Alice K. Turner – Cehennemin Tarihi

"Viking cehennemi de Niflheim diye adlandırılıyordu. Buranın, Dünya Ağacı’nın, Yggdrasil’in köklerinin altında, en kuzeydeki yer olduğu düşünülüyordu. Doğusu devlerin ülkesi Jotunheim, güneyi büyük boşluk Ginnugagap’ın ötesinde dev Surl'un yönettiği ateşli bir bölge olan Muspell’di. Midgard, ya da Orta Yer bizim dünyamızdı. XII. yüzyılda İzlandalı şair Snorri Sturluson’un yazdığı Prose Edda da, Tartaros’un Erebus ya da... Continue Reading →

Julian Baldick – Hayvan ve Şaman Orta Asya’nın Antik Dinleri

"Çinli tarihçiler kehanet ve sağaltıcılıktaki Hun uzmanlarına atıfta bulunur ve bize Hunların "dokuz göğe kurban edilmiş dokuz göğün büyücülerinden'' söz eder. Tarihçiler şamanlardan bahsediyor gibiler. Hastalıkları tedavi etmek için insan kurban etme yoluna başvurulduğunu öğreniyoruz: Roux Ortaçağ Moğollarının ölüme razı olarak bir hastayı ölümden kurtarabildiğine işaret eder. "Dokuz gök"e dayanarak, Çinli tarihçiler Hunlarda her göğün... Continue Reading →

Gilles Deleuze – Claire Parnet Diyaloglar

  "Gitmek, kaçıp kurtulmak, bir çizgi çizmektir. Lawrence'a göre, edebiyatın en üstün nesnesi: <<gitmek, gitmek, kaçıp kurtulmak... ufuğu geçmek, başka bir hayata girmek...>> İşte Melville pasifiğin ortasında kendini böyle bulur. O gerçekten ufuğun çizgisini geçti. Kaçış çizgisi yersizyurdsuzlaşmaktır. Fransızlar bunun tam olarak ne olduğunu bilmezler. Tabii ki onlar da herkes gibi kaçar giderler, ama yalnızca... Continue Reading →

Şefik Can – Klâsik Yunan Mitolojisi

İKARİOS'UN ÖLÜMÜ "Bir gün, bu uzun ve bitmez seyahatleri sırasında Dionysos, İkarios'un evine geldi, oraya misafir oldu. Kendisini çok iyi karşıladılar, izzet ikramda bulundular, gitmeden evvel Dionysos kendisine gösterilen misafirperverliğe karşılık olarak ev sahibine üzüm yetiştirmenin usulünü, bağcılık fennini ve şarap yapmayı öğretti. Bağbozumu gelince, İkarios, bu esrarlı içkiden yalnız kendisinin faydalanmasını düşünmedi, üzümün faydasını, şarabın... Continue Reading →

Charles Bukowski – Ölüler Böyle Sever

  "Adın ne?" diye sordum. "Jeannie." "Bardakların nerede Jeannie?" Duvardaki rafı işaret etti. Gidip iki su bardağı aldım. Lavabo vardı. Bardaklara birer parmak su koyup yanına gittim, bardakları masaya koydum, şişeyi açtım ve bardaklara viski doldurdum. Yatağın kenarına oturmuş içiyorduk. Nevrolojik bir patlama bekliyordum, psikopati. Oysa normal görünüyordu Jeannie, sağlıklı hatta. Viskiyi seviyordu ama. Benden... Continue Reading →

Bilge Karasu – Kılavuz

"Örneğin, ilgi duyduğun, edinmek isteyip aldığın, şunu okuyayım dediğin kitapları da, çoğu zaman, hemen okumaz, bırakırsın, günü gelince okumak üzere... Bunu da bildim mi?  'Bildiniz.' Ben de yeni yeni farkına varıyordum bu huyumun! 'Üzerinde durmak istediğim ilk nokta şu: Sevgi-sevgisizlik diyerek kendi kendine sorduğun soruları bana açtığında, kendini, yeterince sevgi gösterememekle, sevdiğini sandığın, düşündüğün halde... Continue Reading →

27 Temmuz Tam Ay Tutulması

"Bu geceki dolunay Antilop Dolunayı olarak bilinir çünkü yılın bu zamanı erkek antilopların boynuzlarının çıktığı aydır. Ayrıca Gök Gürültüsü Dolunayı ve Saman Dolunayı olarak da adlandırılır. Türk Mitolojisindeki Yelbegen gökyüzünde yaşayan yıldızlara ve Aya musallat olan yedi başlı bir devdir. Zaman zaman bu kötücül varlık yıldızların peşine düşer, onları ısırır ve ağzındaki parçaları aşağıya tükürürmüş.... Continue Reading →

