"[Alm. Gemeinsinn] [Fr. sens commun] [İng. common sense] [Lat. sensus communis] [Yun. koine aisthesis] [Es. T. hiss-i müşterek]: 1- (Aristoteles ve skolastik felsefede) Çeşitli duyu organlarının verilerini birleştiren, başka bir deyişle, aynı nesneden duyuların her biri ile alınan türlü duyumları düzenleştirerek o nesneyi tek ve aynı nesne olarak algılanır kılan yeti. 2- a. Belli bir... Okumaya Devam et →
Organon Ne Demek?
"(Yun.): Alet, araç Aristoteles'in mantıkla ilgili yaptıklarının bütününe verilen ad. Aristoteles'in kendisinin mantık için kullandığı terim 'analitik'tir. Aristoteles'te mantık doğru düşünmenin yöntemi ve sanatı, bilimlerin yöntemidir. Organon denmesinin nedeni de bu anlamla ilgili: Doğru düşünmenin aleti; bilimsel bilgiye götüren araç" (s. 129). Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
Monad Ne Demek?
"[Alm., Fr., İng. Monade] [Yun. monas=bir olan]: 1- (Eski Yunan felsefesinde) Bölünmez birlik (Ptaton'da idea). 2- (Giordano Bruno'da) Fiziksel ve ruhsal gerçekliğin öğelerinden her biri. 3- (Leibniz'de) Artık bölünemez bir birlik olan sonsuz sayıdaki tözlerin her biri" (s. 122). Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
Mathexis Ne Demek?
"(Yun.): Pay alma, katılma. Platon'un -> idea öğretisinde algılanan nesnelerin idealarla olan ilişkisini belirlemede kullandığı terim: Nesneler ideaya-bu gerçek varlığa- katılmakla, ondan pay almakla belli bir şey olurlar" (s. 121). Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
Jared Diamond – Tüfek, Mikrop ve Çelik
“Sonuç olarak, Bereketli Hilal ile Doğu Akdeniz toplumları ekolojik açıdan kırılgan çevre koşulları içinde var olma bahtsızlığına uğradılar. Ekolojik olarak kendi kaynaklarının tabanını yok ederek kendi kuyularını kazdılar. En eski toplumlardan, doğudaki (Bereketli Hilal’deki) toplumlardan başlayarak her bir Akdeniz toplumu kendi kuyusunu kazarken güç batıya kaydı. Kuzey ve Batı Avrupa bu akıbete uğramaktan kurtuldu... Okumaya Devam et →
Koşulsuz Buyruk Ne Demek?
"[Alm. kategorischer Imperativ] [Fr. impéraratif catégorique] [Es. T. mutlak emir]: Hiç bir koşula bağlı olmayan, salt olan; bir eylemi başka herhangi bir erekle bağlılık kurmadan, yalnızca kendisi için, nesnel zorunlu olarak buyuran, anlamı doğrudan doğruya kendisinde olan buyruk. // Koşulsuz buyruk (kategorik imperatif) eylemin kendisine uyacağı ilke ve biçimi saptar. Bunu da Kant şöyle anlatır:... Okumaya Devam et →
Kendinde Şey Ne Demek?
"[Alm. Ding an sich] [Fr. chose en soi] [İng. thing in itself] [Es. T. bizatihi şey]: Bilen özneden, bilinçten bağımsız olarak kendi başına var olan, deneyin ötesinde bulunan, şey. Bu anlamda: 1- (Aristoteles'te ve skolastik felsefede) -> Tözle eşanlamlı, 2- (Kant'ta) -> Noumenon"la eşanlamlı, düşünceden bağımsız olarak var olan. Bize verilmiş olan, şeyin yalnızca görünüşüdür,... Okumaya Devam et →
Alan Sokal – Şakanın Ardından
“Sonunda gerçek ortaya çıktı: kültürel çalışmalar dergisi Social Text’in İlkbahar/Yaz 1996 nüshasında yayımlanan makalem ‘Sınırları Aşmak: Kuantum Kütleçekiminin Dönüştürücü Bir Hermeneutiğine Doğru’, aslında bir paradi. Social Text editörleri ve okuyucularıyla birlikte daha geniş entelektüel çevreye de, gerekçelerimin ve gerçek görüşlerimin parodi olmayan bir açıklamasını borçlu olduğum ortada. Burada amaçlarımdan biri de Sol içinde beşeri bilimlerle... Okumaya Devam et →
Kapsam Ne Demek?
