Jose Saramago – Körlük

  ''en kötüsü örgütlü olmamamız, her binada, her sokakta, her semtte bir örgüt olmalıydı, Bir hükümet olmalı, dedi karısı, Bir örgüt, bedenimiz de örgütlü bir sistemdir, örgütlü kaldığı sürece hayatta kalıyor, ölüm ise örgütsüzlüğün sonucundan başka bir şey değil, Bir körler toplumu yaşamını sürdürebilmek için nasıl örgütlenebilir, Örgütlenmek yeter, örgütlenmek bir bakıma görmeye başlamak demektir,''(s.297).... Continue Reading →

Nikolay Çernişevski – Nasıl Yapmalı?

  ''Derken, nedendir bilinmez, düşünceleri yavaş yavaş o konuya kaymaya başladı... Anılar canlandı kafasında... Belli belirsiz birtakım sorular, ele geçmez, uçucu, sessiz birtakım sorular biriktikçe birikti, çoğaldıkça çoğaldı ve gitgide belirsizliğini yitirip  açık bir biçim alarak bir tek soruda birleşti: 'Bana ne oluyor? Neler düşünüyorum böyle? Bu duyguların neyin nesi, nerden çıktı?' Ve Vera Pavlovna'nın... Continue Reading →

Georges Vigarello – Güzelliğin Tarihi; Rönesans’tan Günümüze Beden ve Güzelleşme Sanatı

  Bireyselleşen Bir Güzellik Mi? "L'Encyclopedie, 'binlerce insan arasında birbirine benzeyen iki tanesini görür görmez ortaya çıkan' yüz çizgilerinin bu olağanüstü farklılığına bayılır. Özellikle Lavater olmak üzere, fizyonomistlerin de, geleneksel tiplerin ötesinde, farklı, 'orjinal' kişiler keşfettikleri savındadırlar: 'Tüm yüzler, tüm vücut hatları, tüm varlıklar, yalnızca kendi sınıflarında, kendi cinslerinde, kendi türlerinde değil, bireyselliklerinde de birbirlerinden farklıdırlar.... Continue Reading →

Neval El Seddavi – Sıfır Noktasındaki Kadın

  "Ne zaman yürümeye başlasam düşerdim. Sanki arkadan bir güç iterdi de beni, yüzüstü yere kapaklanırdım; ya da sanki önümden bir şey bana abanırdı da, arka üstü yere otururdum. Beni ezmek isteyen havanın baskısıydı bu, beni derinliklerine çekmek isteyen toprağın çekişi gibiydi. Hepsinin ortasında da ben vardım, ayağa kalkmak için, ellerimle kollarımla mücadele eden, debelenen... Continue Reading →

Sibel Hürtaş – Canına Tak Eden Kadınlar

"Görüştüğümüz kadınların hemen hepsi bir mağdur kimliği taşıyordu. Yoksulluk, şiddet, sapkınlık, çocuklarına yönelik eziyet hayatlarının neredeyse olağan parçaları haline getirmişti. Bu durumdan kurtulmak için de mücadelelere girişmiş hemen hepsi aynı yolları denemişlerdi. Sırasıyla baba evine, polise, mahkemeye gidip de eli boş dönenler hatta intiharı bile deneyenler vardı. Kadınların ilk anda gittikleri yer baba eviydi. Bazısı... Continue Reading →

Sevgi Soysal – Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu

"Kendimi bir bilgisayar gibi programladım. Sabahları 5.30'da kalkıyorum. Yarım saat jimnastik. Sonra, heladaki musluğa taktığım lastik boruyla soğuk duş. Giyinip kahvaltıdan önce biraz okuyorum. Herkesin uyuduğu bu sabah saatlerini seviyorum. Sabahları kendi kendime uyguladığım bu özel 'faşizm' özgürlük duygusu veriyor bana. Gün boyunca bir yığın ufak kural koyuyorum kendime. Her gün sekiz sayfa yazmak gibi.... Continue Reading →

Aslı Zengin – İktidarın Mahremiyeti

  "Devlet ve mahremiyet ilişkisinden, devletin cinsel yaşam ve aile süreçlerine dair geliştirdiği belirli değerler ve normlar üzerinden kişilerin özel hayat alanlarını iktidarın vazgeçilmez bir siyasal alanı olarak kurmasını anlıyorum. Başka bir deyişle, gündelik hayatın evlilik, çocuk yetiştirme ve cinsel yaşam gibi mahrem alanlarını devlet iktidarından bağımsız düşünmemek gerekiyor. Devlet ve mahremiyet/yakınlık arasındaki ilişki son... Continue Reading →

Dikmen Yakalı Çamoğlu – Kaynana Ne Yaptı, Gelin Ne Dedi? Ailedeki Kadınlar ve İlişkileri

  "...Tarihsel olarak, bir kültürün içinde belli bir dönemde var olan ve birbiriyle çatışan birçok kimlik bulunur. Foucault'un görüşlerinden yola çıkarak, bunlara 'özne konumları' da diyebiliriz. Bir söylemin içinde yaşarken, bize en anlamlı gelen, söylemi en rahat değerlendirebileceğimiz konuma kendimizi özne olarak oturturuz; zira hepimiz söylemlerin içine doğup yaşıyoruz, tıpkı ataerkil söylemin içine doğduğumuz gibi...... Continue Reading →

Ursula K. Le Guin – Her Yerden Çok Uzakta

  "Birşey yok hiçbirşey yok bundan üstün. Ömrümce görmezsem de bir daha, eh diyebilirim yine de, Bir kez orada bulundum."   "Hiç kadın besteci yok mu? Bir kaç tane olması gerekir' dedim. Varmış, ama pek fazla değilmiş. Fazla olsa bile bunu bilemezmişsin. Çünkü opera besteleseler sahnelenmez, senfoni yaratsalar icra edilmezmiş. 'Ama yapıtları iyi olsa, yani... Continue Reading →

Ulusal Kültür Dergisi, Sayı: 6

    Kültür Bakanlığı adına sorumlusu Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın sahibi olduğu bu dergi; içeriği, makaleleri ve onları yazan büyük hocalarıyla bizi etkilemiş ve altı sayısını da elde ettiğimiz için paylaşma isteği uyandırmıştır. Altı yazıdan oluşacak bu yazı serisi, tüm sayıları baştan sona taratma zamanı olmadığı için kapağı, içindekileri ve bir ya da birkaç yazısını... Continue Reading →

Kıvanç Osma – Cumhuriyet Dönemi Anıt Heykelleri (1923-1946)

  "Yeri: Ankara, Ulus Meydanı Tarihi: 24 Kasım 1927 Sanatçısı: Heinrich Krippel Yaptıran: Yenigün Gazetesi'nin öncülüğünde Türk halkı tarafından Seçici Kurul: Dönemin Türkiye Millet Meclisi ikinci başkanı olan Ali Fuad Paşa'nın başkanlığında otuz kırk kişiden oluşan bir anıt komisyonu oluşturulmuştu. Komisyonun umumi katipliğini İsmail Habib Bey yapıyordu. Yapım Yeri: Viyane/ Birleşik Maden İşletmeleri Malzeme: Heykel;... Continue Reading →

Thomas Schroedter ve Christina Vetter – Çokaşklılık

''Evlilik, üzerine kadın ve erkek arasındaki iş bölümünün inşa edildiği, modernliğin ikili cinsiyet sisteminin standartlaşmasına kaynaklık eden temel zemindir; bugün evlilikte keşfettiğimiz, iş bölümü ve sevginin sıcaklığını bir araya getirme çabası olduğudur. Özel bir sözleşme, böylelikle, duygu yüklü bir ilişkiyle kaynaştırılmaktadır. Bu kaynaşmada cinselliğin rolü, ilişkiyi sosyoekonomik, duygusal ve bedensel olarak karşılıklı bağımlılığına dönüştürmektedir. Bu... Continue Reading →

Suat Derviş – Çılgın Gibi

''Hele sevgi hususunda Celile müthiş bir kadındı, çünkü sevdiği anda saadetlerin en müthişini tattırmaya muktedir olan bu kadın, sevmediği andan itibaren hiç acımadan, hiç tereddüt etmeden, hiç utanmadan aldatabiliyordu. Zaten Muhsin, Celile'nin sevdiği daha doğrusu sever göründüğü zamanlarda da samimi olarak nasıl duygularla hareket ettiğini takdir edemiyor, daha doğrusu onun samimiyetine hiçbir zaman inanamıyordu. Çünkü... Continue Reading →

