Newton Neden Çinli Değildi? (ve Neden Türk Değildi?)* "Dünyanın yaşayan en büyük jeologlarından biri olan dostum Prof. Dr. Kenneth Jinghwa Hsü 1994 yılında Zürih'in meşhur Federal Politeknik'inden (Eidgenössiche Technische Hoschschule) yaş haddi nedeniyle emekli oldu. Adet olduğu üzere bir veda konuşması yapması gerekiyordu. Ben de bu konuşmayı dinlemek ve Ken'in emeklilik törenine iştirak etmek... Okumaya Devam et →
Charles Darwin – Türlerin Kökeni
“Ayrıklanma, yeni türlerin türemesine güçlü bir katkıda bulunur, buna karşı çıkılamaz; bununla birlikte, uzun dönemler boyunca süregitme ve büyük bir yayılım gösterme yeteneğindeki türlerin oluşumu sözkonusu olduğunda, ben, açık ve geniş bir yörenin, çok daha elverişli olduğuna inanmaya yatkınım. Büyük açık bir yöre, yalnız orada yaşayan aynı türden bireylerin sayısının büyük olması nedeniyle değil,... Okumaya Devam et →
Carl Sagan – Milyarlarca ve Milyarlarca
“Küresel çevreye karşı girişilen bu topyekün saldırının sorumlusu, sadece kar etme hırsı içindeki sanayiciler ya da öngörüsüz ve yoz politikacılar değil. Paylaşılacak yeterince suç var. Bu bağlamda bilim adamları topluluğu önemli sorumluluk taşıyor. Çoğumuz buluşlarımızın uzun vadeli sonuçları üzerinde düşünme zahmetine bile katlanmadık. Bulunduğumuz mahvedici güçleri en yüksek bedeli ödeyenlerin ellerine ve rastlantı eseri... Okumaya Devam et →
A.M. Celal Şengör – Aptalı Tanımak
Yobazlar Gezegeninde Üniversite? 19 Mart 2005, Cumhuriyet Bilim Teknik’te Yayımlanmıştır* “Bugün, tüm dünyanın akılcı düşünceden tamamen uzaklaşmış, kendini inanca ve onun ürünü olan dinsel düşünceye vermiş sistemlerin egemenliğinde olduğu varsayılan bir durumda, şimdi anladığımız anlamda bir üniversitenin mümkün olup olmadağını tartışacağım. Böyle bir durum 4. Yüzyıl’la 10. Yüzyıl Avrupası için geçerliydi. İslam alemi benzer... Okumaya Devam et →
Patrick Moore – Gezegenler Kılavuzu
Gezegenlere Gönderilen Roketler “İlk olarak belirtmem gerekir ki bir roket sadece kendini ‘ittirir’, başka hiçbir şeyi değil. Bir havai fişekte, içi barut dolu ince bir tüp ve roketin uçuş kararlılığını sağlayan bir çubuk vardır. Barut yandığında oluşan sıcak gazlar egzozdan dışarı atılır ve bu da roketin gökyüzünde ilerlemesini sağlar. Roket, Sir Isaac Newton’un... Okumaya Devam et →
Edgar Allan Poe – Bütün Hikayeleri
Balon Şakası “GÜNLÜK “6 Nisan Cumartesi.- Karşılaşabileceğimiz her güçlüğün önlemini geceden aldıktan sonra, bu sabah şafakta balonu şişirmeye başladık. Ama yoğun bir sis katlı ipeğin yapış yapış olmasına yol açmıştı, bu yüzden işimiz on bire kadar bitmedi. Sonra büyük bir sevinçle, yavaşça ama sabit bir hızla havalandık. Kuzeyden esen hafif rüzgar bizi İngiliz... Okumaya Devam et →
Edgar Allan Poe – Bütün Hikayeleri
Morgue Sokağı Cinayetleri “SIRADIŞI CİNAYETLER. - Bu sabah üç civarında Quartier St. Roch sakinleri ardı ardına gelen korkunç çığlıklarla uyandı. Seslerin Morgue Sokağı’nda Madam L’Espanaye ile kızı Matmazel Camille L’Espanaye’ye ait olduğu bilinen bir evin dördüncü katından geldiği anlaşıldı. Evin içine normal yoldan girme girişimleri sonuçsuz kaldıktan -geç kalınmasına yol açmıştı bu... Okumaya Devam et →
Moritz Winternitz – Hint Destanları (Ramayana, Mahabharata, Harivamşa)