Chuck Palahniuk – Dövüş Kulübü

  "Paper Street'teki evde bir dedektif dairemdeki patlamayla ilgili telefonlar etmeye başlamıştı. Tyler göğsünü omzuma dayayıp yanında durur, ben kulağımı telefona yapıştırmışken öbür kulağıma bir şeyler fısıldardı. Dedektif bana ev yapımı dinamit üretebilecek birini tanıyıp tanımadığımı sorduğunda, "Felaket benim dönüşüm çizgimin doğal bir parçasıdır" diye fısıldadı Tyler. "Trajediye ve yok oluşa doğru bir dönüşüm." Dedektife... Continue Reading →

Martin Heidegger – Sanat Eserinin Kökeni

"Eserler müzelerde ve sergilerde böyle durur. Acaba bunlar kendisinde, kendisi oldukları eserler midir veya sanat ticaretinin malları mıdırlar? Eser, kamusal ve bireysel sanat zevklerini tatmin için sunulmuştur. Resmi makamlar eserlerin bakımı ve saklanması görevini üstlenirler. Sanat uzmanları ve görevlileri sanatla uğraşırlar. Sanat ticareti ise bunları pazarlamaya uğraşır. Sanat tarihi araştırmaları eserleri bir bilim dalının konusu kılar. Acaba bu zengin uğraşta eserlerle karşılaşabilir miyiz? Münih... Continue Reading →

Albert Camus – Sisifos Söyleni

  "Tanrılar Sisifos'u bir kayayı durmamacasına bir dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkum etmişlerdi; Sisifos kayayı tepeye kadar getirecek, kaya tepeye gelince kendi ağırlığıyla yeniden aşağı düşecekti hep. Yararsız ve umutsuz çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi, o kadar haksız da sayılmazlardı. ...Sisifos'un uyumsuz bir kahraman olduğu şimdiden anlaşılmıştır. Tutkularıyla olduğu kadar sıkıntısıyla da... Continue Reading →

George Orwell – Kitaplar ve Sigaralar

"Totaliter devlet, ihtiyaç duyduğu için şimdilik bilim insanlarına hoşgörüyle yaklaşıyor. Nazi Almanya'sında dahi Yahudi olmayan bilim insanlarına görece iyi davranılıyordu ve bir bütün olarak Alman bilim camiası Hitler'e karşı direniş göstermedi. Kısmen liberal düşünce alışkanlıklarının kolayca aşılamaması, kısmen de savaş hazırlığı ihtiyacı nedeniyle tarihin bu aşamasında en zorba hükümdar bile fiziksel gerçekliği dikkate almak zorunda.... Continue Reading →

Anne Frank – Hatıra Defteri

28 Mart 1944 Salı "Ve Peter... Peter'den vazgeçmek istemiyorum. Öyle sevgi dolu ki; ona hayranım. Aramızda o kadar güzel şeyler olabilir ki! Neden yaşlılar bu işe burunlarını sokuyorlar? İyi ki ben içimdekileri belli etmemeye alışkınım. Ona nasıl deli gibi vurulduğumu göstermemeyi çok güzel başarıyorum; peki, acaba o bir şey söyler mi? Onun yanağını da, rüyamda... Continue Reading →

Ernest Mandel – Marx’ın İktisadi Düşüncesinin Oluşumu

  "Marx'da kapitalizm asla sadece artık değerin özel mülk edinilmesi ile tanımlanmamıştır; hatta Engels, devletin, artık değeri bir bütün olarak burjuvazinin yararına mülk edindiği bir durumu imgeler; ama bu kapitalizmin ortadan kalktığı anlamına gelmez.* Sermayenin Marxist teorisi kapitalizmi, üretim araçlarının sermayeye ve iş gücünün metaya dönüşmesiyle, yani meta üretiminin genelleşmesiyle tanımlar. Üretim araçlarının meta olmaya... Continue Reading →

Yaşam Atılımı Ne Demek?