"[Alm. Ümfang. Extension] [Fr. İng. extention] [Lat. extensiv] [Es. T. şümul]: (Mantıkta) Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği varlıkların ve bireysel olayların tümü, kavram altında toplanan şeylerin tümü. // Bir yükleme konu olarak verilebilen terimler onun kapsamını gösterir. (Ör. Bütün insanlar, hayvanlar, bitkiler 'canlı' kavramının kapsamı içine girerler. Kapsam büyüdükçe içerik küçülür,... Okumaya Devam et →
Nurettin Topçu – İsyan Ahlakı
İsyan şuurunun tahlili: “Şuurun tahlili yolunu takip ederek, adeta kaçınılmaz bir şekilde isyana vardık. Gerçekte düşüncenin, sezgiden inanca, inançtan imana doğru tabii bir oluşumunun bulunduğunu gösterdik. İmanda düşüncenin ikiye bölündüğü olgusuna dikkat çektik. Mistik iman, ayni veri içerisinde iki çeşit bilgiyi ihtiva ediyordu: Kendisi hakkında ve Allah hakkında bilgi. Düşüncenin her faaliyetinde gizlenen bu çifte... Okumaya Devam et →
İdeoloji Ne Demek?
"[Alm. Ideologie] [Fr. Idéologie] [İng. ideology] [Es.T. ilm-i suver-i akliye]: 1- Terimin yaratıcısı Destutt de Tracy'ye göre ideolji, 'ideler bilimi'dir, ideleri (geniş anlamıyla bilinç olaylarını), idelerin niteliklerini, yasalarını, gösterdikleri anlamlarla bağlantılarını ve kökenlerini inceler. 2- (Küçültücü anlamda) Gerçekliği olmayan, soyut düşüncelere dayanan kuram. 3- Kendine özgü verilere dayanarak geliştiğini sanan, gerçekte ise toplumsal ve ekonomik... Okumaya Devam et →
Anlak Ne Demek?
"[Alm. Intelligenz] [Fr. İng. intelligence] [Lat. intelligentia] [Es. T. zeka]: Kavrayış; anlayış; kavrama ve yargılama yetisi. Buna göre: 1- Karışık şeyleri, olayları çabuk kavrama ve kolaylıkla onlara uyma yeteneği. 2- Bilmeye yönelen yeti ve yeteneklerin toplamı (algılama, kavrama, soyutlama, kavram kurma , genelleştirme, birleştirme, sonuç çıkarma, eleştirme, yargılama, çözümleme]. a. (Duyuma karşıt olarak) Anlıkla eşanlamlı,... Okumaya Devam et →
Açık ve Seçik Ne Demek?
"[Alm. kier und deutlich] [Fr. clair et disttinc] [İng. clear end distinct] [Lat. clarus et distinctus, clare et distincte] [Es. T . vazıh ve mütemeyyiz]: (Descartes'ta) Bir bilginin doğruluğunu belirleyen ölçütler: Konusu bize doğrudan doğruya, araçsız olarak verilmiş bilgi açık; konusu başka, şeylerden ayrı, onlarla karışmamış olan bilgi de seçiktir" (s. 13) Akarsu, Bedia... Okumaya Devam et →
Gidimli Ne Demek?
"(lat. discursus; fr. discursif, alm. diskursiv, ing. discursive). Bir önermeyi bir başka önermeden usavurma yoluyla çıkaran düşünce. Sezgisel düşüncenin tersine, önermeden önermeye geçerek yani aracı önermeler kullanarak ya da bir başka deyişle dolaylı çıkarımlar yaparak sonuca ulaşan düşünce. Gidimli düşünce adım adım, usavurmalarla ilerleyen düşüncedir" (s. 235). Timuçin, Afşar (2004). Felsefe Sözlüğü, Bulut Yayınları, İstanbul.
Walter Benjamin – Esrar Üzerine
"Marsilya, 29 Temmuz. Uzun bir tereddütten sonra, akşam yedide esrar içtim. Gün boyu Aix'teydim. Yüz binlerce insanın yaşadığı ama kimsenin beni tanımadığı bu şehirde, rahatsız edilmeyeceğimi bilmenin mutlak kesinliğiyle yatağımda uzanmış yatıyordum. Gene de küçük bir çocuğun ağlaması huzurumu kaçırıyor. Üç çeyrek saat geçmiştir diye düşünüyorum. Ama sadece yirmi dakika geçmiş. (...) Yatağımda öylece... Okumaya Devam et →
Hannah Arendt – İnsanlık Durumu
1 VITA ACTIVA VE İNSANLIK DURUMU "Vita Activa terimini, üç temel insani etkinliği, emek, iş ve eylemi ifade etmek amacıyla öneriyorum. Bunların her biri, yeryüzündeki hayatın insana içinde [o şartla] verildiği temel durumlardan birine karşılık geldiği için aslidirler. Emek; büyümesi, metabolizması ve mukadder çöküşü, yaşam süreci içerisinde emek yoluyla aynı anda üretilen ve beslenen hayati... Okumaya Devam et →
Teodise Ne Demek?
