"Cadde soğuktu, kalabalıktı. İçi bulanıyordu. Sanki dudaklarının derisi kabuk kabuk kalkmıştı. Yaladı; Ağacami'nin duvarı dibine tükürdü. Kusmaktan korktu. Geçenler ona bakıyorlardı. Yürüdü. 'Bu caddenin elbet tenha olduğu zamanlar da vardır. Hiç görmedim ben. Kim bu insanlar? İşten mi dönüyorlar; eğlenceye mi gidiyorlar? Şu adamın burnu Gide'in burnuna benziyor. Ama nasıl da kasvetliler. Bunların içinde 'meçhul... Continue Reading →
J. B. Bury – Fikir ve Söz Hürriyeti
"Avrupa'da ammenin düşüncesi din ve devlet ayrılığını kabul edecek derecede olgunlaşmış değildi, nitekim en nüfuzlu dini heyetlerin hepsi de tolerans prensipini kötü bir ahlaksızlık gibi görmekte idiler. Halbuki dini devletten ayırma esası, onyedinci asırda Atlantikin öbür tarafında, Yeni Dünyanın bir köşesinde tatbik sahasına çıkarılıverdi. İngiliz Kilisesi ile devletinin toleranssızlığından kaçan Puritanlar Şimali Amerika'da New... Continue Reading →
Getto Ne Demek?
"(ghetto) Dezavantajlı konumdaki grupların bir bölgede toplanmasıyla nitelenen bir kent içi alan. Getto terimi genellikle etnik gruplarla (örneğin, siyah Kuzey Amerikalılar) bağıntılı olarak kullanılmaktadır ve ilk kez Avrupa'daki kentleşmiş Yahudi topluluklarını anlatmak için başvurulmuştur. Bu alandaki klasik araştırma, gettonun hem sosyal psikolojik bir fenomen, hem de ekolojik bir fenomen olarak anlaşılabileceğini ileri süren, çünkü gettonun... Continue Reading →
Gilles Deleuze – Kritik ve Klinik
Edebiyat ve Yaşam ... "Kişi kendi nevrozlarıyla yazmaz. Nevroz, psikoz; bunlar, yaşam geçitleri değil, süreç kesintiye uğradığında, engellendiğinde, tıkandığında içine düşülen durumlardır. Hastalık bir süreç değil, "Nietzsche örneği''nde olduğu gibi, sürecin durmasıdır. Bu haliyle yazar da hasta değil, daha ziyade hekimdir, kendisinin ve dünyanın doktorudur. Dünya, hastalığın insanla karıştığı semptomlar bütünüdür. Bu durumda, edebiyat bir... Continue Reading →
Arzu Felsefesi Ne Demek?
"[İng. philosophy of desire; Fr. philosophie du desire]. Çağdaş Düşünürler Deleuze ve Guattari'nin, arzuyu, genel bir rasyonalizasyon süreci içinde, bilinç lehine bastıran modern düşünnceye karşı geliştirdikleri, olumlu ve üretken bir güç olarak değerlendirilen arzunun serbest bırakılmasını, akışkanlığının ve üretkenliğinin sağlanmasını amaçlayan felsefeleri. Geleneksel rasyonalist şemaların arzunun üretken akışını önlediklerini, arzuyu istikrarlı hale getirip sabitleyen, yaratıcı... Continue Reading →
Doğuştancılık Ne Demek?
" (fr. nativisme; alm. Nativismus; ing. nativism). Bilgilerimizin doğuştan geldiğini öne süren öğreti. Zihinde deneyle elde edilen bilgilerden önce doğuştan gelen bilgilerin bulunduğunu ileri süren öğreti. Doğuştancılık klasik usçuluğun temelinde yer alır. Doğuştancılar, deneyci bakış açısına tam karşıt bir tutum içinde, dünyaya gelen bireyin zihnini bir tabula rasa olarak görmezler. Onlara göre zihin önsel yani a... Continue Reading →
J. R. R. Tolkien – Hobbit
"Topraktaki bir oyunta bir hobbit yaşardı. Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu, iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil, oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil: Bir hobbit kovuğuydu ve bu da konfor demekti" (s. 7). Tolkien J. R. R. (2011). Hobbit, (çev. Gamze Sarı), İthaki Yayınları,... Continue Reading →