Harold Pinter – Koleksiyon

ee6240b6d88fd8865fc52dbc700d9d04

 

HAROLD PİNTER’IN YAZARLIK ÜSLUBU VE KOLEKSİYON OYUNU HAKKINDA

 

“10 Ekim 1930’da Londra’nın doğu bölgesinde dünyaya gelen ve 2008 yılında kaybettiğimiz Nobel Ödüllü yazar Harold Pinter, 20. Yüzyılda güncel estetik algımızı şekillendiren önemli yazarlardan biri olmuştur. Bunun nedeni, Pinteresk olarak adlandırılan özgün üslubuyla tiyatroya yeni bir soluk kazandırmış olmasıdır. Üzeri örtük, bulanık, yer yer simgesel ve gerçekçi akımla bağlantısını kaybetmemiş üslubuyla dikkat çeken yazar, genel olarak Absürt tiyatro anlayışı içinde değerlendirilmiş, Martin Esslin’in Pinter’ı bu akımın temsilcileri içinde ele alması, yapıtlarının Absürt tiyatro örnekleri arasında değerlendirilmesine neden olmuştur. Birçok eleştirmen tarafından Samuel Beckett’in ardılı sayılmış olsa da, tek başına absürt tiyatro akımı Pinter’ın oyunlarını açıklamak konusunda yetersiz kalır. Bu nedenle de yazarın özgün üslubu, kendi adıyla yazılır.
Pinteresk dendiğinde, yazarın Koleksiyon adlı oyununda da karşımıza çıkan, başta Adı Konulamayan Tehdit olmak üzere, Takıntı (Obsesyon), Endişe (Anksiyete), Aldatma/ Aldatılma, Bellek Uyuşmazlığı, Tedirginlik, Kaybetme Korkusu, Zihinsel Karmaşa, Yalnızlık, İletişimsizlik, Yabancılaşma, Ötekileşme, Şiddete Maruz Kalma, Ayrılık ve Kayıp, Şaşkınlık, Güvensizlik, Cinsel Kimlik, Erotizm, Fantezi gibi temaların ele alındığı oyunlar akla gelir. Bu oyunlar biçimsel olarak sessizlik ve es (durak) anları ile bezenir ve seyirciye gerçek gibi görünen bir ortamda, gerçeğin ardına gizlenmiş, gizemli, yer yer saçma ya da anlamsız, tehditlerle dolu, simgelerle kavranabilecek, ancak anlaşılması ve kontrol edilmesi güç bir evrene işaret eden bir görüntü sunar. Klasik dramaturginin kuralları yazar tarafından bilinçli olarak ters çevrilir. Kahramanın yerini anti-kahraman alır. Bu kahramanın kendisini gerçekleştirme yetisi elinden alınmıştır. Oyun kişileri özne olma şansını yitirmiş ve nesneleşmiştir. Sistemin dayatmaları ve tehdidi altındaki birer kurbana dönüşen oyun kahramanının durumu trajikomiktir. Kendini gerçekleştirme, var olma çabası tıpkı Koleksiyon’un dört karakteri gibi, kaybetmeye mahkûm olduğu bir alan kavgasının içine itecektir.

 

… Adlandıramadıkları tehdidin kıskacında kıvranan kahramanlar, nedensiz bir anksiyetenin, dozu artan bir endişenin eşiğinde sınanır, oyunların gerilimi giderek yükselir. Koleksiyon’da Stella’nın ortaya attığı çözümsüz düğümün giderek krize dönüşmesinin ardında da, yoğunluğu yazarın diğer oyunlarına göre daha az olmakla beraber, benzer bir tehdit vardır. Pinter tehdidi bu kez doğrudan bir metafor olarak kullanmaz, insanın kendisini yalanın güven sularına ne denli kolay bırakabildiğini, gerçeğin peşini rahatlıkla bırakabildiği göstermek için kullanır. Gerçeğin peşine düşen kahramanların giderek bu hedeften uzaklaşması hikâyeyi çözümsüz bir noktaya doğru taşır, kurgunun klasik dramaturgiden sapmasına neden olur yazarın oyunlarına bakıldığında, Aristocu dramın kahramanlarından farklı olarak Pinteresk karakterler için, dramatik serüvenin oyun kişilerini çözüme değil, çözümsüzlüğe sürüklediği söylenebilir” (S. 49-51).

