
İlmin, aydınlanmanın ve anlamın felsefesi
Devlet ve toplum
(Adalet ve sevgi)
Farabi insanların sevgi ile mutlu olabileceğini söyler. Buna ek olarak da toplumların da sevgi ve adalet ile birlikte mutluluğa erişebileceğini de söyler. Bu noktada bile Farabi’nin sıradan bir filozof olmadığını anlayabilmemiz mümkün. Toplumların da daha ileriye gidebilmeleri için nelerin öncelikli olduğunu kısa ve net bir şekilde bizlere anlatmaktadır. Sevginin olmadığı bir ülkede, adaletten bahsedebilmemiz de pek mümkün olmaz açıkçası. Sevgi öncelik olarak devletin halkını sevmesiyle başlar. Ardından bu sevgi, devlete duyulan saygıyı getirir. Lakin şöyle bir durum var ki ancak adil olan yönetimler halkını sevebilir. Zaten bir yönetimin halkını sevip sevmediğini adil olup olmamasından anlarız. Adaletin olduğu ülkede ise her şey kolay olur.
Toplumların mutlu olabilmesi için temelde olması gereken de işte budur. Adalet ve sevgi! Buradan da anladığımız üzere Farabi sevgi ve adaletin insanların bir arada yaşayabilmeleri için vazgeçilmez iki değer olduğunu bizlere göstermektedir.
Kendi halkından çok kendi ceplerini düşünen idarecilerden nasıl bir sevgi ve adalet anlayışı bekleyebiliriz ki? Kendini halkından üstün gören, kendi cahilliklerinden bihaber yöneticiler, ülkelerini ve toplumlarını felakete sürüklemekten başka bir işe yaramayacaklardır.
Farabi erdemli bir hayata ideal bir toplumun içinde yaşandığı takdirde ulaşılabileceğini söyler. Farabi’nin özellikle erdemli devlet kavramına dikkatle eğilelim ve bize ne anlatmaya çalıştığına önce bakalım. Farabi devletleri ikiye ayırır: Erdemli Devlet ve Erdemsiz Devlet. Farabi Erdemli Devlet’i sağlıklı bir insana benzetir. İnsanın bütün organlarının sağlıklı bir şekilde çalışmasının, kalbin sağlığından geçtiğini söyleyerek, devletin kurumlarının da sağlıklı çalışmasının, devlet yöneticisinin adaletine, yetkiliğine, bilgi birikimine ve ahlakına bağlı olduğunu söyler. Yani burada kısa ve öz bir şekilde şunu net bir şekilde görüyoruz ki devletin bozulması, devlet başkanından başlar. Erdemli devlet için, devletin başındaki idarecinin de erdemli olması gerekliliğini Farabi bizlere kısa ve net bir şekilde böyle anlatmaktadır. Bir diğer husus da, burasının çok önemli olduğunu düşünüyorum, devlet yöneticisinin tanımı. Farabi bunu da şu şekilde açıklıyor.
Farabi’ye göre erdemli devletin başkanında bulunması temel nitelikler şunlardır:
Tam ve sağlıklı bir fiziki yapı.
Kendisine söylenen her şeyi doğru anlayıp sağlıklı değerlendirme yeteneği, idrak etme. Çözümleme.
Keskin bir zeka ve anlayış.
Güçlü bir hafıza.
Düşüncelerini açık, anlaşılır ve doğru bir şekilde ifade edebilme yeteneği.
Öğrenme ve öğretmeyi sevme, bilgi ve eğitim için her türlü zorluğa karşı koyabilme.
Beslenme, eğlence, mal ve mülk, cinsel ilişki gibi geçici ve kaba hazlara düşkün olmama.
Doğruluk ve dürüstlüğü her zaman ön planda tutup, yalancılara karşı dimdik durabilme.
Haksızlık ve zulme karşı koyan. Adalet için çelik gibi bir kişilik.
İnsanlık onuruna önem veren bir kişilikte olmak.
Yapılması gerekeni azimle, kararlılıkla yapma cesaretinde olmak.
Açgözlü olmamak. Gönül zengini olup, dünyevi düşkünlüğe kapılmayan biri olmak.
Peki “Erdemsiz Devlet” nedir?
Farabi Erdemsiz Devlet’i şu şekillerde tanımlar:
Sapkın Devlet.
Fasık Devlet.
Cahil Devlet.
Değişebilen Devlet. Ve bunlara ek olarak da, Erdemsiz Devlet’i devlet başkanının erdemsizliği ile ilişkilendirerek, “Devlet başkanının ahlakı, adalet anlayışı devleti belirlemede en önemli husustur” der. Farabi’ye göre siyaset bilgelik gerektiren bir sanattır. Ve bilgelik ancak adil insanlarda olan bir şeydir. İyiyi gözetmek, kötüye karşı durabilmek, doğruyu savunmak, yalana karşı savaşmak, hak yememek, insanların haklarını savunmak. Bunlar ancak doğru bir kişilikte olabilecek niteliklerdir… (s.97-98-99-100)
Farabi(2020). Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun?. Destek Yayınları, İstanbul
Yorum bırakın