Platon’un ilk diyaloglarından birinde, Sokrates şehir devletindeki gençlerin ahlakını bozduğu suçlamasıyla yargılanmak üzere Atinalılar meclisine yürür. Yolda, kendisi de öz babasına cinayet suçlamasıyla açtığı davayı izlemek üzere mahkemeye gitmekte olan, çocukluk arkadaşı Euthyphro’ya rastlar. Euthyphro ısrarla, bir adamı öldürdüğü için, babasının cezalandırılmasının doğru olduğunu ve dinin de bunu gerektirdiğini söyler. Sokrates, Euthyhpro’nun olaya hesapsızca ve... Okumaya Devam et →
Farabi – Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun?
İlmin, aydınlanmanın ve anlamın felsefesi Devlet ve toplum (Adalet ve sevgi) Farabi insanların sevgi ile mutlu olabileceğini söyler. Buna ek olarak da toplumların da sevgi ve adalet ile birlikte mutluluğa erişebileceğini de söyler. Bu noktada bile Farabi’nin sıradan bir filozof olmadığını anlayabilmemiz mümkün. Toplumların da daha ileriye gidebilmeleri için nelerin öncelikli olduğunu kısa ve net... Okumaya Devam et →
Dante Alighieri – Her Karanlık, Şafağın Tohumlarını içinde Taşır
Hakikat yolculuğunda zamansız bir doğru yol rehberi: İ lahi Komedya Yolunu kaybetsen de umudunu kaybetme “Yaşam yolumuzun ortasında karanlık bir ormanda buldum kendimi, çünkü doğru yol yitmişti.” Doğru yoldan saptığını hissetmeyen, Tanrı’yı unutarak uykuya dalmış her insanın içinde kaybolduğu, kimi zaman çıkış yolunu bulduğu kimi zaman bulamadığı karanlık bir ormanı vardır. “Ben kimim,... Okumaya Devam et →
Robert Zimmer – Felsefe Portalı
Wittgenstein, Tractatus’la mantık ile gizemcilik arasında bağ kurmayı başardığı görüşündeydi. Kanaatine göre neyin anlamlı biçimde söylenebileceğini ve neyin sadece gösterilebileceğini açıklığa kavuşturmuştu. Geriye yapılacak bir şey kalmamıştı. Wittgenstein, bu suretle mantık ve dünya ile yaşamın anlamı konularında son sözü yazmış olduğu inancını, o tipik mutlaklık iddiasıyla daha giriş kısmında dile getirir: “Kitap felsefi problemleri işlemekte... Okumaya Devam et →
Macit Gökberk – Aydınlanma Felsefesi, Devrimler Ve Atatürk
Ortaçağ yükünü Cumhuriyet’e kadar sürükleyen medresenin ortadan kalktığı, Halifelik ile Şeriye Vekaleti’nin de kaldırıldığı bu tarih, bütün Atatürk devrimlerinin gerçek başlama yılıdır. Bu devrimler ancak önyargılardan, boş inançlardan arındıran özgür bir düşünme ortamında oluşabilir, yerleşebilirlerdi. Bu önkoşulu Atatürk şöyle dile getirir: “Şimdiye kadar ulusun beynini paslandıran, uyuşturan ve bu istekte bulunanlar olmuştur. Herhalde zihinlerde bulunan... Okumaya Devam et →
Michel Foucault – Bu Bir Pipo Değildir
Dilsel göstergelerle plastik ögeler arasındaki ayrılık, benzeyiş ile ileri-sürüş arasındaki eşdeğerlilik. Bu iki ilke, klasik resmin gerilimini oluşturur. Çünkü ikinci ilke, dilsel ögenin titizlikle dışta bırakıldığı resme, söylemi (ileri-sürüş ancak konuşmanın olduğu yerde vardır) yeniden sokar. Klasik resmin kendini dil dışında kurmasına rağmen konuşması (hem de çok konuşması), bir söylemsel mekâna sessizce dayanması, görüntü ile... Okumaya Devam et →
Frank Thilly – Felsefeye Yolculuk
Skolastizmi üç temel evreye ayıracağız. 1. Biçimsel dönem, dokuzuncu yüzyılda başlamış ve on ikinci yüzyılda bitmiştir. Büyük ölçüde Platon düşüncesinden etkilenmiştir: Platonculuk, Yeniplatonculuk ve Augustianizm bu evrenin egemen felsefi eğilimleridir. İdealar ya da tümeller, Platon terimleri ile nesnelerin gerçek özleri ve nesnelerin öncelleri olarak (universalia sunt realia antaeres) algılanmaktadır. Bu, Anselm’in öncü olduğu Platonik gerçeklik... Okumaya Devam et →
William Irvın – Mark T. Conard- Aeon J. Skoble – Simpsonlar ve FELSEFE