                                                                                                                      Füsun Ataman

 

KİŞİLER

 HARRY          40’lı yaşlarında bir erkek

JAMES            30’lu yaşlarında bir erkek

STELLA          30’lu yaşlarında bir kadın

BILL               20’li yaşlarının sonunda bir erkek

 

HAROLD PINTER’IN KOLEKSIYON OYUNUNUN PINTERESK ÖZELLİKLERİNİ GÖSTEREN SEÇMELER

 

“JAMES Ne hissettiğini bilmek istiyorum.

(Durak)

STELLA Umursamayacaktır.

JAMES Ne demek istiyorsun?

STELLA Onun bir önemi yok.

JAMES Yani herhangi biri olabilirdi diyorsun. Öylesine oldu ve denk geldi, başka biri de olabilirdi, öyle mi?

STELLA Hayır.

JAMES O zaman ne?

STELLA Elbette herhangi biriyle olmazdı. Onunla oldu tamam. Ama o sadece… şey…

JAMES İşte ben de bundan bahsediyorum. Onunla oldu. Bu yüzden de en azından gidip bir göz atmama değer. Neye benzediğini görmem lazım. İnan ki benim için eğitici olacak, beni geliştirecek.

(Durak)’’ (S. 28-29).

 

“JAMES Aslında, onca şeyden sonra bayağı eğlenceli bir tip olduğunu söyleyebilirim.

STELLA O mu?

JAMES Ama özellikle Brendi’den sonra. Çok doğru bir duruş sergiledi biliyor musun? Bir erkek olarak onu takdir etmem gerek.

STELLA Nasıl bir duruşu vardı ki?

JAMES Ya senin duruşun nasıl?

STELLA Bilmiyorum… gerçekten bilmiyorum… yani gerçekten sadece anladığını umuyorum…

(Stella yüzünü saklar, ağlamaktadır.)

JAMES Şey, tabii ki anlıyorum. Ama ancak onunla tanıştıktan sonra anlayabildim. Şimdi mutluyum, gerçekten. Her iki tarafı da anlayabiliyorum. Olayı görebiliyorum, iki yönden, hatta üç yönden, yo, birçok yönden… her yönden. Her şey tamamen netleşti, hiçbir engel yok, her şey normale döndü. Tek fark şu ki; saygı duyabileceğim bir adamla karşılaştım. Bu çok da senin yapabileceğin bir şey değil, bu, bu ancak kendiliğinden olacak bir şey, ve bunun için gerçekten sana teşekkür borçluyum.

(Eğilir ve Stella’nın kolunu okşar.)

Teşekkür ederim.

(Durak)’’ (S. 31).

 

“HARRY Ben aslında kocanız için gelmiştim.

STELLA Aa?

HARRY Evet. Son günlerde Bill’in biraz canını sıkıyor, hayali hikâyeler uyduruyor.

STELLA Bundan haberim var. Çok üzgünüm.

HARRY Demek biliyorsunuz. İşte bu daha da can sıkıcı. Takdir edersiniz ki, çocuğun sürdürmesi gereken bir işi var. Ama bu tür sıkıntılar konsantrasyonunu bozuyor.

STELLA Üzgünüm. Bu durum… büyük bir talihsizlik.

HARRY Aynen öyle.

(Durak)

STELLA Aslında hiç anlamıyorum… İki yıldır mutlu bir evlilik sürüyoruz. Bir süre önce ben… bir süreliğine, iş gezisine çıktım, bilirsiniz… Koleksiyonumu sunmak için, orayı, burayı gezdim. Bu sırada kocam da kendi işlerinin peşinde koşuyordu. Böyle bir şeyi daha önce hiç yaşamamıştık.

HARRY Nasıl bir şeyi?

STELLA Şey, kocam birden böyle hayali bir hikâye uydurdu ve ona inanmaya başladı, üstelik hiçbir neden yokken.’’ (S. 35-36).

 

“JAMES Hiçbir şey yapmadın, değil mi?

(Durak)

Odana hiç gelmedi. Siz sadece sedirde oturup aranızda olabilecekleri konuştunuz.

(Durak)

Gerçek bu, değil mi?

(Durak)

Sadece oturup eğer birlikte senin odana gitseniz neler yaşayabileceğinizi konuştunuz. Bütün yaptığınız buydu.

(Durak)

Öyle değil mi?

(Durak)

Gerçek bu… değil mi?’’ (S. 46).

 

Pinter, Harold (2017), Koleksiyon, (çev. Füsun Ataman), Mitos-Boyut Tiyatro Yayınları, İstanbul.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: