“İnsanların kendi geçim araçlarını üretiş tarzları, herşeyden önce doğada hazır buldukları ile yeniden üretmeleri gereken geçim araçlarının doğasına bağlıdır. [s.5] Bu üretim tarzı, basitçe bireylerin fizik varlıklarının yeniden üretimi olarak ele alınmamalıdır. Bu üretim tarzı, daha çok, bu bireylerin belirli bir faaliyet tarzını, onların yaşamlarını ortaya koyan belirli bir biçimi, belirli bir yaşam tarzını temsil eder. Bireylerin yaşamlarını ortaya koyuş biçimi, onların ne olduklarını kesin olarak yansıtır. Şu halde, onların ne oldukları, üretimleriyle, ne ürettikleriyle olduğu kadar, nasıl ürettikleriyle de örtüşür. Demek ki, bireylerin ne oldukları, üretimlerinin maddi koşullarına bağlıdır.
Bir üretim ancak nüfusun çoğalmasıyla ortaya çıkar. Bu da, o bireylerin kendi aralarındaki karşılıklı ilişkileri (Verkehr)* peşinen varsayar. Bu ilişkilerin biçimi de yine üretim tarafından belirlenir”(s.37).
*Alman İdeolojisi’nde karşılaştığımız “Verkehr” sözcüğü, bireylerin, toplumsal grupların ve bir bütün olarak ülkelerin maddi ve manevi ilişkilerini de kapsayacak biçimde çok geniş bir anlamda kullanılmaktadır. Marx ve Engels, maddi ilişkinin, ve hepsinden önemlisi, insanların üretim sürecinde birbirleriyle olan ilişkilerinin, bütün öteki ilişki biçimlerinin temeli olduğunu gösteriyorlar. Alman İdeolojisi’nde karşılaştığımız “Verkehrsform” (karşılıklı ilişki biçimi), “Verkehsweise” (karşılıklı ilişki tarzı), Verkehrsverhaltnisse (karşılıklı ilişki koşulları) terimleri Marx ve Engels tarafından “üretim ilişkileri” kavramını ifade etmek için kullanmışlardır, ki bu kavram, onların kafasında o dönemde yeni yeni biçimlenmekteydi–37
Marx, K. – Engels, F. (1992), Alman İdeolojisi (Feuerbach), çev. Sevim Belli, Sol Yayınları, Ankara.
“İnsanların kendi geçim araçlarını üretme tarzı, her şeyden önce halihazırda buldukları ve yeniden üretmeleri gereken geçim araçlarının niteliğine bağlıdır. Bu üretim tarzı, yalnızca bireylerin fiziksel varlığının yeniden üretimi olarak görülmemelidir. O şimdiden, daha çok, bu bireylerin gerçekleştirdiği belirli bir faaliyet biçimi, hayatlarını ifade etmenin belirli bir biçimi, belirli bir yaşam tarzıdır. Bireylerin hayatlarını ortaya koyuş tarzı onların ne olduklarını da ortaya koyar. Dolayısıyla, onların ne oldukları üretimleriyle – ne ürettikleriyle olduğu kadar nasıl ürettikleriyle de – örtüşür. Bu nedenle, bireylerin ne oldukları, onların maddi üretim koşullarına bağlıdır.
Bu üretim ancak nüfus artışıyla ortaya çıkar. Bu da bireylerin birbirleriyle ilişki [Verkehr]* kurmalarını gerektirir. Bu ekonomik ilişkinin biçimi de yine üretim tarafından belirlenir “(s.30).
*”Verkehr” kavramı Almanca’ da en geniş anlamıyla meta, (sözlü, yazılı) görüş değiş-tokuşunu ifade eder. Marx ve Engels, “Verkehr” kavramıyla, başkaca bütün ilişkilerin temeli ve belirleyicisi olarak gördükleri maddi ilişkiyi ifade etmektedirler. Alman İdeolojisi’ nde “Verkehr” sözcüğü, genel olarak üretim süreci içindeki ilişkileri, yani ekonomik ilişkileri tarif etmek için, sıklıkla da doğrudan ticaret yerine kullanılmaktadır. -çev.
**Alman İdeolojisi’ nde “Verkehr” (ilişki, münasebet, ticaret, bağıntı) terimi çok geniş anlamda kullanılır. Bireylerin, toplumsal grupların ve bütün ülkelerin hem maddi hem de manevi ilişkilerini kapsıyor. Marx ve Engels bu eserde, maddi ilişkinin, her şeyden önce de insanların üretim süreci içindeki ilişkilerinin, diğer her türlü ilişkinin temelini oluşturduğunu göstermektedirler. Verkehrsform (ekonomik ilişki biçimi), Verkehrsweise (ekonomik ilişki tarzı), Verkehrsverhaltnisse (üretim ilişkileri ve ticari ilişkiler) terimleri Alman İdeolojisi’nde Marx ve Engels tarafından, o sıralar kafalarında şekillenmekte olan “üretim ilişkileri” kavramını ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır.
Marx, K. – Engels, F. (2013), Alman İdeolojisi, çev. Tonguç Ok – Olcay Geridönmez, Evrensel Basım Yayın, İstanbul.
“İnsanların yaşama araçlarını üretme üslupları, daha önce hazır buldukları ve yeniden üretmek zorunda kaldıkları yaşama şartlarının mahiyetine bağlıdır. Bu üretim tarzını sadece, fertlerin fizik varlığının yeniden üretilmesi olarak görmemek gerekir. Bu üretim tarzı, daha çok, bu fertlerin faaliyetlerinin belirli bir tarzıdır; hayatlarını dile getirişlerinin [izhar edişlerinin] belirli bir tarzıdır; belirli bir hayat tarzıdır. İnsanların hayatlarını dile getiriş üslupları onların ne olduklarını şaşmaz bir şekilde gösterir.
