KLEIST VE AMPHİTRYON ÜZERİNE
“Alman edebiyatında, klasik ve romantik dönemler arasındaki geçiş sürecinde kendine özgü bir yeri bulunan Heinrich von Kleist (1777-1811), klişeleşmiş insan tasarımlarına karşı çıkan bütün sanatçıların kaçınılmaz denebilecek ortak yazgısını yaşayanlardan biri oldu. Avrupa tiyatro yöneticilerinin Byron, Shelly, de Musset, Grabbe, Büchner ve Kleist‘ın eserlerine karşı direnmelerinin temel nedeni, bu yazarların kaleme aldıkları oyunların geçerli toplumsal değerlere bütünüyle ters düştüklerine inanmalarıydı. Tarihsel nedenlerden ötürü kişilik kavramı, 18. yüzyılın sonunda İngiltere, Almanya ve Fransa’da kamu yaşamının odak noktası niteliğinde bir kategori oluşturduğundan, sanattan genelde beklenen, dengeleri ve sınırları çok belirgin saptanmış, bir anlamda “güvenilir” kişilik çizimleri sergilemesiydi. Bu bağlamda estetik için, bireyin toplumdaki konumunun sarsılabileceğine ilişkin her türlü korkusunu ortadan kaldırmak gibi bir işlev öngörülmüştü. Bu işlevi yeterince gerçekleştiremeyen, dahası bireyi bir takım korkutucu hesaplaşmalara götürebilecek eserlerin sahnelenme olasılığı bulabilmesi, doğal olarak kolay değildi. Dönemin burjuva toplumu, sahneden kendisini ve konumunu onaylayan mesajların gelmesine alışmış/alıştırılmış bir kitleydi” (s.5)
Ahmet Cemal
KİŞİLER
JUPİTER, Amphitryon’un kılığında
MERCURİUS, Sosias kılığında
AMPHİTRYON, Thebaililerin komutanı
SOSİAS, Amphitryon’un uşağı
ALKMENE, Amphitryon’un eşi
CHARİS, Sosias’ın eşi
KUMANDANLAR
(Olay Thebai’de Amphitron’un sarayı önünde geçer.)
3. PERDE
4. SAHNE
Sosias. Komutanlar. Amphitryon
( Jupiter, Amphitryon kılığında Sosias’ı kumandanları çağırmaya gönderir, Mercurius da Sosias kılığında Amphitryon’a kapıyı açmaz ve hakaret eder.)
SOSİAS: İşte hepsi burada konukların,efendim,
Bunca aceleyle bir araya getirebildiklerim.
Her ne kadar katılamıyorsam da sizin sofranıza,
Hak ettim yemeği, ruhum adına.
AMPHİTRYON: Şuna bak! Demek buradasın.
SOSİAS: Evet?
AMPHİTRYON: Köpek! Öleceksin şimdi.
SOSİAS: Ölmek mi? Ben mi?
AMPHİTRYON: Şimdi öğreneceksin kim olduğumu
SOSİAS: Anlamadım, bilmez miyim kim olduğunuzu?
AMPHİTRYON: Hain! Biliyordun öyle mi?
(Elini kılıcına götürür)
SOSİAS: Baylar, koruyun beni, çok rica ederim.
BİRİNCİ KOMUTAN: Bağışlayın
(Amphitron’un kolunu tutar)
AMPHİTRYON: Bırakın beni.
SOSİAS: Neymiş suçum, onu söyleyin yalnızca?
AMPHİTRYON: Daha soruyorsun öyle mi? – Çekilin diyorum
Size, bırakın da, nasıl alınması gerekiyorsa
Öyle alınabilsin haklı intikamım.
SOSİAS: Asılacak bile olsa birisi,
Söylerler ona asılmasının nedenini!
BİRİNCİ KOMUTAN: Lütfen yapın istediğini.
İKİNCİ KOMUTAN: Söyleyin nerede kusur ettiğini
SOSİAS: Tutun kendinizi, efendiler, iyilik yapmaksa
Eğer istediğiniz.
AMPHİTRYON: Ne yapmış öyle mi? Bu kovulmuş uşak
Daha biraz önce yüzüme kapattı kapıyı
En utanmaz sözleri suratıma kusarak,
Sözler ki, her biri tek başına çarmıha gerdirebilir.
SOSİAS: Zaten ölmüş sayılırım.
(Diz çöker)
BİRİNCİ KOMUTAN: Sakin olun.
SOSİAS: Komutanlar! Ah!
İKİNCİ KOMUTAN: Ne oluyor?
SOSİAS: Kılıcıyla geliyor mu üstüme?
AMPHİTRYON: Çekilin diyorum size, çekilin! Ödenmeli
Bana şimdi ettiği hakaretin cezası, nasıl
Gerekiyorsa, hiç eksiksiz!
SOSİAS: Ama ben ne kusur işlemiş olabilirim ki,
Son dokuz saat boyunca buyruğunuz gereği
Kaldığıma göre kampta?
BİRİNCİ KOMUTAN: Doğru söylüyor. Davetinizi iletti
Yemeğiniz için. İki saat kaldı yanımızda,
Hiç gözümüzün önünden ayrılmaksızın.
AMPHİTRYON: Kimdi sana emri veren?
SOSİAS: Kim mi verdi? Siz, elbet! Kendiniz!
AMPHİTRYON: Ben mi? Ne zaman?
SOSİAS: Sevinç içindeydiniz, Alkmene ile
Barışmanızın* ardından ve hemen buyurdunuz,
Şenlik yapılsın diye bütün sarayda.
AMPHİTRYON: Ey Tanrılar! Her saat ve her adımla
Daha da itilmekteyim bir labirentin çıkmazına.
Ne düşünmeliyim, siz söyleyin, dostlar!
Duydunuz mu, neler olup bitmiş burada?
BİRİNCİ KOMUTAN: Çok yetersiz herşeyi anlamak için
Bu adamın burada anlattıkları, bu durumda
İlk kaygınız davranıp en kısa zamanda,
Parçalamak olmalı bilmecenin aldatıcı ağını.
AMPHİTRYON: Öyle olsun o zaman! Ama yardımınız gerek.
Şans yıldızımdır sizleri bana getirmiş olan.
Ve şimdi çarpışacağım kendi mutluluğum uğruna.
Nasıl da yanmakta yüreğim hakikatin peşinde!
Ama korkuyorum da ondan, ölümden korkarcasına
(Kapıya vurur)”(s.96-97-98-99).
Kleist, Heinrich von (1995), Amphitryon, çev. Ahmet Cemal, YKY, İstanbul.
*Öncesinde, Jupiter Amphitryon kılığında Alkmene ile birlikte olmuş, Amphitryon ise saraya yeni geldiğini ve o kişinin kendisi olmadığını söyleyerek karısını, kendisini aldatmakla suçlamıştır.
Jupiter Alkmene ile
Bir Cevap Yazın