ACININ ŞAFAĞINDA KALAN*
“Bir yenilginin hüzün şafağında kaldı
söndürülmüş fenerler gibi umutları
Yalnız mevziler değildi yitirdiği
susmuştu yüreğinde volkan
çekilmişti soğumuş kabuğuna
Korku ve bataklık korkusuydu
çöreklenmişti içindeki vadilere
Ve ölüm ki artık
acının şafağında göz kırpan bir ışıktır
ışıtır alnının kıvrımındaki teri
Ölüm yazgısından ağır, suskunun
beynindeki izdüşümü
Dev tınlamalarla doluyor
akşam olmaya görsün
anıların cehennemleşen saatleri
Tükenmiş yüreğinin çam kokulu
vadilerinden kaynayan billur sular
Kurumuş dereler, ağaçlar
Bezgin ceylanlar geziniyor şimdi
içinin kavruk çöllerinde
Suyu çekilmiş bir kuyudur artık içi
yıkık çıkrığında ağıtlaşır zaman
Biberli öyküsü anlatılır yenilgilerin
utanır kuşlar, utanır bahar
utanır tanıklığından gökyüzü
Yorgun atlar iner
akşamın alacakaranlığında vadiye
durup seyrederler bir zaman ufku
yenik süvarilerin utancı vurur
şehla gözlerine
Ve ölüm
acının şafağında parlayan bir yıldızdır
ağar usul usul umudun bağrına
ve sonra düşer cemrelerle
onurun dölyatağına” (s. 42-44)
Telli, Ahmet (2015). Yangın Yılları, Everest Yayınları, İstanbul.
*Ağırlığı her yeni gün çoğalan Harun hasretine…
Bir Cevap Yazın