularının çoğu,... Continue Reading →

Ernst H. Gombrich – İmge ve Göz

  "Sanat ve doğadaki evrimin, kolay bir tanınabilirliğin ötesinde başka koşulları gerçekleştirmeye çalıştığını varsayabiliriz. Belki de, 'primitif' olarak adlandırdığımız kabile üsluplarının son derece tedirgin edici ve anlatım gücü yüksek biçimleri de, huşu yaratan ya da korkutucu düzenlemelere doğru adım adım evrilmiştir. Kabul etmek gerekir ki bu standartları dile getirip formüle edecek kimse yoktu ortada. Belki... Continue Reading →

Georges Vigarello – Güzelliğin Tarihi; Rönesans’tan Günümüze Beden ve Güzelleşme Sanatı

  Bireyselleşen Bir Güzellik Mi? "L'Encyclopedie, 'binlerce insan arasında birbirine benzeyen iki tanesini görür görmez ortaya çıkan' yüz çizgilerinin bu olağanüstü farklılığına bayılır. Özellikle Lavater olmak üzere, fizyonomistlerin de, geleneksel tiplerin ötesinde, farklı, 'orjinal' kişiler keşfettikleri savındadırlar: 'Tüm yüzler, tüm vücut hatları, tüm varlıklar, yalnızca kendi sınıflarında, kendi cinslerinde, kendi türlerinde değil, bireyselliklerinde de birbirlerinden farklıdırlar.... Continue Reading →

Tülin Bumin – Hegel

  Hegel'de 'Sanatın Ölümü' Üzerine Bir Deneme "Hegel söylemi 'tarihin sonu' başlığı altında pek çok şeyin sonundan, tükenişinden, ölümünden söz eder. Sanat da bunlardan biridir. Sanat, Hegel için insanlığın geçmişine ait bir şeydir. Sanat türlerini mimarlıktan başlayıp heykel, resim, müzik ve şiirden geçerek nesre ulaşan ve giderek maddesel olandan, duyumlanabilir olandan uzaklaşan bir biçimde sınıflandıran... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 6

    Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını... Continue Reading →

Gökdelen Ne Demek?

Tokyo   "[Alm. Wolkenkratzer] [Fr. Gratte-ciel] [İng. Skyscraper]: Büyük kentlerin özeğinde yer alan, kentin ekin, tecim ve işgörü etkinliklerinin genişliği ve yoğunluğu oranında sayıları çoğalan, kentözeğine, yükseklikleri yüzünden özel bir görünüm ve özyapı kazandıran çok yüksek yapılara verilen ad." (53-54) Keleş, Ruşen (1980). Kentbilim Terimleri Sözlüğü, TDK Yayınları, Ankara.   Görsel Kaynak

Kıvanç Osma – Cumhuriyet Dönemi Anıt Heykelleri (1923-1946)

  "Yeri: Ankara, Ulus Meydanı Tarihi: 24 Kasım 1927 Sanatçısı: Heinrich Krippel Yaptıran: Yenigün Gazetesi'nin öncülüğünde Türk halkı tarafından Seçici Kurul: Dönemin Türkiye Millet Meclisi ikinci başkanı olan Ali Fuad Paşa'nın başkanlığında otuz kırk kişiden oluşan bir anıt komisyonu oluşturulmuştu. Komisyonun umumi katipliğini İsmail Habib Bey yapıyordu. Yapım Yeri: Viyane/ Birleşik Maden İşletmeleri Malzeme: Heykel;... Continue Reading →

Dimitriy Vasiliyev – Orhun (Moğolistan Tarihi Eserleri Atlası)

"Köl Tigin anıtı 732, Bilge Kağan anıtı 735 tarihinde dikilmişti. 1893'te anıtların üzerindeki yazı çözülmeden önce Türk dilinin en eski metni Kutadgu Bilig olarak biliniyordu. Kutadgu Bilig 1069'da yazılmıştı. Bu anıtlarla Türk dilinin yaşı, birden bire 337 yıl geriye gidiyordu. Bu, Türk dilinin müthiş bir derinlik kazanması demekti. Üstelik ilk yazılı eserler olarak bu metinler... Continue Reading →

Damalıtasar Ne Demek?

Antik Milet Kentinin planı   "[İng. Chess board plan, gridiron plan]: 1- Bir kenti, aşağı yukarı dörtgen yapı adalarına bölmeyi amaçlayan kentsel düzentasar. 2- Eski Mısır ve Mezopotamya kentlerinin biçimlerinden esinlenen, Yunan ve Roma kentlerinin düzentasarlarıyla bu geleneği benimsemiş bulunan ve çağdaş kent tasarlamasında da kullanılan bir tasar türü. 3- Havadan bakıldığında, birbirini dik açılarla... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 5

Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım amaçlı... Continue Reading →

Anıt Ne Demek?