Guy De Maupassant – Bir Yaşam

"Ama Jeanne’ın hizmetçisinin gözyaşlarını düşündüğü yoktu: Başka bir evrene girmiş gibiydi… Büsbütün başka bir dünyaya gitmiş, bütün tanıdığı şeylerden, bütün sevdiklerinden ayrılmış gibi geliyordu ona. Yaşamında ve kafasında her şey altüst olmuş gibi geliyordu. Hatta bir ara aklına şöyle garip bir fikir bile geldi: 'Acaba kocasını seviyor muydu?' Julien, ansızın, şöyle böyle tanıdığı bir yabancı... Continue Reading →

Tulepbergen Kaipbergenov – Karakalpak Kızı

"Sen burada kadın yöneticisi mi olursun?' 'Kadın kollarından söz ediyorsanız evet.' 'Aha, demek sen. Adalet istiyorum,' diye heyecandan bağırdı. İnce sakalını çekiştirerek kavgacı bir tavırla ekledi: 'İnsan söz vermişse tutmak zorunda değil mi? Cevap ver!' 'Elbette!' Yaşlı adamın ne istediğini anlamaya çalışan Cumagül’ün sesi inandırıcı çıkmamıştı. 'Verdiğim söz için başlık almışken nasıl olur da!' 'Demek... Continue Reading →

Gülnur Acar Savran ve Nesrin Tuna Demiryontan- Kadının Görünmeyen Emeği

"Kadınların ezilmesini ya da ideolojik olarak değersizleşmesini devlet başlatmadığı halde, devletin gelişimi kadınların durumunu birçok bakımdan kötüleştirdi. İlk olarak, adaletin, politik iktidarın ve emek yükümlülüklerinin dayatılmasını tekelleştirmeyi ve merkezileştirmeyi başardığı ölçüde devlet, yalnızca klanların erkek reislerine yardımcı olarak da olsa, çoğu kez kadınları da içeren eski otorite hiyerarşisini massetti. Otoritenin yeni kamusal, hiyerarşik doğası, aristokrat... Continue Reading →

Leylâ Erbil – Cüce

‘’Çetrefil sorunlarla boğuşmaktasın; gün günden yıl yıldan yenemediğin bu kaçıştan ya da bu derin sevdadan söz etmek zorunda duyumsuyorsun kendini okura… Okura mı? Hani yoktu onlar? Onlar için yazmazdın sen hani? Yazmıyorsun! ; ama hala kolladığın birkaç kişi var. ‘’Hiç oluş’’a doğru yol alışı arzu ve istençle aramana tanık olsunlar istiyorsun onlar; ‘’unutuluş’’a gögüs germeye... Continue Reading →

Suat Derviş – Fosforlu Cevriye

"Halbuki buraya, onun yanına gelince, artık Fosforlu hüviyetini tamamıyla kaybediyordu. Sokağın ve sade sokak olan mazisinin bütün çirkinliklerinden, sanki birdenbire bu kapının eşiğinde yıkanıyor ve bu odadan içeriye bütün kirlerinden ve fahişeliğinden sıyrılmış bir başka kadın olarak giriyordu. Onun karşısında diğer erkekleri çıldırtan kaba ve hayvani kırıtışlarını, galiz ve tahrik edici nüktelerini yapamıyor, kadınlığını satabilmek... Continue Reading →

Svetlana Aleksiyeviç – Nazi İşgalinde Sovyet Kadınları

  "Sofiya Mironovna Vereşak efsanevi Jitomir yer altı örgütünde çarpışmış ve mucizevi bir şekilde SD zindanlarından sağ çıkmayı başarmış. İşte onun yaşam öyküsü: Savaşta başardığımız her şey, savaş öncesi soluduğumuz havanın sonucudur. SD’ler tarafından son kez sorgulandıktan sonra, üçüncü kez, kurşuna dizileceklerin listesine alındım. Beni art arda sorgulayanlardan üçüncüsü tarih eğitimi gördüğünü söylüyordu. Bizim neden... Continue Reading →

Walter Benjamin – Tek Yön

  "Fikir hayatına karşı dizginlenmek bilmeyen bir düşmanlık ayaktakımının içine işlemiştir; ve bu düşmanlık fikir hayatının yok edilmesini sağlama bağlamak için gövdelerin küme küme bölünüp sayıya vurulması gerektiğinin farkındadır. Her nerede kendilerine bir fırsat verilse, saf saf dizilir bu gövdeler, alay alay, yaylım ateşinin ortasına da dalarlar, mağazalara da. Hiç kimse önündekinin sırtından ileriyi göremez,... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