ÖTEKİNİN RÜYASI
“Rüyalar demişken ve sen Lucio’nun adını anmışken, zamanında ona anlattığım bir rüyayı neden şimdi sana da anlatmayayım. Ben yine buradaydım, ama o zamanlar -kaç yıl oldu, dostum?- hepiniz anne babamın bana bıraktıkları bungalovda belli dönemler kalmaya geliyordunuz; burada kürek çekiyor, bunalana kadar şiir okuyor, en kırılgan ve en kısa ömürlü olana, zararsız bir sonsuz ukalalığa bürünmüş her şeye çaresizce ve sersem köpek yavrularının sevecenliğiyle gönlümüzü kaptırıyorduk. O kadar gençtik ki, Mauricio, kendimizi bıkkın zannetmemiz ve yaşanacak elli-altmış yıllık sağlam ölümsüzlüğün sahipleri olarak caz plakları ve acı mate fincanları arasında ölümün imgesini okşamamız da o denli kolay oluyordu. Sen en içine kapanık olanımızdın, diğer münasebetsiz sadakatlerin reddedildiği gibi reddedilmeyen bu zarif sadakati daha o zamanlar sergiliyordun. Bize biraz uzaktan bakıyordun ve daha o zamanlar kedilerin niteliklerini sende hayranlıkla izlemeyi öğrendim. İnsan seninle konuşurken aynı zamanda yalnızmış gibi hissediyor, belki de bu yüzden seninle şimdi benim yaptığım gibi konuşuyor. Ama o zamanlar diğerleri vardı ve birbirimizi ciddiye almaca oynuyorduk. Bilirsin, o gençlik döneminin en korkunç tarafı karanlık ve isimsiz bir anda her şeyin ciddi olmayı bırakıp yüze takılması gereken pis bir ciddiyet maskesine teslim olmasıdır, sonra gelsin ben şimdi doktor falancayım, sen mühendis filancasın, aniden geride kaldık, toplantılarda, ortak oyunlarda, oraya buraya saçılmalar ve terk edişin ortasında son can simitlerini fırlatan arkadaşlık yemeklerinde daha bir süre boy göstermemize rağmen birbirimizi farklı biçimde görmeye başladık ve bunların hepsi korkunç derecede doğal, Mauricio ve bazılarına diğerlerinden daha çok acı veriyor ve senin gibi hissetmeden yıllarını geçirenler, insanın kısa pantolonla, bir hasır şapkayla ya da asker üniformasıyla göründüğü albümleri bulanlar da var… Her neyse, o dönemde gördüğüm rüyadan bahsediyorduk…”(s.564-565)
Cortazar, Julio (2018), Ötekinin Rüyası (Bütün Öyküleri 1), çev. Süleyman Doğru, Can Yayınları, İstanbul.
Bir Cevap Yazın