"[Fr. elan vital] [Es.T. hayat hamlesi]: (Bergson'da) Yaşam ileri götüren güç; yaşamın her türlü gelişmesinde kendini belirten, yaratmadan yaratmaya sıçramayı sağlayan güç, evrenin ana, temel gücü. // Bergson bu terimi 'Yaratıcı Evrim' adlı yapıtında kullanmıştır" (s. 185).   Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.     Görsel Kaynak

Jean Baudrillard – Simülakrlar ve Simülasyon

  "Simülasyon her zaman gerçekten daha etkilidir. Nükleer bir felaket simülasyonu bu evrensel ve bildik caydırma girişiminin gizli stratejik nedenidir. Amacı halkları salt bir güvenlik ideolojisi ve disiplini doğrultusunda yönlendirebilmek, onları çatlak ve kaçak metafiziğine uygun hale getirmektir. Bunun için çatlağın bir kurmacaya dönüştürülmesi gerekmektedir. Çünkü gerçek bir felaket şeylerde gecikmeye neden olabilir. Dışa dönük... Continue Reading →

Chuck Palahniuk – Tıkanma

"Burada okuyacağınız şey, aptal bir çocuğun aptal hikayesidir. Asla tanışmak istemeyeceğiniz önemsiz birinin aptal ve gerçek hayat hikayesi. Bacak kadar boyu ve yandan ayrılıp taranmış bir avuç sarı saçı olan küçük bir spastiği getirin gözünüzün önüne. Bu ruhsuz bok parçasının dökülen süt dişlerinin yerine yer yer çıkmakta olan yamuk yumuk kalıcı dişlerini ortaya seren bir... Continue Reading →

Saltık Ne Demek?

"[Alm. absolut] [Fr. absolu] [İng. absolute] [Lat . absolutus = çözük] [Es. T. mutlak]: 1- Kendi başına var olan; hiç bir şeyle bağlı olmayan; bağımsız, koşulsuz. 2- Hiç bir şeyle sınırlanmayan. 3- Başka bir şeye ilintisi olmayan. 4- (Fizikötesi anlamda) Gerçekte olduğu gibi düşüncede de hiç bir başka şeyle bağlı olmayan ve varlık nedenini kendinde... Continue Reading →

Peripatetikler Ne Demek?

"[Alm. Peripatetiker] [Fr. peripateticien] [İng. Peripatetics] [Yun. peripatetikos = gezinenler] [Es. T. Meşaiyun]: Aristoteles'in yandaş ve öğrencileri. // Aristoteles felsefe tartışmalarını ve konuşmalarını bir aşağı bir yukarı gezinerek yaptığı için, okulu Peripatos adını almıştır" (s. 141).   Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.

Theodor W. Adorno – Rüya Kayıtları

"Los Angeles, Kasım 1942 Babamla Londra'dayız; hava saldırısı alarmları çalmaya başlıyor. W 2 metro hattıyla kent merkezine gidiyoruz ve her şey metro treninin Lancaster Gate'ten Tottenham Court Road'a hiç durmadan, çok hızlı gitmesi yüzünden oluyor. Tottenham Court Road'da bütün yolcular trenden iniyor. Her tarafta üzerinde PANİK yazan büyük kağıtlar, daha doğrusu pankartlar dağıtılıyor. Sanki insanlardan paniğe... Continue Reading →

Charles Bukowski – Ekmek Arası

"Hayatım boyunca örümcek ağlarına takılmıştım o semtte. Karatavukların saldırısına uğramış, babamla yaşamıştım. Her şey biteviye kasvetli, hüzünlü ve lanetliydi. Hava bile küstah ve kancıktı. Ya haftalarca dayanılmaz sıcak olurdu, ya da yağmur yağardı, beş altı gün, kesintisiz. Bahçe suları taşıp evlere girerdi. Kanalizasyon sistemini planlayan bu konudaki bilgisizliği için hatırı sayılır bir para almış olmalıydı.... Continue Reading →

Ortakduyu Ne Demek?

"[Alm. Gemeinsinn] [Fr. sens commun] [İng. common sense] [Lat. sensus communis] [Yun. koine aisthesis] [Es. T. hiss-i müşterek]: 1- (Aristoteles ve skolastik felsefede) Çeşitli duyu organlarının verilerini birleştiren, başka bir deyişle, aynı nesneden duyuların her biri ile alınan türlü duyumları düzenleştirerek o nesneyi tek ve aynı nesne olarak algılanır kılan yeti. 2- a. Belli bir... Continue Reading →

Organon Ne Demek?

"(Yun.): Alet, araç  Aristoteles'in mantıkla ilgili yaptıklarının bütününe verilen ad. Aristoteles'in kendisinin mantık için kullandığı terim 'analitik'tir. Aristoteles'te mantık doğru düşünmenin yöntemi ve sanatı, bilimlerin yöntemidir. Organon denmesinin nedeni de bu anlamla ilgili: Doğru düşünmenin aleti; bilimsel bilgiye götüren araç" (s. 129).   Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.

Monad Ne Demek?