Böyle Buyurdu Bart: Nietzche ve kötü olmanın erdemleri ... Okumaya Devam et →
CEMAL GÜZEL – SAĞDUYU FİLOZOFU: POPPER
Bilimsel etkinliğin “ amacı “ ndan söz etmek belki bir parça safdilliktir; çünkü değişik bilginlerin başka başka amaçlarının olduğu, ayrıca da bilimin kendisinin (ne anlaşılırsa anlaşılsın) amaçlarının olmadığı açıktır. Bunların tümünü kabul ediyorum. Ama yine de, bilimden söz ettiğimizde, bilimsel etkinliğe özgü bir şeyin olduğu kanısına gerçekten aşağı yukarı varıyoruz; ayrıca, bilimsel... Okumaya Devam et →
Jean-Gérard ROSSİ – Analitik Felsefe
5.Mantıkcı Pozitivizim ve Metafizik Eleştirisi KIasik empirizimde bir bilgi teorisi düzeyinde empirik bilgi, formel bilgi ve metafizik sözde-bilgi arasında geçerli olan ayrım, Wittgenstein tarafından anlamlı, boş-anlamlı ve anlamdan yoksun sözde-önermeler arasında yapılmış ayrım ile bir anlam teorisi düzeyinde tekrar ele alınır. Empirist bir anlayış ile mantıkçı bir yaklaşımın kaynaşması, Wittgensteine’ın Tractatus’unu kendisine destek alan felsefi... Okumaya Devam et →
Alexis Bertrand – Ahlak Felsefesi
Eskiler, kişisel olgunluğa ulaşmak için iki yol bulunduğunu açıklarlardı. Biri bedenin terbiyesi, diğeri müzik idi. Öncekilere göre, bedenin terbiyesi, vücudu, gerek güzellik, gerekse kuvvet açısından sağlığın en yüksek noktasına ulaştırılacak olan bütün bedeni alıştırmalarla sağlığın şartlara göre korunmasından ibaret idi. Musiki tabirinden de güzel sanatları kastederlerdi. Bunun en önemlisi de şiir idi. Hatta,... Okumaya Devam et →
Heinz Heimsoeth -Kant’ın Felsefesi
Kant’ın gençlik çağı için önemli noktalardan birisi de şudur. Gençliğinde o, henüz Leibniz’den gelen ve 18. Yüzyıl boyunca sürüp giden optimizmin(iyimserlik) yolu üzerindedir; ona göre, gerçekliğin bütününde yüksek bir uyum egemendir. Eğer biz, tanrı tarafından yaratılmış olan evrende yetkin olmayan, kötü, yıkıcı, amaçsız şeylerle karşılaşıyorsak; bu kusurlarla amaca uygun ve iyi olan arasında bir uzlaşmazlık,... Okumaya Devam et →
Thomas Bernhard – Bitik Adam
''Ama basit insanlar karmaşık insanları anlamazlar ve onları kendi iç dünyalarına iterler, hem de herkesten daha insafsızca, diye düşündüm. Basit insan denilenlerin kişiyi kurtaracağına inanmak en büyük yanılgıdır. İnsan en bunalımlı zamanında onların yanına gider ve onlardan resmen kurtuluş dilenir, onlarsa kişiyi daha da derin bir umutsuzluğa iterler. Zaten onlar nasıl olur da karmaşık birini... Okumaya Devam et →
Etienne de La Boétie – Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
"Öyleyse, insanın eğitim ve alışkanlıkla kazandığı her şeyin doğal olduğunu söyleyelim. Fakat yalın ve yozlaşmamış (değişime uğramamış) doğasının belirttiği, yalnızca doğasının özüne ilişkin olandır. Böylece, gönüllü kulluğun ilk nedeninin görenekler olduğunu belirtebiliriz. Kulakları ve kuyrukları kesik en cesur atlar, ilk önceleri gemi azıya alınır, fakat daha sonra buna alışırlar; bir zamanlar eyere saldırırken, şimdi... Okumaya Devam et →
Cevad Memduh Altar – Sanat Felsefesi Üzerine
"Romantik müzikte estetik beğeniye, dinleyenlerde kendiliğinden oluşan heyecanın, hatta aşırı duyarlılığın etkisiyle erişilebilmesine karşılık, Mozart'ın bir sonatını, eserin basılı notasını göz yoluyla izleyerek dinleyebilmek de mümkündür; çünkü romantiklerin oluşturduğu kendine özgü piyano tekniği ve böylesine bir tekniğe özgü estetik haz, eseri ayrıca notadan izlemeye de çoğunlukla olanak vermemektedir. Halbuki müzik estetleri ve yorumcularının çoğu,... Okumaya Devam et →
Georg Simmel – Bireysellik ve Kültür
