Tomris Uyar – İpek ve Bakır

Bu, o gülüş... Ona göstermiştim gülmüştü. Tam beklediğim gülüştü. «Çaylarımızı içerken nasıl surlardan    konuşmuştuk...» Bu şehirde duvarların soluk aldığını, taşların boyuna kaydığını, bir şeylerin boyuna değiştiğini. Konuşmalarımızla bir şeyler kattık o öğleye, o kahveye. Dışardan biri bile sezerdi değişikliği. Neden bir daha alıp başımızı gitmedik öğle tatillerinde? -Okuldaki ders-arası konuşmalarımızı düşünüyorum da, -diyorum-, o günün... Continue Reading →

Charles Bukowski – The Last Night of The Earth Poems

MAVİ KUŞ   "bir mavi kuş var yüreğimde çıkmaya can atan ama ben ondan güçlüyüm, kal, diyorum ona, kimsenin görmesine izin veremem.   bir mavi kuş var yüreğimde çıkmaya can atan ama viski döküyorum üstüne sigara dumanına boğuyorum, fahişeler, barmenler ve bakkal çırakları hiçbir zaman bilmiyorlar onun orada olduğunu.   bir mavi kuş var yüreğimde... Continue Reading →

Tim Burton – İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü ve Diğer Hikayeler

Çok Gözlü Kız“Gezerken bir gün parkta Şaşıp kaldım bir anda Bir sürü gözü olan Bir kız vardı karşımda Gerçekten çok güzeldi (bir o kadar şok edici) Ağzı da vardı tabii Muhabbet ilerledi Konuştuk çiçeklerden Gittiği şiir dersinden Gözlük takacak olsa Çekeceği dertlerden Bu kadar çok gözü olan Bir kızı tanımak harika Ama sırılsıklam oluyorsunuz Ağlamaya... Continue Reading →

Metin Altıok – Bir Acıya Kiracı

Kiracıyım Bir Acıya   ''Sen yarım kalmış bir aşkın Kaçınılmaz sürgünü, Katlanan göğsündeki kayaya. Sen orda şimdi bir hüznü köpürt, Ben bir çocuğa su vereyim burda.   Ben ki kiracıyım bir acıya. Sen imzalarsın sabah akşam Defterini bensizliğin, Bense kanla öderim Kirasını kaldığım evin. Bir takvimi tersten açardık Eğer isteseydin.   Sen ey kendisiyle yetinen;... Continue Reading →

Louis Aragon – Tüm Şiirleri

  "Bırakıp gittin beni tüm kapılardan Bıraktın beni yalnız bütün çöllerde Gün doğdu aradım seni yitirdim öğlen vakti Nereye gitsem yoktun kim derdi Bir oda Sahra Çölü olacak böyle sensiz   Günlerden yine pazar ve sokaklarda insanlar Ama seni andıran hiçkimse hiçbir şey yok Bir gün ki daha yalnız dalgakırandan Sessizliğe haykırdım yanıt yok  ... Continue Reading →

Ümit Yaşar Oğuzcan – Acılar Denizi

  ZEHİR-ZIKKIM "Nasıl tanışmıştık bilirsin Nasıl gözgöze gelmiştik ilk defa Nasıl çarpmıştı yüreklerimiz nasıl Sırılsıklam aşık olmuştum sana   Hatırlar mısın ilk evimizi İlk yatağımızı sımsıcak İki sandalyemiz bir masamız vardı Başka neyimiz olacak   Akşamları beni beklerdin pencerede Üzerinde mor benekli beyaz elbisen Saatler geçmeyi akşam olmayı bilmezdi Ne kadar beklesen   Gelir gelmez... Continue Reading →

Cemal Süreya – Sevda Sözleri

  Sevgilim, Bir Günün...   ''Sevgilim, bir günün ortası şimdi Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık, Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde Uzat bana uzat ellerini İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu, Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor   Ben seni düşünüyorum seni Hani tıpkı o ilk günlerdeki... Continue Reading →

