” Felsefe, bilim ve sanat gökkubbeyi yırtmamızı ve de doğruca kaosun içine dalmamızı isterler. Kaosu ancak bu bedel karşısında yenebileceğizdir. Ve ben üç kez utkuyla katettim Akheron ırmağını. Filozof, bilgin, sanatçı ölüler aleminden dönmüş gibidirler. Filozofun kaostan beraberinde getirdiği, sonsuz olarak kalan, ama kesitsel bir içkinlik düzlemi çizen yüzeylerin üzerinde ya da mutlak oylumların içinde birbirinden ayrılamaz hale gelmiş değişimler‘dir: bunlar artık ayrışık çağrışımlar değil, ama bir kavram içindeki ayrıştırılmazlık bölgelerine göre dağılmış yeniden-zincirlenmelerdir. Bilgin kaostan yavaşlamalarla, yani hangisi olursa olsun içiçe girmeğe elverişli başkaca değişkenlerin elenmesi yoluyla bağımsız hale gelmiş değişkenler getirir, öyle ki alıkonulmuş değişkenler belirlenebilir orantılar altında bir fonksiyona dahil olurlar: bunlar artık şeylerin içindeki özellik bağları değil, ama yerel olasılıklardan kalkıp bütünsel bir kozmolojiye giden kesitsel bir gönderim düzlemi üzerinde sonlu kordinatlardır. Sanatçının kaostan getirdiğiyse, artık duyu organında duyulurun yeniden üretimini kurmayan,ama, sonsuzu yeniden vermeye muktedir, organik-olmayan bir kompazisyon düzlemi üzerinde, bir duyulur varlık, bir duyum varlığı çatan değişiklikler‘dir. Cézanne ve Kleé’nin, kaosla, resmin içindeki eylemle, resmin bağrında sergiledikleri kavga, bir başka biçimde bilimde de, felsefede de ortaya çıkar: her kezinde onu kateden kesitsel bir düzlemle kaosu alt etmektir söz konusu olan”(s.190).
Deleuze, G., Guattari, F., (2013), Felsefe Nedir?, çev. Turan Ilgaz, YKY, İstanbul.
Bu benim hikayem
BeğenBeğen