“Öyleyse, insanın eğitim ve alışkanlıkla kazandığı her şeyin doğal olduğunu söyleyelim. Fakat yalın ve yozlaşmamış (değişime uğramamış) doğasının belirttiği, yalnızca doğasının özüne ilişkin olandır. Böylece, gönüllü kulluğun ilk nedeninin görenekler olduğunu belirtebiliriz. Kulakları ve kuyrukları kesik en cesur atlar, ilk önceleri gemi azıya alınır, fakat daha sonra buna alışırlar; bir zamanlar eyere saldırırken, şimdi koşum takımları içinde gururlu ve kibirli bir biçimde dolaşırlar. İnsanlar da bu atlar gibi, her zaman kul (suje) olduklarını ve babalarının da kendileri gibi yaşadıklarını söylerler. Geme katlanmakla yükümlü tutulduklarını düşünürler ve zamanla onlara tiranlık eden kişilerin tiranlığı kendilerine mülk edinmelerini sağlarlar.
Fakat, gerçekten, yıllar kimseye kötülük yapma hakkını vermez, yoksa haksızlık büyür gider. Her devirde diğer insanlardan daha iyi doğmuş bazı kişiler bulunur. Bunlar boyunduruğun ağırlığını hissedip sürekli ondan kurtulmaya çalışırlar, bağımlılığa hiçbir zaman alışamazlar ve kulübesinin dumanını denizde ve karada arayan Odysseus gibi doğal ayrıcalıklarını gözetmeden ve kendilerinden öncekilerin ilk durumlarını düşünmeden edemezler” (s. 38).
De La Boétie, Etienne (2016). Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev, (çev. Mehmet Ali Ağaoğulları), İmge Kitabevi Yayınları, Ankara.
Bir Cevap Yazın