Destanlarla İlgili Kısa Bilgiler “Destanların çekirdek konularına bakıldığında, Mahabharata Ramayana’dan daha eski gözükmektedir. Ancak Ramayana’nın yazıya geçirilip, bitirilişi (yaklaşık MÖ 2. Yüzyıl) Mahabharata’dan daha önce olduğu için, daha eski bir destan olarak kabul edilir. RAMAYANA, öncelikle Buddhist inançtan etkilenmiştir ve halk arasında yaşayan baladlar, destan bitirilmeden önceki zaman içinde, sık sık destan anlatımlarında kullanılmıştır.... Okumaya Devam et →
Grimm Kardeşler – Grimm Masalları Cilt 2
Akıllı Gretel “Bir zamanlar Gretel adında bir aşçı kadın vardı. Yüksek topuklu pabuç giyerdi hep ve sallana sallana yürürken ‘Sen güzel bir kızsın’ diye mırıldanırdı. Eve neşeli geldiğinde de bir yudum şarap içerdi. O şarap iştahını açtığı için o gün ne pişirmişse karnı doyana kadar atıştırdıktan sonra, ‘Bir aşçı daima yemeğin tadına bakmalı’... Okumaya Devam et →
Grimm Kardeşler – Grimm Masalları Cilt 2
Yırtık Pabuçlar “Bir zamanlar bir kralın on iki kızı vardı, kızların hepsi birbirinden güzeldi. Hepsi bir salonda uyuyordu, yatakları yan yanaydı ve akşam olup da yattıktan sonra kral salonun kapısını dışardan sürgülüyordu. Bir sabah kral bu kapıyı açtığı zaman kızlarının pabuçlarının dans etmekten paramparça olduğunu gördü ve bunun nasıl olduğunu kimse anlayamadı. Kral... Okumaya Devam et →
Grimm Kardeşler – Grimm Masalları Cilt 1
Ay “Çok eski zamanlarda bir ülke vardı; orada geceler sanki üzerine tül çekilmiş gibi kapkaranlıktı. Çünkü orada hiç ay doğmuyordu. Gökte hiç yıldız görünmüyordu. Dünyanın yaratılışında gece ışığı yeterli geliyordu. Bir gün bu ülkeden dört çocuk seyahate çıktı; yolları başka bir ülkeye çıktı. Orada güneş dağları ardında kayboluyor, sonra da parlak bir küre bir... Okumaya Devam et →
Grimm Kardeşler – Grimm Masalları Cilt 1
Köylü ile Şeytan “Bir zamanlar çok kurnaz bir köylü kadın vardı. Onun yaptıkları hakkında çok şey anlatıldı. Ama en güzel öyküsü şeytanı nasıl faka bastırdığını anlatandı. Kadın tarlasında bütün gün çalıştıktan sonra eve dönmeye karar verdi. Ama akşam karanlığı basmıştı bile. Tarlanın ortasında bir yığın mangal kömürü görünce çok şaşırdı ve oraya yaklaştı.... Okumaya Devam et →
Grimm Kardeşler ve Grimm Masalları
“Grimm Kardeşler olarak da bilinen Jakob Grimm (1785–1863) ve Wilhelm Grimm (1786–1859) tarafından derlenen masallar Alman edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Külkedisi, Parmak Çocuk ve Cesur Terzi gibi dünya çapında ün salmış ve günümüzde hemen her çocuğun dinleyerek büyüdüğü bu masallar aslında Alman halkının gelenek ve göreneklerinin temelini oluşturan hakikati içeren tarihi belge niteliği... Okumaya Devam et →
Erasmus – Deliliğe Övgü
"İnsanlar, aldatılmış olmanın acınası bir durum olduğunu söylerler. Tam aksine, aldatılmış olmak çok daha acınası bir durumdur. Eğer insanın mutluluğunun tamamıyla gerçeklere dayandığını düşünürlerse, bunun oldukça yanlış bir düşünce olduğunu söyleyebilirim; çünkü mutluluk kişinin düşüncelerine dayanır. İnsan ilişkileri o kadar çapraşık ve karışıktır ki, bu ilişkiler doğrultusunda, benim Akademisyenlerim'in de haklı olarak vurguladıkları gibi,... Okumaya Devam et →
Foucault İçin ‘Söylem (Discours)’ Ne Demek?
“Söylem Foucault'da genel olarak, farklı alanlara ait olabilen, fakat her şeye rağmen ortak çalışma kurallarına uyan bir ifadeler birliğini gösterir. Bu kurallar dilbilimsel ya da biçimsel değildir, ama onlar tarihsel olarak belirlenmiş belirli bir sayıdaki bölmeyi yansıtırlar (en büyük akıl/akıldışı bölmesi örneğin). Özel bir döneme özgü olan ‘söylemin düzeni’ o halde hem ilkesel ve düzenli... Okumaya Devam et →
Foucault İçin ‘Soykütük (Généalogie)’ Ne Demek?