J. R. R. Tolkien – Tom Bombadil’in Maceraları

  11 FASTITOCALON   "Bak, Fastitocalon orada! Güzel bir yer, burada çıkalım karaya, Biraz çıplak bir yer olsa da. Gel, bırak denizi! koşalım, Dans edelim, güneşte uzanalım. Martılar oturuyor, bak! Dikkat! Batmaz martılar. Otururlar, gezinirler, göz kırparlar: Onlar işaret yollar, Olur da biri koyarsa aklına Yerleşmeyi adaya Hastalanmıştır belki Islaklık tak etmiştir canına Ya da... Continue Reading →

Johann Wolfgang Von Goethe – Yarat Ey Sanatçı (Harun’a)

  SEVGİLİNİN YAKINLIĞI*   "Seni düşünüyorum, güneşin parıltısı Denizden yansıdığında; Seni düşünüyorum, ayın ışıltıları Pınarlara nakşolduğunda. Seni görüyorum, ta uzaktaki yolda Havalandığında tozlar, Gecenin derinliklerinde, daracık köprüde Yolcu sarsıldığında. Seni duyuyorum, orada, boğuk bir hışırtıyla Dalgalar kabardığında. Sessiz koruda çoğu kez dinlemeye gidiyorum, Her yer sessizliğe boğulduğunda. Seninleyim, ne kadar uzakta olsan da, Çok yakınımdasın!... Continue Reading →

Edgar Allan Poe – Bütün Şiirleri (Harun’a)

  RÜYALAR*   "Ah, sürüp giden bir rüyaydı gençliğim Ve ruhum uyanmazdı Sonsuzluğun ışığı Sabahı getirene dek Evet, ümitsizce kederli de olsa Doğduğundan beri yüreği Bir tutku karmaşası olan kişi İçin, uyanıklığın soğuk gerçeğinden Daha iyidir bu uzun rüya. Ama hiç bitmeyecekse; Delikanlılığımda bana olduğu gibi olacaksa, Delilik olurdu daha yüce bir göğü ummak. Ben... Continue Reading →

Ahmet Telli – Yangın Yılları (Harun’a)

  ACININ ŞAFAĞINDA KALAN*   "Bir yenilginin hüzün şafağında kaldı söndürülmüş fenerler gibi umutları Yalnız mevziler değildi yitirdiği susmuştu yüreğinde volkan çekilmişti soğumuş kabuğuna   Korku ve bataklık korkusuydu çöreklenmişti içindeki vadilere Ve ölüm ki artık acının şafağında göz kırpan bir ışıktır ışıtır alnının kıvrımındaki teri   Ölüm yazgısından ağır, suskunun beynindeki izdüşümü Dev tınlamalarla... Continue Reading →

Friedrich Nietzsche – Dionysos Dityrambosları (Harun’a)

SON İSTEM "Öyle ölmek, onun gördüğüm ölümü gibi-, o dost, karanlık gençliğime tanrısal bakışlar ile şimşekler saçan. Atılgan, derin, savaşan bir dansçı gibi-,   savaşçıların en neşelisi, yenenlerin en kaygılısı, yazgısının üstünde bir yazgı gibi duran, sert, ön-düşünülü, son-düşünülü-:   yeniyor diye titreyen, ölerek yenmekten mutlu-:   ölmesiyle buyuran - verdiği de, yok et buyruğu...... Continue Reading →

Andrey Voznesenski – Oza (Harun’a)

  "Selam Oza, evde, geceleyin Ya da uzakta bir yerde, neresi olursa olsun, Havlarken köpekler, yalarken kendi gözyaşlarını Senin soluğundur duyduğum ses. Selam Oza!   Nasıl bilebilirdim, sinik ve gülünç, Bir kişi gibi, ürkerek giren bir göle, Gerçekten korku olduğunu aşkın, söyle? Selam Oza!   Ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni? Daha da korkunç,... Continue Reading →