"İnsanın dünyadaki konumu, varlığının ve davranışlarının her boyutunda her an iki sınır arasında bulunuyor olmasıyla tanımlanır. Varoluşumuzun biçimsel yapısını oluşturan bu koşul, insan hayatının farklı farklı alan, faaliyet ve yazgılarında sayısız şekillerde tezahür eder. Her saatin içerik ve biçiminin bir "daha önce" ile "daha sonra” arasında, her düşüncenin “daha akıllıca" ile "daha aptalca" arasında, sahip... Okumaya Devam et →
Ahmet İnam – Deneyen Felsefe
"Ülkemizde son zamanlarda tehlikeli bir eğilim görmekteyim. Düşünmeye çabalayan insanlar, inanışlarını ve dünya görüşlerini haklı kılmak için felsefeyi sömürüyorlar. Hegel, Yapısalcıklık, Post-modern düşünürler, Hermeneutik akım, Bilim Felsefecileri, onları oluşturan kültürel ve tarihsel serüven göz ardı edilerek, kullanılmaya çalışılıyor. Aydınlarımız, ne denli bilgili, ne denli 'allame' olduklarını kanıtlamak için, tez elden çevrilmiş Batılı örneklerin üzerine... Okumaya Devam et →
Derman Bayladı – Pythagoras Bir Gizem Peygamberi
"Pythagoras'ın çok yönlü kişiliğinden ve bu kişiliği oluşturan filozofluğundan, biliminsanlığından, müzik kuramcılığından söz edilmişti. Ama bütün bu sayılanların ötesinde onun bir de 'gizemci' yönü vardır. Felsefesi de gizemcilikten ayrılmaz zaten. Bu yönüyle -bir din değilse bile- en azından bir tarikat kurucusu olduğu da söylenebilir. Pythagoras'ın. Ancak bütün bu alanlarla Pythagoras'ın hangi yoğunluk ve ölçülerde... Okumaya Devam et →
G. W. F. Hegel – Hukuk Felsefesinin Prensipleri
ÖNSÖZ ... "Dünyanın nasıl olması gerektiğini öğretmek iddiası üzerine bir söz daha söyleyelim: felsefe bu konuda daima geç kalır. Dünyanın düşüncesi olarak, felsefe, ancak realite oluşum sürecini işleyip bitirmiş olduğu zaman ortaya çıkar. Kavramın öğrettiğini, tarih aynı zorunlulukla gösterir: ancak varlıkların olgunluk çağındadır ki, ideal, reel'in karşısında boy gösterir ve aynı dünyayı cevheri içinde kavradıktan... Okumaya Devam et →
Tuncar Tuğcu – Immanuel Kant ve Transendental İdealizm
Transendental Mantık "Aristoteles doğru bilgiye ulaşabilmek için, bilen süjenin nasıl bildiğini, bilincin hangi ilke ve kurallar tarafından belirlendiğini araştıran eserine 'Organon' (Araç) adını vermiştir. Aristoteles bu araştırmasında, bilincin ve bilinç dışı nesneler evrenin aynı ilkeler tarafından belirlendiği postulatından hareket eder. Bilincin belirleyenlerini bilebilirsek, bilinç dışı gerçekliğin belirleyenlerini de bilebiliriz. Bilincin işlevini kavramların ve ifadelerin... Okumaya Devam et →
Kurtul Gülenç ve Özlem Duva (haz.) – Yargıya Felsefeyle Bakmak
"Yukarıda da işaret edildiği üzere mantık çalışmalarının hemen hemen hepsinde tümce ile önerme arasında bir farklılık olduğu vurgulanır. Tüm bunlarla söylenmek istenen tümcenin söz-dizim kurallarıyla ilgili olduğu, yargı bildiren tümcenin ise mantığa konu olduğudur. Öte taraftan her ne kadar yargılar, bir bilim dalı olması bakımından mantığın inceleme sınırları içinde olsalar da, yargının bilgi ortaya... Okumaya Devam et →
İoanna Kuçuradi – İnsan ve Değerleri
"Bir başarı alanının belirli bir çağda ön plana geçmesi, çağa rengini veren başarı olması; insan başarılarının başka başka bağlarda ve başka başka insan gruplarında farklı önem taşıması, o alanda ortaya konan bağımsız yaratma ürünü eserlerin çapıyla ilgilidir. Söz gelişi klasik Antikçağ'da felsefenin değerlenmesi bir Platon'un, bir Aristoteles'in eserleriyle, Ortaçağ'da teolojinin ve dinin değerlenmesi bir... Okumaya Devam et →
Jeff Collins – Heidegger ve Naziler
