Ernst H. Gombrich – İmge ve Göz

  "Sanat ve doğadaki evrimin, kolay bir tanınabilirliğin ötesinde başka koşulları gerçekleştirmeye çalıştığını varsayabiliriz. Belki de, 'primitif' olarak adlandırdığımız kabile üsluplarının son derece tedirgin edici ve anlatım gücü yüksek biçimleri de, huşu yaratan ya da korkutucu düzenlemelere doğru adım adım evrilmiştir. Kabul etmek gerekir ki bu standartları dile getirip formüle edecek kimse yoktu ortada. Belki... Continue Reading →

Abbas Sayar – Yılkı Atı

"Işık, Doru'yu isteklendirdi. Bağlar arasında dolaştı. Toprağa yapışık, çamurlaşmış yapraklardan yedi. Sonra bağlardan çıktı. Geçen günlerin aksine ters yamaç tepelere doğru yürüdü. Bilmiyordu nereye gideceğini... Gidiyordu yalnız... Zor yol alıyordu. Tırnağı bütünü ile toprağa gömülüyordu, incikleri ağrıyordu. Hayır ağrımıyor, acı acı sızlıyordu. İlk aydınlığa dek böyle gitti. Köy, sağ aşağısında kalmıştı. Görünmüyordu artık. Ama, Doru... Continue Reading →

Alaeddin Şenel, Enis Doko, Hakan Çörekçioğlu ve Haluk Hepkon – Şifrelerden Sembollere Dan Brown

  “… Modern bilim ile mistik – büyüsel bilim arasında her şeyden önce paradigma farkı vardır. Bilindiği gibi, paradigma olarak adlandırılan şey, teorik ve pratik her türlü bilimsel etkinliğin kendisine dayandığı bir modeldir. Buna göre bilimsel paradigmalar doğa bilgisini elde etme yollarını ve evreni açıklama tarzlarını belirleyen yapısal modeller olarak iş görür. Birer yapısal model... Continue Reading →

Bedia Akarsu – Mutluluk Ahlakı

  "Stoa ahlakının genel ilkelerini şu üç görüş noktasına geri götürebiliriz: En yüksek iyi, erdem ve bilge üzerindeki araştırmalar. İnsanın belirlenmesi ve insanın ahlaksal ödevlerinin araştırılması, Sokrates'ten beri gelen bütün ahlak felsefelerinde olduğu gibi, Stoalılarda da, iyi kavramının ve en yüksek iyi ya da mutluluğun kurucu parçalarının ne olduğu sorusuna bağlanır. Bunun da ancak akla... Continue Reading →

Tülin Bumin – Tartışılan Modernlik: Descartes ve Spinoza

  "Bu akıl yürütmenin birinci önermesinin dile getirdiği özgür istem sahibi insan anlayışı, Spinoza'ya göre, insanın kendi konusundaki bilgisizliğinden başka bir temele dayanmaz. Tam bir akılcı olarak Spinoza, gerçek neden (Causa) ile sebebin (Ratio) özdeş olduğunu düşünür: Causa sive Ratio. Doğada nedensiz ve doğrudan başka bir şey yoktur. Sıkı bir belirlenimciliğin egemen olduğu varlık alanında,... Continue Reading →

Marcus Aurelius – Düşünceler

  "Hiçbir zaman istemine karşı, bencilce, düşüncesizce ya da gönülsüzce davranma; birbirine karşıt nedenler sürüklemesin seni; düşünceni allayıp pullayarak güzelleştirmeye çalışma. Fazla konuşmaktan, gereğinden fazla işe kalkışmaktan kaçın. İçindeki tanrı; olgun, saygın, gerçek bir insana, bir yurttaşa, bir Roma'lıya ve bir magistratus'a* yol göstersin, onu yaşamdan geri çağıracak işareti bekleyen biri gibi, yemine ya da... Continue Reading →

Yeşil Kuşak Ne Demek?

  "[Alm. Grüngürtel, grünstreifen] [Fr. Ceinture verte, bande de verdure] [İng. Green belt]: Bahçekentlerin, kentleşmenin etkisiyle yozlaşmasını, bozulmasını, taş yığınına dönüşmesini önlemek için, kentlerin düzentasarlarında öngürülen, orman ve koru gibi yeşil alanların oluşturduğu, üzerinde yalnız tarımsal etkinliklere olur verilen, yapı yapılamayan genişçe kuşak." (s. 128) Keleş, Ruşen (1980). Kentbilim Terimleri Sözlüğü, TDK Yayınları, Ankara.   Görsel Kaynak