“ Kelimeler ve Şeyler'in (1966) yayımlanmasından itibaren, Foucault insan bilimlerinin arkeolojisine ilişkin projesini yapısalcı bir eser olmaktan daha çok ‘Nietzscheci bir soykütüğü’ olarak nitelendirir. Foucault'nun soykütüğü kavramından vazgeçmesi Nietzsche üzerine olan bir metin aracılığıyladır; soykütüğü ‘ideal anlamların ve belirsiz erekselliklerin metahistorik açılımına,’ tarihsel anlatının birliğine ve kaynağın araştırılmasına ters düşen; aksine ‘her tekdüze amaçlılığın dışındaki... Okumaya Devam et →
Foucault İçin ‘Arkeoloji’ Ne Demek?
"Arkeoloji’ terimi Foucault'nun eselerinin -Kliniğin Doğuşu, Tıbbî Bakışın Bir Arkeolojisi (1963); Kelimeler ve Şeyler, İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi (1966) ve Bilginin Arkeolojisi (1969)- başlıklarında üç kez görünür ve 70'li yılların başına kadar filozofun araştırma yöntemini belirler. Tarihsel bir alanı yeniden kurmak söz konusu olduğunda, belirli bir dönemin bilgisine ilişkin söylemlerin doğuş koşullarını genellikle elde etmek... Okumaya Devam et →
Descartes – Metot Üzerine Konuşma
Dördüncü Bölüm "Bilmem oradaki ilk düşüncelerimi (meditations) size anlatmama gerek var mı? Çünkü, pek metafizik ve pek alışılmamış cinsten olduklarından, herkesin zevkine uygun gelmeyebilirler: bununla birlikte, bulduğum temellerin yeterince sağlam olup olmadığına dair bir yargıya varılabilmesi için, bundan söz etmek zorundayım. Yukarıda söylendiği gibi, gelenek ve görenekler konusunda bazen pek şüpheli olduğu bilinen görüşlere... Okumaya Devam et →
Sigmund Freud – Totem ve Tabu
"Demek oluyor ki tarımdan ve ateşin kullanılmasından önce en eski kurban şekli, etini ve kanını tanrıyla tapınıcılarının ortaklaşa yiyip içtikleri hayvan kurbanıydı. Kurban törenine katılanlardan her birinin, önceden belirlenmiş ve düzenlenmiş bir şekilde, yemekten kendi payına düşen parçayı alması gerekiyordu. Kurban, resmi bir seremoni, bütün klanca kutlanan bir bayramdı. Genellikle din herkese ait bir... Okumaya Devam et →
Aristoteles – Birinci Çözümlemeler
"O halde her bir tasımla ilgili öncülleri şöyle seçmek gerekir: İlkin konusunu, tanımlarını ve nesnesinin özelliklerini, bundan sonra nesnenin yüklendiklerini ve yine nesnenin uyuştuklarını ve nesnede bulunmaları olası olmayanları. Ne ki kendilerinde nesnenin bulunması olası olmayanları seçmek gerekmez: Nitekim olumsuz önerme evrilebildiğine göre onunla sözü edilenlerin aynı şeyler olması söz konusu olacaktır. Nesneye yüklenenler... Okumaya Devam et →
Platon – Sokrates * Savunma
XXXII "Daha farklı bir yönden bakacak olursak, ölümün bir iyilik olduğunu umut ettirecek bir sebep daha buluruz. Ölüm, şu iki şeyden biridir: Ya bir hiçlik, tamamen bilincin kaybedilmesidir ya da herkesin dediği gibi, ruhun bu dünyadan ayrılıp başka bir dünyaya geçmesidir. Ölüm bir şuursuzluk, deliksiz, düşsüz bir uykuysa ne eksik, ne de tam bir... Okumaya Devam et →
Rene Descartes – Ahlak Üzerine Mektuplar
“Kraliçe Christine’e Egmond, 20 Kasım 1647 Madam, Eski feylesofların söylediği anlamda anlaşılan üstün iyi hakkındaki kanaatimi Majestelerine anlatmak şerefine kavuşmanın kendilerinin arzularından olduğunu Mösyö Chanut’den öğrenmiş bulunuyorum; bu buyruk benim için öyle büyük bir lütuftur ki, ona boyun eğmek arzusu beni başka her türlü düşünceden uzaklaştırıyor, ve yetkisizliğime bakmaksızın, bu konu üzerine ne... Okumaya Devam et →
Francis Fukuyama – Tarihin Sonu ve Son İnsan