"(theodicy) Yunanca theos (Tanrı) ve dike (adalet) sözcüklerinden türetilen bir terim. Metafizikte, dünyanın Tann'nın yarattığı şekliyle temsil edilmesi, dünyanın bazı karakteristik özelliklerinin, genellikle ortakduyusal deneyimle çelişen özellikleri olması gerektiğini kanıtlamanın bir yöntemini sunuyordu. Bunun için, Tanrı'nın iyiliği ve her şeye kadir olmasına bakarak, görünen kötülüklere ve çekilen acılara rağmen dünyanın kendisinin de iyi olması gerektiği sonucuna... Okumaya Devam et →
İoanna Kuçuradi – İnsan ve Değerleri
"Felsefi bilginin tarihinde rastlanan belli başlı sorulardan üçü, birer 'değerlendirme açısı'yla ilgili sorulardır. Bunlardan biri 'moral' değerlendirmeyle ilgili soru; diğeri 'estetik' değerlendirmeyle ilgili soru; üçüncüsü ise epistemolojik değerlendirmeyle ilgili sorudur: yani 'iyi- kötü nedir?', 'güzel çirkin nedir?', 'doğru - yanlış (doğru bilgi – yanlış bilgi) nedir?' sorularıdır. Bir alternatif şeklinde ortaya konan bu sorulara... Okumaya Devam et →
Tahakküm Ne Demek?
"(domination) Baskıyla ya da baskıya dayanmayan rızayla kurulan egemenlik. Tek tek kişiler veya gruplar, ya kaba kuvvetle ya da iktidarlarını başkaları meşru kılarak üzerinde güç kullanabilirler. Max Weber üç saf 'meşru tahakküm' tipi saptamıştı (bunlar bugün herhalde, kendi meşruiyet iddialarının dayandırıldığı gerekçelere göre sınıflandırılmış otorite tipleri olarak düşünülebilir). Bu üç tahakküm tipi şunlardır: akılcı-hukuksal (genel kabul... Okumaya Devam et →
Sivil İtaatsizlik Ne Demek?
"(civil disobedience) Sivil itaatsizlik terimi, dar anlamıyla, bir topluluğun tümünün veya bir kısmının, hükümet politikalarını şiddete dayanmayan yollarla değiştirme çabası içinde, devletin yasaları ve düzenlemelerine uymayı ya da vergi ödemeyi reddetmesi için kullanılır. Hindistan'da Britanya egemenliğine karşı yapılan Gandhici protestolar bu yöntemin açık bir örneğidir. Daha yakın zamanlara ilişkin bir örnek verirsek, Britanya'da seçmenlerin... Okumaya Devam et →
Serflik Ne Demek?
"(serfdom) Köleliğe benzeyen, ama esas olarak Ortaçağ Avrupası'nda feodalizmle birlikte anılan bir özgür olmama (bir nevi yarı esaret) biçimi. Yaşadıkları süre boyunca, belirli kullanıcılarla onların varislerine bağlı olan serflerin, derebeyine bağlılık aracılığıyla toprak sahibi efendilerine hizmet etmelerini anlatan bu sistem, aynı zamanda bir otorite ve iktisadi adaptasyon sistemini yansıtmaktaydı" (s. 650). Marshall, Gordon (1999). Sosyoloji... Okumaya Devam et →
Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine
"Zaten bu güzeller güzeli tapınaktaki ışığı, her yeri aynı anda böylesine aydınlatabilen buradan başka ve daha iyi bir yere kim yerleştirebilir ki? Gerçekten de evrenin bu aydınlatıcısına kimisinin akıl, kimisinin de kılavuz demesi boşa değildir. Trimegistus* onu görünen Tanrı, Sophocles'in Electra'sı ise her şeyi gözetleyen** olarak betimlemiştir. Güneş sanki kral tahtında oturuyormuş gibi etrafında... Okumaya Devam et →
Popüler Kültür Ne Demek?