Ulusun Dasein'ı "Heidegger'in erken dönemine ait temel çalışması Varlık ve Zaman'ın burada yine ayrı bir yeri ve önemi vardır.Özellikle Jürgen Habermas ve başka düşünürlere göre, Heidegger'in siyasal angajmanı felsefi bir temele dayanmaktadır. Bu iddiaya göre Heidegger, Dasein'ı ulusal Alman Dasein'ının üzerine geçirivermiştir. Onun biricikliğini ve 'her-daim-benimki'liğini terk ederek ulusal Dasein'a, yani Alman halkının varlığına... Okumaya Devam et →
Richard S. Westfall – Modern Bilimin Oluşumu
Bilimsel Girişimciliğin Örgütlenmesi “17. yüzyılda, bilim alanındaki gelişmeler bilimsel kavramları basit bir yeniden formüllendirmenin çok ötesindedir. Kaldı ki, kavramların yeniden formüllendirilmesi bile örneklerini sık sık gördüğümüz gibi ‘devrim’ nitelenmesini hak edecek ölçüde radikaldir. Bu dönemde bilim aynı zamanda örgütlü bir toplumsal etkinlik olarak da kendisini gösterdi. Daha önceki dönemlerde de kuşkusuz büyük bilimsel... Okumaya Devam et →
Carl Sagan – Milyarlarca ve Milyarlarca
“Küresel çevreye karşı girişilen bu topyekün saldırının sorumlusu, sadece kar etme hırsı içindeki sanayiciler ya da öngörüsüz ve yoz politikacılar değil. Paylaşılacak yeterince suç var. Bu bağlamda bilim adamları topluluğu önemli sorumluluk taşıyor. Çoğumuz buluşlarımızın uzun vadeli sonuçları üzerinde düşünme zahmetine bile katlanmadık. Bulunduğumuz mahvedici güçleri en yüksek bedeli ödeyenlerin ellerine ve rastlantı eseri... Okumaya Devam et →
G. Deleuze – F. Guattari – Felsefe Nedir?
" Felsefe, bilim ve sanat gökkubbeyi yırtmamızı ve de doğruca kaosun içine dalmamızı isterler. Kaosu ancak bu bedel karşısında yenebileceğizdir. Ve ben üç kez utkuyla katettim Akheron ırmağını. Filozof, bilgin, sanatçı ölüler aleminden dönmüş gibidirler. Filozofun kaostan beraberinde getirdiği, sonsuz olarak kalan, ama kesitsel bir içkinlik düzlemi çizen yüzeylerin üzerinde ya da mutlak oylumların... Okumaya Devam et →
Platon – Sokrates * Savunma
XXXII "Daha farklı bir yönden bakacak olursak, ölümün bir iyilik olduğunu umut ettirecek bir sebep daha buluruz. Ölüm, şu iki şeyden biridir: Ya bir hiçlik, tamamen bilincin kaybedilmesidir ya da herkesin dediği gibi, ruhun bu dünyadan ayrılıp başka bir dünyaya geçmesidir. Ölüm bir şuursuzluk, deliksiz, düşsüz bir uykuysa ne eksik, ne de tam bir... Okumaya Devam et →
Aristoteles – Metafizik
"Önce bilge kişinin her birini ayrıntılı olarak bilmemekle birlikte, mümkün olduğu ölçüde her şeyi bilen bir kişi olduğunu düşünürüz. İkinci olarak güç ve insanlar tarafından bilinmesi kolay olmayan şeyleri bilme gücüne sahip olan insanın bilge kişi olduğunu düşünürüz (Çünkü duyu algısı, bütün insanlarda ortak olduğundan, kolaydır ve Bilgelik'le hiçbir ilgisi yoktur). Sonra bilimin her... Okumaya Devam et →
İoanna Kuçuradi – İnsan ve Değerleri
"Felsefi bilginin tarihinde rastlanan belli başlı sorulardan üçü, birer 'değerlendirme açısı'yla ilgili sorulardır. Bunlardan biri 'moral' değerlendirmeyle ilgili soru; diğeri 'estetik' değerlendirmeyle ilgili soru; üçüncüsü ise epistemolojik değerlendirmeyle ilgili sorudur: yani 'iyi- kötü nedir?', 'güzel çirkin nedir?', 'doğru - yanlış (doğru bilgi – yanlış bilgi) nedir?' sorularıdır. Bir alternatif şeklinde ortaya konan bu sorulara... Okumaya Devam et →
Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine
"Zaten bu güzeller güzeli tapınaktaki ışığı, her yeri aynı anda böylesine aydınlatabilen buradan başka ve daha iyi bir yere kim yerleştirebilir ki? Gerçekten de evrenin bu aydınlatıcısına kimisinin akıl, kimisinin de kılavuz demesi boşa değildir. Trimegistus* onu görünen Tanrı, Sophocles'in Electra'sı ise her şeyi gözetleyen** olarak betimlemiştir. Güneş sanki kral tahtında oturuyormuş gibi etrafında... Okumaya Devam et →