Dikmen Yakalı Çamoğlu – Kaynana Ne Yaptı, Gelin Ne Dedi? Ailedeki Kadınlar ve İlişkileri

  "...Tarihsel olarak, bir kültürün içinde belli bir dönemde var olan ve birbiriyle çatışan birçok kimlik bulunur. Foucault'un görüşlerinden yola çıkarak, bunlara 'özne konumları' da diyebiliriz. Bir söylemin içinde yaşarken, bize en anlamlı gelen, söylemi en rahat değerlendirebileceğimiz konuma kendimizi özne olarak oturturuz; zira hepimiz söylemlerin içine doğup yaşıyoruz, tıpkı ataerkil söylemin içine doğduğumuz gibi...... Continue Reading →

Taylan Altuğ – Dile Gelen Felsefe

  "İnsan dilde ışıldar. Burada ışık, tüm varolanlara varlığını kazandıran şeydir. İnsani deneyimin dilsel olması, insanın dilde yaşaması, kendisini dilde bilmesi, tanıması anlamına gelir. İnsanın özünü gerçekleştirmesi yönünde bir 'imkan olarak dünya'yı, bu yüzden 'bir imkan olarak dil' şeklinde anlamakta bir sakınca yoktur. Fakat gündelik yaşamamızda dil ile olan ilişkimiz, dili kolaylıkla kullandığımız bir araç... Continue Reading →

Foucault İçin ‘Söylem (Discours)’ Ne Demek?

 “Söylem Foucault'da genel olarak, farklı alanlara ait olabilen, fakat her şeye rağmen ortak çalışma kurallarına uyan bir ifadeler birliğini gösterir. Bu kurallar dilbilimsel ya da biçimsel değildir, ama onlar tarihsel olarak belirlenmiş belirli bir sayıdaki bölmeyi yansıtırlar (en büyük akıl/akıldışı bölmesi örneğin). Özel bir döneme özgü olan ‘söylemin düzeni’ o halde hem ilkesel ve düzenli... Continue Reading →

Foucault İçin ‘Soykütük (Généalogie)’ Ne Demek?

 “ Kelimeler ve Şeyler'in (1966) yayımlanmasından itibaren, Foucault insan bilimlerinin arkeolojisine ilişkin projesini yapısalcı bir eser olmaktan daha çok ‘Nietzscheci bir soykütüğü’ olarak nitelendirir. Foucault'nun soykütüğü kavramından vazgeçmesi Nietzsche üzerine olan bir metin aracılığıyladır; soykütüğü ‘ideal anlamların ve belirsiz erekselliklerin metahistorik açılımına,’ tarihsel anlatının birliğine ve kaynağın araştırılmasına ters düşen; aksine ‘her tekdüze amaçlılığın dışındaki... Continue Reading →

Foucault İçin ‘Arkeoloji’ Ne Demek?

"Arkeoloji’ terimi Foucault'nun eselerinin -Kliniğin Doğuşu, Tıbbî Bakışın Bir Arkeolojisi (1963); Kelimeler ve Şeyler, İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi (1966) ve Bilginin Arkeolojisi (1969)- başlıklarında üç kez görünür ve 70'li yılların başına kadar filozofun araştırma yöntemini belirler. Tarihsel bir alanı yeniden kurmak söz konusu olduğunda, belirli bir dönemin bilgisine ilişkin söylemlerin doğuş koşullarını genellikle elde etmek... Continue Reading →

Michel Foucault – Entelektüelin Siyasi İşlevi (Seçme Yazılar 1)

  "İktidar, hukuk ve hakikat arasındaki ilişkinin mekanizmasının kendisini değil, bu ilişkinin yoğunluğunu belirtmek için yalnızca şunu diyelim: Hakikati talep eden ve işlev görmek için ona ihtiyaç duyan iktidar tarafından hakikati üretmeye zorlanıyoruz; hakikati söylemek zorundayız, hakikati itiraf etmeye ya da bulmaya mahkumuz. İktidar sorgulamaktan, bizi sorgulamaktan vazgeçmez; araştırmaktan, kaydetmekten vazgeçmez; iktidar hakikat arayışını kurumsallaştırır,... Continue Reading →

Çizgi Film, Çocuk ve Toplumsallaşma: Jetgiller ve Taş Devri Örneği (Cartoon, Child and Socialization: Flintstones and Jetsons Example)

  Yazarlar: Serkan GÜZEL, Harun Reşit SOYA, Martı Esin ŞEMİN, Bahar ŞAHİN   Özet: Bu araştırmanın temel amacı, boş zamanı büyük ölçüde televizyon karşısında oyalanmakla geçen ailenin en küçük bireyi çocukların, çizgi filmlerden nasıl etkilendiklerini ortaya koymaktır. Bu doğrultuda örnekleme yöntemi kullanılarak neredeyse tüm dünyada gösterime giren ve günümüze kadar da yayınlanmaya devam eden Taş Devri ve Jetgiller çizgi... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