The Colosseum, Rome   "[es. t. abide] [Alm. Denkmal] [Fr. monument commemoratif] [İng. monument]: Önemli tarihsel olayların geçtiği ya da kazıbilim, çağbilim ve sanat yönünden bir önemi ve özelliği bulunan, bunlarla ilgili kişilerin ve olayların anısını yaşatmak amacıyla, kentlerin herkesin gezip görebileceği yerlerine yerleştirilen, korunması ve çevresiyle birlikte değerlendirilmesi gerekli her türlü taşınmaz yapıtasarcılık yapıtlarıyla,... Continue Reading →

  Tarihi Dokumak: Bir Kentin Gizemi, Sof "Ankara ve çevresinin toplumsal, ekonomik, kültürel mirasıyla ilgili disiplinler arası araştırma yapmak ve bu çalışmaları desteklemek amacıyla faaliyet gösteren Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi VEKAM, Rahmi M. Koç Müzesi Ankara işbirliğiyle 12 Mayıs – 16 Eylül tarihlerinde Ankara ile özdeşleşen sof kumaşını odağına... Continue Reading →

Harold Pinter – Koleksiyon

  HAROLD PİNTER’IN YAZARLIK ÜSLUBU VE KOLEKSİYON OYUNU HAKKINDA   "10 Ekim 1930’da Londra’nın doğu bölgesinde dünyaya gelen ve 2008 yılında kaybettiğimiz Nobel Ödüllü yazar Harold Pinter, 20. Yüzyılda güncel estetik algımızı şekillendiren önemli yazarlardan biri olmuştur. Bunun nedeni, Pinteresk olarak adlandırılan özgün üslubuyla tiyatroya yeni bir soluk kazandırmış olmasıdır. Üzeri örtük, bulanık, yer yer... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 4

  Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 3

  Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım... Continue Reading →

  Müze Binası Geleneksel süslemelerin ve mimari elemanların kullanılmadığı, oldukça sade cephelere sahip olan müze binası, I. Ulusal Mimarlık Dönemi anlayışına bağlı kalınarak 1927 yılında inşa edilmiştir. 1928-1941 yılları arasında Hukuk Mektebi olarak kullanılmış, sonraki dönemlerde bir süre Ankara Kız Sanat Mektebi ve Yüksek Öğrenim Vakfı'na bağlı kız öğrenci yurdu olarak hizmet etmiştir. Nihayetinde Ankara Müftülüğü tarafından... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 2

  Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım... Continue Reading →

Friedrich Nietzsche – Putların Alaca Karanlığında

  “Benim imkânsızlarım… Seneca ya da erdem matadoru. Rousseau ya da bütün tabii kirliliğiyle tabiata geri dönüş. Schiller ya da Sakingen’in Ahlak Trampetçisi. Dante ya da mezarlarda şiir söyleyen sırtlan. Kant ya da idrak edilebilir karakter olarak ikiyüzlülük. Victor Hugo ya da Saçmalıklar Denizinde Bir Işık Feneri. Liszt ya da virtüöz; elbette ki kadınlarla. George... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 1

  Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını tanıtım... Continue Reading →

Maurice Metayer – Eskimo Masalları

TUZAKÇI KARGA "Derler ki, geçmiş zamanlarda koca bir karga insan aramaya çıkmış. Bir Eskimo köyü görüp iglulara koşarak bağırmış: -'Yolda birçok konuk var! Onları çıkıp karşılamanız gerek. Gece bastırmadan onları bulamazsanız, dağın eteğinde kamp kurun.' İglularda oturan insanlar kargaya inanmışlar. Konukları karşılamak için yola düzülmüşler. Gece olunca çadırlarını dağın eteğine kurmuşlar. Yağ lambalarının alevi kardan... Continue Reading →

Heinrich von Kleist – Amphitryon

  KLEIST VE AMPHİTRYON ÜZERİNE   "Alman edebiyatında, klasik ve romantik dönemler arasındaki geçiş sürecinde kendine özgü bir yeri bulunan Heinrich von Kleist (1777-1811), klişeleşmiş insan tasarımlarına karşı çıkan bütün sanatçıların kaçınılmaz denebilecek ortak yazgısını yaşayanlardan biri oldu. Avrupa tiyatro yöneticilerinin Byron, Shelly, de Musset, Grabbe, Büchner ve Kleist'ın eserlerine karşı direnmelerinin temel nedeni, bu yazarların kaleme... Continue Reading →

Caspar David Friedrich 244 Yaşında! (5 Eylül 1774- 7 Mayıs 1840)

Wanderer above a Sea of Fog (1818) "1800 yıllarından itibaren, mimari ve heykelde anti-klasisist akım, kuvvetli bir hayranlıkla izlenirken, öncelikle manzara resminde doğacı bir eğilim Avrupa'ya yayıldı. Ancak kişinin yalnızlık zevkine uygun gelen bu doğa hayranlığı, bir romantik duygu ile bağımlıydı. Schelling: 'Doğa kendini insanda, insan da kendini doğada bulur' diyordu. O dönemden kalan mektuplarda,... Continue Reading →

G. Deleuze – F. Guattari – Felsefe Nedir?

  " Felsefe, bilim ve sanat gökkubbeyi yırtmamızı ve de doğruca kaosun içine dalmamızı isterler. Kaosu ancak bu bedel karşısında yenebileceğizdir. Ve ben üç kez utkuyla katettim Akheron ırmağını. Filozof, bilgin, sanatçı ölüler aleminden dönmüş gibidirler. Filozofun kaostan beraberinde getirdiği, sonsuz olarak kalan, ama kesitsel bir içkinlik düzlemi çizen yüzeylerin üzerinde ya da mutlak oylumların... Continue Reading →

Füreya Koral (1910-1997)

"Füreya Koral, 1927'de Notre Dame de Sion Kız Lisesi'ni bitirmiş, bir süre İÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne devam etmiştir. Bu arada özel keman dersleri almaya başlayarak 1940-44 arasında müzik eleştirileri yazmış ve çeviriler yapmıştır. Seramik çalışmalarına 1947'de gittiği İsviçre'de başlamış, 1949'da Fransız seramikçi Serré'nin önerisiyle Paris'te özel bir atölyede çalışmalarını sürdürmüştür. 1951'de Paris'te Galeri M.A.I'deki... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