“Eserler müzelerde ve sergilerde böyle durur. Acaba bunlar kendisinde, kendisi oldukları eserler midir veya sanat ticaretinin malları mıdırlar? Eser, kamusal ve bireysel sanat zevklerini tatmin için sunulmuştur. Resmi makamlar eserlerin bakımı ve saklanması görevini üstlenirler. Sanat uzmanları ve görevlileri sanatla uğraşırlar. Sanat ticareti ise bunları pazarlamaya uğraşır. Sanat tarihi araştırmaları eserleri bir bilim dalının konusu kılar. Acaba bu zengin uğraşta eserlerle karşılaşabilir miyiz?
Münih Müzesinde “Agineten”in düzenlenmiş baskısıyla, Sofokles’in “Antigone”si, kendisi oldukları eser olarak, kendi öz mekanından koparılmıştır. Bunların kalitesi ve ifade gücü o kadar büyük, yorumları o kadar emin olsa bile sergiye konulmaları onları dünyasız kılmıştır. Örneğin Paestum’daki bir tapınağı olduğu yerde ve Bamberg kilisesini olduğu alanda arayarak, eserin bu tür görevlendirilmelerini kaldırmaya veya bundan sakınmaya çabalarsak eserin mevcut dünyası çökmüştür. Dünyadan mahrum olma veya dünyanın çöküşü asla geri döndürülemez. Eserler, bir zaman ki halleri gibi olamazlar. Onlar, gerçi bizimle karşılaşırlar, ancak kendileri olmuş bitmiş, geçmişte kalmışlardır. Geçmişte kalmış olarak, taşıma ve koruma alanında karşımıza çıkarlar. Şimdi, yalnızca bu tür nesne olarak vardırlar. Onun karşı çıkışı, gerçi önceki kendi içinde duruşunun bir sonucudur, ancak o bu değildir. Bu oradan gitmiştir. Bütün sanat ticareti, ister abartılı isterse eser uğruna ticaret yapılsın, eserin maddi varlığıyla uğraşır. Ancak bu onun eser varlığını oluşturamaz.” (s. 35-36)
Heidegger, Martin (2007). Sanat Eserinin Kökeni, (çev. Fatih Tepebaşılı), De Ki Yayınları, Ankara.
Bütün sorunu iki paragrafta çöznüş …Sanat eserlerinin talanı.İnsan kendi olmayınca kendi olan şeyleri kendinde olmayan seyler haline dönüştürüyor…
BeğenLiked by 2 people
Siz de iki paragrafı tek cümlede çok güzel açıklamışsınız, teşekkürler.
BeğenBeğen