Bertolt Brecht – Aşk Şiirleri

NASILDI   ''Önce sevinç uyutmadı beni Sonra üzüntü nöbet tuttu bütün gece. İkisi de gidince başımdan Uyudum, ama ah, her Mayıs gecesi Bir Kasım sabahı getirdi ardından.   Senin derdin benimdi Benim ki senin Paylaşamazsam bir sevinci seninle Yoktu benim de sevincim.'' (s. 122-123)   Brecht, Bertolt (2009). Aşk Şiirleri, (çev. Kerem Çalışkan), Kırmızı Yayınları,... Continue Reading →

Tülin Bumin – Hegel

  Hegel'de 'Sanatın Ölümü' Üzerine Bir Deneme "Hegel söylemi 'tarihin sonu' başlığı altında pek çok şeyin sonundan, tükenişinden, ölümünden söz eder. Sanat da bunlardan biridir. Sanat, Hegel için insanlığın geçmişine ait bir şeydir. Sanat türlerini mimarlıktan başlayıp heykel, resim, müzik ve şiirden geçerek nesre ulaşan ve giderek maddesel olandan, duyumlanabilir olandan uzaklaşan bir biçimde sınıflandıran... Continue Reading →

Edip Cansever – Yerçekimli Karanfil (Toplu Şiirleri I)

  İDRİS’LE KONUŞMA “- İdris, sen ne yapıyorsun kuşların yanında - İdris’le konuşuyorum Kuşları okuyorum içimde, ağacın kuşlarını Yeni pişmiş çilekli reçeli gibi kaynayan Dalların üzerinde Gemilere dadanan kuşları okuyorum bir de Göklerde bir başına dolaşan Görkemle Büyük denizlerdeki yalnız kuşları Ve okuyorum yıllardır bütün yalnızlıkları Okuyorum da Kuş olsun, insan olsun Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin... Continue Reading →

Federico Garcia Lorca – Ne Garip Federico Adında Olmak

IGNACIO SANCHEZ MEJIAS İÇİN AĞIT I SÜSME VE ÖLÜM   "Akşamüstü saat beşte. Saat tam beşti akşamüstü. Ak çarşaf getirdi bir çocuk akşamüstü saat beşte. Bir sepet kireç hazırlandı akşamüstü saat beşte. Gerisi ölümdü, yalnız ölümdü akşamüstü saat beşte.   Rüzgar savurdu pamukları akşamüstü saat beşte. Kristal ve nikel ekti oksit akşamüstü saat beşte. Boğuşur... Continue Reading →

Turgut Uyar – Göğe Bakma Durağı

  DURMUŞ, SÜT MAVİ GECESİNE "Benim savaşım yıllarca sonra Dilden dile gezecek. Şen olsun, karanlık gerdeğinde Dişisinde erkekçe tad alan böcek… Bir tohum atılmış toprağa Âdem’den Sabırsız ve ürkek Durmuş, süt mavi gecesine yazların Bağlı karaların en kabasına En incesine beyazların Bir nemli sevda içinde sevinçli Ergeç boy verecek. Bir şarkı söyleyin ne olur, kızlar... Continue Reading →

Turgut Uyar 91 Yaşında!

  GEYİKLİ GECE "Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabanî uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan toprağı sürdük Bir yandan... Continue Reading →

Can Yücel – Rengahenk

VURA VURA "Kalbimi kırdım ben çok kendi cinçekicimlen Örse döndü yatağım üstünde ufaklarım Vura vurdukça ama saçılan kıvılcımlar Su'dan da Güzel'den de hepsi has çocuklarım" (s. 20).   Hamlet'e Hamle "İşte bütün sorun: ya var ya yoksun Ya da bu sorun Ya intihar ya ihtiyarsın" (s. 115).   Yücel, Can (2015). Rengahenk, İş Bankası Kültür... Continue Reading →