Demek ki insanların şöyle ya da böyle oluşları üretimin şöyle ya da böyle oluşuna tıpatıp uyar; ürettikleri şeye uyduğu gibi bu şeyi üretiş üsluplarına da uyar. Öyleyse, fertlerin ne oldukları onların üretimlerinin maddi şartlarına bağlıdır.
Bu üretim ancak nüfusun artışıyla ortaya çıkar. Bu ise, fertler arasında ekonomik ilişkilerin (1) daha önceden var olmasını gerektirir. Bu ekonomik ilişkilerin formu ise üretim tarafından belirlenir ” (s.38-39).
1. Marx’ ın burada kullandığı Verkehr kelimesini <<ekonomik ilişik>> ya da <<ilişkiler>> sözüyle karşılamayı uygun gördük. Bu kelime, aslında, <<bağlantı>>, <<ilinti>>, <<temas>> anlamına gelmektedir. Ama söz konusu olan <<bağlantı>>, <<ilinti>> ya da <<temas>> lar ticari <<bağlantı>>, <<ilinti>>, <<temas>> lardır. Nitekim Marx, aynı kelimeyi Annenkov’ a yazdığı mektupta, geniş anlamıyla <<ticaret>> kelimesiyle karşılıyor. Demek ki Marx’ ın asıl kastettiği anlam, <<ekonomik ihtiyaçlara dayanan bağıntılar, ilintiler ve temaslar>> dır, yani <<ekonomik ilişkiler>> dir. Nitekim daha sonra Verkehrsform, Verkerhrsverhaltnisse kelimelerini kullanıyor. Bu kelimeleri kullanırken, ileride produktionsverhaltnisse yani <<üretim ilişkileri>> [istihsal münasebetleri] sözüyle açıkladığı gerçeği dile getirmek istiyor. Bu bakımdan, Verkehr kelimesinin Alman İdeolojisi’ nde kullanırken genel olarak ekonomik ihtiyaçlara dayanan ilişkiler yani <<ekonomik ilişkiler>> anlamına geldiğini düşündüğümüz için, bu sonuncu deyişi kullanmayı uygun bulduk. (ç.)
Marx, K. – Engels, F. ( ), Alman İdeolojisi (Feuerbach), çev. Selahattin Hilav, Sosyal Yayınlar, İstanbul.
Marx ve Engels (German brothers) modern devletin inşasının evveliyatını pek de bilmelerine karşın verkehr sözcüğüne yalnızca ticari bir anlam atfetmeleri klasik Alman felsefesinin devletsiz yapamayacağına duyduğu sınırsız ve katı determinist inançla ilgili bir deformasyon olarak yorumlanabilir ancak. Zira “ticaret” daha 16. yy evvelindeki özgür komünlerin uğraşı değildi ki insanlar arasındaki ilişkinin temeli ticari ya da üretim temelli olsun! Peki feodalitenin angarya dayatması altındaki serfler ve özgür! köylülerin o dönemki ilişkilerine üretim ilişkisi mi iktidar ilişkisi mi demeli? Kaldı ki bu bakış açısı sapiensin evrimiyle de tezat düşer. İlk ilişkilenimin temelinde tek başına hayatta kalma becerisinin toplu olarak yaşamaktan daha dezavantajlı olmasının dayatması vardır ki henüz toplayıcılık sürecinden bahsediyoruz. Buzul çağı sonrası avcılığa geçildiğinde de toplu olarak avlanılan avlağın “ticaretten tümüyle arınık” gereklilik ve yeterlilik ekseninde paylaşıldığını görüyoruz. Üretim hala yok! Ha! denebilir ki “av malzemeleri üretiliyordu” bu doğru ama mülkiyetin olmadığı bir merhalede ortaya çıkan meta tümüyle bireyin inisiyatifi ve yaratıcılığı doğrultusunda ortaya çıkıp komünse komünün, değilse bireyin malı haline geliyordu. Çok zorlama bir teori. Hele ki insanı ürettiğiyle sınırlayan bir algı üretmek!!! Şaka gibi.
BeğenBeğen
Bu pasajın Türkçe’de basılan bütün kaynaklarına ve Vehkehr açıklamalarına özellikle yer vermemin amacı, “Verkehr” ifadesini Klasik Ortodoks Marksizminin determenist yorumunun dışına çıkılabilecek bir bağlamda sunabilmekti. Hem üretim kavramı hem de Verkehr ifadesi ile ilgili Marx’ta çok daha fazlası olduğunu düşünüyorum. Onun üretim kavramını salt ticari ilişkilerle sınırlamamak gerekir. Her türden üretim dil, değer, davranış vb bu bağlama taşınmalı, maddi üretim ifadesi de Dünya ile kurulan her türden ilişkiye kadar genişletilmelidir. Eğer üretim kavramı bu bağlamlarda genişletilirse ortaya devasa bir alan çıkıyor ve bu bağlamlarda Verkehr kavramı socius ve habitus kavramları ile birlikte düşünülmeyi gerektiriyor. Bu perspektifin bizi hem katı determenist anlayışın dar bakış açısından, hem de üretimin bireysel, ticari mülkiyet eksenli boyutundan kurtardığını düşüyorum. Saygılar.
BeğenLiked by 1 kişi