RÜYALAR*
“Ah, sürüp giden bir rüyaydı gençliğim
Ve ruhum uyanmazdı
Sonsuzluğun ışığı
Sabahı getirene dek
Evet, ümitsizce kederli de olsa
Doğduğundan beri yüreği
Bir tutku karmaşası olan kişi
İçin, uyanıklığın soğuk gerçeğinden
Daha iyidir bu uzun rüya.
Ama hiç bitmeyecekse;
Delikanlılığımda bana olduğu gibi olacaksa,
Delilik olurdu daha yüce bir göğü ummak.
Ben tadını çıkardım çünkü güneş parlakken yaz gününde,
Rüyaları içinde canlı ışığın ve güzelliğin.
Yüreğimi bırakmıştım düş gücünün iklimine,
Kendi evimden ayrı, düşüncemin varlıklarıyla birlikte
Yalnızca bir kez; yalnızca bir keresinde,
Belleğimden silinmez o çılgın saat
Bir güç ya da büyü bağlamıştı beni,
Ya o soğuk yeldi gece üstümden esip
Ruhuma damgasını basan
Ya da ay, uzaktaki ışıltısıyla
Uykumun üzerinde soğuk soğuk parlamıştı.
– Ya da yıldızlar- artık her ne idiyse,
O gece yeli gibiydi bu düş; bırak gitsin öyleyse.
Bir rüyada olsa bile mutluydum.
Mutluydum ve sevmekteydim düşleri:
Düşleri, diri renkleriyle yaşamı boyayan,
Benzerliğin gerçeklikle olan
O geçici, sisli, puslu savaşı gibi,
Gösterir çılgın gözlerimize
Cennetin, sevginin ve bize ait olan her şeyin
Taze umudun, bilinen en parlak vaktinden
Daha da güzel olan şeylerini.” (s. 19-21)
Poe, Edgar Allan (2015). Bütün Şiirleri, (çev. Oğuz Cebeci), İthaki Yayınları, İstanbul.
*Bir düş gibi yaşanan her şeye…
Bir Cevap Yazın