Oruç Aruoba – Sayıklamalar

BAT "Daha batmamıştı başımı kaldırıp seni gördüğümde.   Bir ince iz vardı gene maviliği aşıp geçen gene de olacak.   Önce de vardı.   Sonra battı.   Acılı haykırışlarıyla süzüldü bembeyaz gölgeli martı.   Sen de artık bat" (s. 92).   EPİKTETOS "Geçinliğini taşıyacak yer arıyorsan Ne sevinçli ne de hüzünlü yerlerin olsun Geçip gitmiş... Continue Reading →

Ziya Gökalp – Durma Vur (şiir)

  Durma Vur "Durma, Yunan, durma, kibrini artır! Türklüğün başına hakaret yağdır! Uyuyan bir kavme bu zillet azdır.   Vur, eski kölesi, utandır onu! Bırakma, uyusun, uyandır onu!   Bu yurdun hazinesi onun elinde; Fakat anahtarı senin belinde, Kalmış aç ve garip kendi ilinde.   Vur, eski kölesi, utandır onu! Bırakma, uyusun,uyandır onu!   Zorla... Continue Reading →

Epigram Ne Demek?

"1. Greklerde, mezar taşlarına yazılan kısa, epik şiir parçalarına verilen ad. 2. Birini ya da bir olayı hafifçe yermek isteğiyle yazılan kısa şiir" (s. 143).   Özdemir, Emin (2014). Açıklamalı-Örnekli Edebiyat Sözlüğü, Bilgi Yayınevi, Ankara.

J. R. R. Tolkien – Hobbit (Şiir 2)

  “Soğuk, dumanlı dağların ardındaki ıraklara Derin zindanlarla eski mağaralara Düşmeli yolumuz gün doğmadan oralara Efsunlu, soluk altını aramaya   Eskinin cüceleri kudretli büyüler yaptı Çekiçler inerken çınlayan çanlar örneği Karanlık şeylerin uyuduğu, derin mekanlarda Otlakların aşağısındaki boş salonlarda   Kadim kral için, bir de lordu elflerin, Dövüp işledirler nice menevişli altın yığınını Ve yakalayıp... Continue Reading →

Balad Ne Demek?

"Eski Fransız şiirinde görülen biçimlerden biridir. Üç bentten ve bir de ağırlama dizesinden oluşur. Bentler uyak türü, uyak örgüsü ve dize sayısı yönünden birbirine benzer. 19. yüzyılda acıklı aşk, halktan derlenen peri masallarının ya da kanlı olay ve savaşları anlatan şiir biçiminde ürünler niteliğini kazanmıştır. Günümüzde daha çok halk şarkıları anlamında kullanılır" (s. 41).  ... Continue Reading →

J. R. R. Tolkien – Hobbit (Şiir 1)

  “Kırın bardakları ve çatlatın tabakları Bükün bıçakları ve eğin çatalları Nefret eder Bilbo Baggins bundan- Kırıp Şişeleri mantarları yakmanızdan!   Kesin örtüyü ve basın yerdeki yağa! Dökün sütü kilerin ortasına! Bırakın kemikleri yatak odasındaki halıda! Sıçratın şarabı her bir kapıya!   Atın kaseleri kaynayan çanağa, Ufalayın topunu kalın bir sopayla Bitince işiniz, sağlam bir... Continue Reading →

William Blake – Masumiyet ve Deneyim Şarkıları

LONDRA "Eşsiz Thames nehrinin aktığı yerde Tüm sokaklarını geziniyorum Karşılaştığım insan yüzlerinde Zaaftan, acıdan izler görüyorum   Tüm insanların haykırışlarında Korkunç çığlıklarında çocukların Bütün seslerde, bütün yasaklarda Beyne vurulan zinciri duyuyorum   Nasıl da ağlıyor Baca temizlikçisi kararmış kiliseler korkutuyor Zavallı askerin iç çekişleri Saray duvarından kan gibi akıyor   Gece, genç fahişenin küfürleri Yeni... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