"Son insan, varlığını koruma ve sürdürmeyi her şeyden üstün tutuyor. Böylece gene, Hegel'in tarihin gidişini harekete geçiren ilk kanlı kavgasındaki uşağın durumuna düşüyor. Ama son insan çok daha kötü bir durumda. Bunun nedeni, tarihsel sürecin o zamandan bu yana ilerlemiş, toplumun giderek demokrasiye doğru gelişmiş olmasında yatıyor. Çünkü Nietzsche'ye göre her canlı ancak belli... Okumaya Devam et →
R. G. Collingwood – Kısaca Sanat Felsefesi
Yaratıcı Sanat "Bu noktada sanata ilişkin doğaya uygunluk düşüncesi kendi kendisini çürütür ve doğacılığın hiç hesap vermediği bir ilkeye bağlı olduğu, diğer bir deyişle imgelemin o saf a priori edimiyle doğanın idealleştirdiği keşfedilir. Bu hakikatin kabul görmesi bizleri sanatsal yaratıcılığın en son safhasına taşır ve bu safha daha iyi bir isim bulunamadığı için yaratıcı sanat... Okumaya Devam et →
William Blake – Vahiy Kitapları
"Gün ağarıyor, gece yitip gitmekte, nöbetçiler terk ediyor yerlerini; Mezarlar parçalanmış, baharlar saçılmış, kefenler sarılmış; Ölülerin kemikleri, onları saran balçık, kuruyup büzülmüş; kirişler Canlanıyordu sarsılarak, ruh katıyordu harekete, nefese, ayıklığa, Sıçrıyordu birden tıpkı salıverilmiş tutsaklar gibi, zincir ve bağları ansızın parçalanmışcasına. Bırak da koşup gitsin arazide değirmende un öğüten köle, Bırak da baksın göğe... Okumaya Devam et →
Aristoteles – Metafizik
"Önce bilge kişinin her birini ayrıntılı olarak bilmemekle birlikte, mümkün olduğu ölçüde her şeyi bilen bir kişi olduğunu düşünürüz. İkinci olarak güç ve insanlar tarafından bilinmesi kolay olmayan şeyleri bilme gücüne sahip olan insanın bilge kişi olduğunu düşünürüz (Çünkü duyu algısı, bütün insanlarda ortak olduğundan, kolaydır ve Bilgelik'le hiçbir ilgisi yoktur). Sonra bilimin her... Okumaya Devam et →
Turgut Uyar – Göğe Bakma Durağı
DURMUŞ, SÜT MAVİ GECESİNE "Benim savaşım yıllarca sonra Dilden dile gezecek. Şen olsun, karanlık gerdeğinde Dişisinde erkekçe tad alan böcek… Bir tohum atılmış toprağa Âdem’den Sabırsız ve ürkek Durmuş, süt mavi gecesine yazların Bağlı karaların en kabasına En incesine beyazların Bir nemli sevda içinde sevinçli Ergeç boy verecek. Bir şarkı söyleyin ne olur, kızlar... Okumaya Devam et →
Yaşam Atılımı Ne Demek?
"[Fr. elan vital] [Es.T. hayat hamlesi]: (Bergson'da) Yaşam ileri götüren güç; yaşamın her türlü gelişmesinde kendini belirten, yaratmadan yaratmaya sıçramayı sağlayan güç, evrenin ana, temel gücü. // Bergson bu terimi 'Yaratıcı Evrim' adlı yapıtında kullanmıştır" (s. 185). Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. Görsel Kaynak
Saltık Ne Demek?
"[Alm. absolut] [Fr. absolu] [İng. absolute] [Lat . absolutus = çözük] [Es. T. mutlak]: 1- Kendi başına var olan; hiç bir şeyle bağlı olmayan; bağımsız, koşulsuz. 2- Hiç bir şeyle sınırlanmayan. 3- Başka bir şeye ilintisi olmayan. 4- (Fizikötesi anlamda) Gerçekte olduğu gibi düşüncede de hiç bir başka şeyle bağlı olmayan ve varlık nedenini kendinde... Okumaya Devam et →
Peripatetikler Ne Demek?
"[Alm. Peripatetiker] [Fr. peripateticien] [İng. Peripatetics] [Yun. peripatetikos = gezinenler] [Es. T. Meşaiyun]: Aristoteles'in yandaş ve öğrencileri. // Aristoteles felsefe tartışmalarını ve konuşmalarını bir aşağı bir yukarı gezinerek yaptığı için, okulu Peripatos adını almıştır" (s. 141). Akarsu, Bedia (1975). Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.