SES
“Kitaplığımıza yaslanıyordu beşiğim,
Her şey, loş Babil kütüphanesi gibi, orda,
Birbirine karışıyordu; roman, masal, bilim,
Latin külüyle Yunan tozu, iç içeydi orda.
Kitap sayfası gibi miniktim. Bir ses, kurnaz
Ve metin, dedi: “Tatlı bir çörektir Dünya;
Dilersen (ki bundan daha keyifli hiçbir şey olmaz!)
Dünya dolusu bir iştah verebilirim sana.”
Öteki, senin sesin: “Gel! birlikte, olasının,
Bilinmeyenin ötesine kanat açalım!”
Diyordu, rüzgarına benziyordu kumsalların.
Uğuldayan, nerden geldiğini anlamadığım,
Kulağı okşayan ve korkutan hayalet, sana,
“Peki! tatlı ses!” yanıtını vermiştim hemen.
Bu dert, bu kara yazgım, işte o günden sonra
Bırakmadı yakamı. Sonsuz bir varoluşun
Dekorları ardında, bir uçurumda, farklı,
Çok değişik, çok üzgün dünyaları görürüm,
Ve sezgimin kurbanı, ben, ayakkabılarımı
Isıran yılanları sürükleyip dururum.
İşte o günden sonra peygamberler gibiyim,
Issız çöle, denize ölesiye vurgunum;
Şölenlerde ağlarım, matemlerde gülerim,
En acı şarapları bile tatlı bulurum;
Olmamış sanarım gerçek olmuş olayları,
Gözlerim gökyüzünde, düşerim, her yan oyuk…
Ses avutur, der: “Aman, düşlerini iyi koru;
Delilerdeki düşler bilgelerde bile yok!””(s.286-287)
Baudelaire, Charles (2016), Kötülük Çiçekleri, (çev. Erdoğan Alkan), Varlık Yayınları, İstanbul.
Bir Cevap Yazın