"(popular culture) Kültür, antropolojinin merkezi kavramıdır ve insanların tüm ortak bilgisini, teknolojileri, değerleri, inançları, adetleri ve davranışlarını kapsar. Basit toplumlar, herkesçe paylaşılan, tek bir bütünleştirilmiş kültüre sahipken; karmaşık toplumlar, çok sayıda kültür ve alt-kültür tabakaları ile düzeylerini barındırabilir. Popüler kültür ile genellikle 'yüksek' diye adlandırılan kültür arasındaki ayrım oldukça önemlidir. Yüksek kültür, klasik müzik,... Okumaya Devam et →
Paul Lafargue – Tembellik Hakkı
"Çalışma süresi konusunda da Villerme, ceza sömürgelerinde kürek mahkumlarının günde 6 saat, Antiller'deki kölelerin 9 saat, oysa 1789 Devrimi'ni gerçekleştirmiş ve o dillere destan İnsan Hakları Beyannamesi'ni ilan etmiş olan Fransa'da, bir buçuk saat yemek molasıyla birlikte, atölye işçilerinin günde 16 saat çalıştırıldıklarını saptıyor. Ey burjuvazinin devrimci ilkelerinin acınılacak derecede başarısızlığı! Ey İlerleme... Okumaya Devam et →
Claude Levi-Strauss – Mit ve Anlam
'İlkel' Düşünce ve 'Uygar' Zihin Bölümünden "Bugün zihin kapasitemizi geçmişte olduğundan hem daha az hem de daha çok kullanıyoruz; ve şimdi kullandığımız da geçmiştekiyle aynı türden bir zihin kapasitesi değil. Sözün gelişi, duyusal algılarımızı çok daha az kullanıyoruz. Mitologikler'in (Mitoloji Bilimine Giriş) ilk versiyonunu yazarken, bana fazlasıyla gizemli gelen bir problemle karşılaştım. Görünen o... Okumaya Devam et →
Yapısalcılık Ne Demek?
"[İng. structuralism; Fr. structuralisme; Al. structuralismus). 1 Genel olarak, yapının dinamik karakterini ortaya koyan, felsefi ve toplumsal problemleri sergiler göründükleri genel yapı ya da modeller aracılığıyla açıklamaya çalışan yaklaşım. Canlı varlığın bağımsız ve müstakil parçalardan oluşan bir yapı meydana getiren bütün olduğunu belirterek, sosyal bilimlerde araştırma ve açıklamaların bu yapıyı temele alıp, yapısal bir yöntemle... Okumaya Devam et →
Paideia Ne Demek?
"Klasik eğitim. Antik Yunan'da, özgür sitenin aristokrat idealini belirleyen yüksek düzeyden eğitim. Belli bir teknik bilgi, tekhne öğretmeyi değil de, matematik, astronomi, gramer ve felsefe gibi yüksek bilgiler vermeyi amaçlayan, maddeye, duyusal olana bağlı uygulamalı bilgilere karşıt olarak, entellektüel bakımdan eğitmeyi amaçlayan eğitim türü. Söz konusu yüksek eğitimin temeli Platon ve İsokrates tarafından atılmıştır. İsokrates'in paideia... Okumaya Devam et →
Fatih Atila – Ölü Canlar
"- Kim bunlar, diyor, on beş bin kişinin gözünü, bir kaleye saldıracak kadar döndüren, dahası önlerinde, dokunsalar söndürebilecekleri bir ateşin insanları yakıp yok etmesine yol açanlar? - Ahilerden kalan miras, diyorum, onların çocukları. Geri kalmış, sanayiden uzak, Cumhuriyet'in yetmiş yılda topu topu birkaç kez uğradığı, eski görkemini, zenginliğini, imgesini, kimliğini, önemini yitirmiş bir kentin... Okumaya Devam et →
Maksim Ne Demek?
"[İng. maxim; Fr. maxime; Al. maxime] Genel olarak bir bireyin benimseyebileceği ya da bireye, eylemlerinde iyi bir yol gösterici olarak kabul etmesi tavsiye edilen davranış kuralı. Mantıktaki, genel bir kabul gören iddia ya da kural. Kant'ın ahlak felsefesinde, ahlaki özne için geçerli olduğu görülen pratik bir ilke. Söz konusu anlamı içinde, maksim pratik bir yasadan farklılık gösterir, çünkü... Okumaya Devam et →