Taylan Altuğ – Dile Gelen Felsefe

  "İnsan dilde ışıldar. Burada ışık, tüm varolanlara varlığını kazandıran şeydir. İnsani deneyimin dilsel olması, insanın dilde yaşaması, kendisini dilde bilmesi, tanıması anlamına gelir. İnsanın özünü gerçekleştirmesi yönünde bir 'imkan olarak dünya'yı, bu yüzden 'bir imkan olarak dil' şeklinde anlamakta bir sakınca yoktur. Fakat gündelik yaşamamızda dil ile olan ilişkimiz, dili kolaylıkla kullandığımız bir araç... Continue Reading →

Lucius Mestrius Plutarkhos – Müzik Üzerine

  "Şarkı söyleyen birini dinlerken, aynı anda üç şey işitiriz. Tin ya da pes olan sesi, bu sesin uzunluğunu ya da kısalığını ve söylenen hece ya da harfi. Sesler aracılığı ile ezgiyi, bu seslerin süresi aracılığı ile ritmi, harfler ve heceler aracılığı ile de dile getirilen duyguyu kavrarız. Bunlar eş zamanlı oluştuğu için, dinleyeni aynı... Continue Reading →

William Faulkner – Ses ve Öfke

  "Pencerenin gölgesi perdelerin üstüne vurduğu zaman yedi ile sekiz arası idi, sonra zaman içinde yeniden buldum kendimi, saati işitince. Büyükbabamındı ve babam bana verdiği zaman, Quentin, sana bütün umutların ve özlemlerin mezarını veriyorum demişti; o daha çok insan yaşantılarının saçmalığına varman için acıta acıta kullanılmaya elverişlidir, böylece senin kişisel ihtiyaçlarını babanın ve onun da... Continue Reading →

Charles Baudelaire – Kötülük Çiçekleri

SES "Kitaplığımıza yaslanıyordu beşiğim, Her şey, loş Babil kütüphanesi gibi, orda, Birbirine karışıyordu; roman, masal, bilim, Latin külüyle Yunan tozu, iç içeydi orda. Kitap sayfası gibi miniktim. Bir ses, kurnaz Ve metin, dedi: "Tatlı bir çörektir Dünya; Dilersen (ki bundan daha keyifli hiçbir şey olmaz!) Dünya dolusu bir iştah verebilirim sana." Öteki, senin sesin: "Gel!... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