"[Alm., Fr., İng. Monade] [Yun. monas=bir olan]: 1- (Eski Yunan felsefesinde) Bölünmez birlik (Ptaton'da idea). 2- (Giordano Bruno'da) Fiziksel ve ruhsal gerçekliğin öğelerinden her biri. 3- (Leibniz'de) Artık bölünemez bir birlik olan sonsuz sayıdaki tözlerin her biri" (s. 122).   Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.

Walter Benjamin – Pasajlar

  "Gerek malın, gerekse onu çevreleyen eğlence atmosferinin görkeminin baş tacı edilmesi, Grandville'in sanatının gizli temasıdır.* Bu sanatın ütopik ve kinik öğeleri arasındaki ayrılık, bu temadan kaynaklanan bir durumdur. Grandville'in sanatında cansız nesneler betimlenirken kılı kırk yararcasına ayrıntıya inilmesi, Marx'ın malın "tanrıbilimsel kökenli olumsuz özellikleri" diye adlandırdığı olguya uygun düşer. Bu özellikler, "spécialité"de açık seçik... Continue Reading →

Nazım Hikmet – Sevdalı Bulut

  ‘’ ‘’Ayşem, dedi, kederin nedendir?’’ Ayşe kız cevap verdi: ‘’Bulutcuğum çiçeklerimi, beni, hepimizi kurtardı, ama kendi yok oldu. Feda etti canını hepimiz için. Ben kederlenmeyeyim de kimler kederlensin?’’ Ayşe kız içini çekti, ela gözlerinden inci gibi yaşlar döküldü havuzun sularına. Tavşan, ‘’Kederlenme boşuna, Ayşe kız,’’ dedi. ‘’İyi insanlar, iyi hayvanlar, iyi bulutlar hiçbir zaman... Continue Reading →

George Orwell – Bin Dokuz Yüz Seksen Dört

"Aşağıdaki ucu yırtık afiş, rüzgardan dolayı sallandıkça INGSOS yazısı bir görünüp bir kayboluyordu. Ingsos, Ingsos'un kutsal ilkeleri. Yenikonuş, çiftdüşün, geçmişin değiştirilebilir olması. Deniz dibinin ormanlarında amaçsızca dolaşıyormuş gibi, canavarın kendisinin olduğu canavarca bir dünyada yitip gitmiş gibi hissetti kendisini. Yapayalnızdı. Geçmiş ölmüştü, geleceği düşleyebilmek ise olası değildi. Halen yaşamakta olan tek bir insanın bile onun... Continue Reading →

Mathexis Ne Demek?

"(Yun.): Pay alma, katılma. Platon'un -> idea öğretisinde algılanan nesnelerin idealarla olan ilişkisini belirlemede kullandığı terim: Nesneler ideaya-bu gerçek varlığa- katılmakla, ondan pay almakla belli bir şey olurlar" (s. 121).   Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.

Jared Diamond – Tüfek, Mikrop ve Çelik

  “Sonuç olarak, Bereketli Hilal ile Doğu Akdeniz toplumları ekolojik açıdan kırılgan çevre koşulları içinde var olma bahtsızlığına uğradılar. Ekolojik olarak kendi kaynaklarının tabanını yok ederek kendi kuyularını kazdılar. En eski toplumlardan, doğudaki (Bereketli Hilal’deki) toplumlardan başlayarak her bir Akdeniz toplumu kendi kuyusunu kazarken güç batıya kaydı. Kuzey ve Batı Avrupa bu akıbete uğramaktan kurtuldu... Continue Reading →

Koşulsuz Buyruk Ne Demek?

"[Alm. kategorischer Imperativ] [Fr. impéraratif catégorique] [Es. T. mutlak emir]: Hiç bir koşula bağlı olmayan, salt olan; bir eylemi başka herhangi bir erekle bağlılık kurmadan, yalnızca kendisi için, nesnel zorunlu olarak buyuran, anlamı doğrudan doğruya kendisinde olan buyruk. // Koşulsuz buyruk (kategorik imperatif) eylemin kendisine uyacağı ilke ve biçimi saptar. Bunu da Kant şöyle anlatır:... Continue Reading →

Goethe – Genç Werther’in Acıları

  18 Ağustos "Nasıl oluyor da insanı mutlu eden bir şey, aynı zamanda yıkımının da nedeni oluyor? Önüme lanetli bir perde çekildi ve bitimsiz hayat manzarası gözümün önünde engin, açık bir mezara döndü. Her şey böyle yıldırım hızıyla olup bitince... Kişisel varlığına bu kadar kısa sürede sahip olan her beden girdaba kapılarak sonunda kayalara bindirip... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