“Fransız ulusu üç yüz altmış tür peyniri ve kültürü gibi şarabı da kendine özgü bir zenginlik olarak algılar. Bir totem-içkidir şarap, Hollanda ineğinin sütünün ya da İngiliz krallık ailesinin törenle içtiği çayın karşılığıdır. Bachelard, istem düşlemleri üzerine denemesinin sonunda, bu sıvının tözsel ruhçözümleyimini vermiş, şarabın güneş ve toprağın özsuyu olduğunu, temel durumunun ıslak değil, kuru olduğunu, bu niyetiyle de kendisine en karşıt söylensel tözün su olduğunu göstermişti.
…Ama Fransa’ya özgü olan şey şarabın değiştirme gücünün hiçbir zaman açıkça bir amaç olarak sunulmamasıdır: öteki ülkeler sarhoş olmak için içerler, herkes de söyler bunu; Fransa’da sarhoşluk sonuçtur, hiçbir zaman amaç değildir; aranan bir etkinin zorunlu nedeni olarak değil, bir hazzın yayılması olarak duyulur içki: şarap yalnızca iksir değildir, sürekli içme edimidir de: edim burada bir dekor değeri taşır, şarabın gücü varoluş biçimlerinden ayrılmaz hiçbir zaman (buna karşılık, örneğin viski ‘daha hoş ve sonuçları o denli kötü olmayan’ sarhoşluğu için içilir, başa dikilir, yenilenir, içilmesi bir neden-edime indirgenir” (s. 68-69).
Barthes, Roland (2003). Çağdaş Söylenler, (çev. Tahsin Yücel), Metis Yayınları, İstanbul.
Bir Cevap Yazın