Sabahattin Ali – Kamyon

    Bir Orman Hikayesi'nden... "Her şeyimiz, delikanlı, varımız yoğumuz ormandır bizim..." diye devam etti. 'Ormanı evimizden iyi tanırız, her ağaç bizim kahrımızı anamızdan çok çekmiştir. Köyümüz bir ormanın ortasındaydı, etrafını ağaçlar bir duvar gibi sarmıştı. Biz onun dışında da dünya olduğunu bilmezdik bile. Çocukken değneklerden yaptığımız kağnılara kuru yaprak doldurur, arabacılık oynardık. Daha sonraları... Continue Reading →

Caspar David Friedrich 244 Yaşında! (5 Eylül 1774- 7 Mayıs 1840)

Wanderer above a Sea of Fog (1818) "1800 yıllarından itibaren, mimari ve heykelde anti-klasisist akım, kuvvetli bir hayranlıkla izlenirken, öncelikle manzara resminde doğacı bir eğilim Avrupa'ya yayıldı. Ancak kişinin yalnızlık zevkine uygun gelen bu doğa hayranlığı, bir romantik duygu ile bağımlıydı. Schelling: 'Doğa kendini insanda, insan da kendini doğada bulur' diyordu. O dönemden kalan mektuplarda,... Continue Reading →

Carl Sagan – Milyarlarca ve Milyarlarca

  “Küresel çevreye karşı girişilen bu topyekün saldırının sorumlusu, sadece kar etme hırsı içindeki sanayiciler ya da öngörüsüz ve yoz politikacılar değil. Paylaşılacak yeterince suç var. Bu bağlamda bilim adamları topluluğu önemli sorumluluk taşıyor. Çoğumuz buluşlarımızın uzun vadeli sonuçları üzerinde düşünme zahmetine bile katlanmadık. Bulunduğumuz mahvedici güçleri en yüksek bedeli ödeyenlerin ellerine ve rastlantı eseri... Continue Reading →

R. G. Collingwood – Kısaca Sanat Felsefesi

  Yaratıcı Sanat "Bu noktada sanata ilişkin doğaya uygunluk düşüncesi kendi kendisini çürütür ve doğacılığın hiç hesap vermediği bir ilkeye bağlı olduğu, diğer bir deyişle imgelemin o saf a priori edimiyle doğanın idealleştirdiği keşfedilir. Bu hakikatin kabul görmesi bizleri sanatsal yaratıcılığın en son safhasına taşır ve bu safha daha iyi bir isim bulunamadığı için yaratıcı sanat... Continue Reading →

Murray Bookchin – Özgürlüğün Ekolojisi (Hiyerarşinin Ortaya Çıkışı ve Çözülüşü)

  "Bitki-hayvan ilişkileri tanımlarken, neden insana özgü toplumsal hiyerarşilerden ödünç alınan terimler bu kadar büyük bir ağırlık kazanıyor? Gerçekten ekosistemlerde bir "hayvan kralı" ve onun "aşağı kulları" var mı? Bazı böcekler diğerlerini "köleleştiriyor" mu? Bir tür başka bir türü "sömürüyor" mu? Bu terimlerin ekolojide rastgele kullanılması geniş kapsamlı bir çok konuyu gündeme getiriyor. Terimlerin toplumsal... Continue Reading →

İzlenimcilik Ne Demek?

"19. yüzyıl sonlarında doğan, dış dünyanın bıraktığı etkileri, izlenimleri olduğu gibi yansıtmayı yaratı ve eleştirinin temel ilkesi sayan sanat ve edebiyat akımıdır. Dışavurumculuk, nesnellik gerekçesiyle dış dünyayı tümüyle yadsıyor olmasına karşın izlenimcilikte böyle bir yadsıma söz konusu değildir. Nitekim izlenimci ressamlar yapıtlarında doğayı yansıtırlar, izlenimsel bir yansıtımdır bu. Gerçekliğe karşıttır. Edebiyatta da böyledir bu. Naturalistlerin... Continue Reading →

Theodor W. Adorno – Max Horkheimer – Aydınlanmanın Diyalektiği (Felsefi Fragmanlar)

  "İnsanlar sonunda erkten nasıl vazgeçeceklerini şeylerin erkinden öğreniyorlar. Ne zaman ki en yakın pratik amaçların ulaşılmış en uzak amaçlar olduğu ortaya çıkar ve " muhbir ve casusların ihbar edemeyeceği" toprakların, yani egemen bilimin yanlış anladığı doğaya ait toprakların kökenimizin toprakları olduğu hatırlanır, o zaman Aydınlanma kendisini tamamlamış ve ortadan kaldırarak aşmış olur. Günümüzde Bacon'un... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