Wilhelm Barthold – Türk-Moğol Ulusları Tarihi

barthold - türk-moğol

 

“Doğudaki göçebe devletleri ve göçebelerin doğudan batıya göçler üzerine verilen ilk bilgileri Çin tarihçilerine borçluyuz. Bu tarihçilerin en eskisi olan Sıma Tsyan, ‘Tarihi anılar’ını M.Ö. 99 yılında Moğolistan’da kurulan Hun devleti üzerine bilgi verirler. M.S. I. yüzyılın sonunda Moğolistan’da hakimiyet başka bir kavmin, Sienpilerin eline geçmiştir. Hunların batıya göçleri daha erken başlamışsa da, Doğu Avrupa’da ancak IV. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmışlardır. Hunların bir kısmı daha sonra da doğuda kalmıştır; Doğu Türkistan’da ve Çin’de V. yüzyılda da Hun devletleri vardı. Çinliler Hunların adetleri, gelenekleri ve devlet düzenleri üzerine birtakım bilgiler verirler; bu düzenin birtakım çizgilerine Orta Asya tarihinin son çağlarında rastlandığını belirtelim; örnek olarak 24 sayısının Hunların siyasi hayatında (24 mevki) değeri olduğu gibi, Orta Asya tarihinde son bağımsız göçebe topluluklarının hayatında, Merv Türkmen topluluklarında (her iki ana Teke kabilesinde, Toktamışlılarda ve Otamışlılarda 24’er başkan) da yeri vardır. Göçebelerle yerleşik kültürlü kavimler arasındaki ilişkiler her yerde aşağı yukarı aynı karakteri taşıyordu; her yerde göçebeler kültürlü kavimlerin mallarına, özellikle kumaşlarına daha çok ihtiyaç duyuyorlardı ve sürülerini kültürlü ülkelerin sınırlarına sürüyorlardı, bu ülke tüccarlarının kendi steplerine gelmelerini beklemeden. Elverişli şartlarda göçebeler, malları ticaret yoluyla sağlayacak yerde, güç kullanarak elde etmeye çalışıyorlardı; barışçı alım satım ilişkilerinin yerini akınlar ve istila savaşları alıyordu. Göçebelerin ve genel olarak barbarların akınlarına karşı kültürlü kavimler, Mançurya’dan Büyük Britanya’ya kadar uzanan alanda uzun surlar inşa ediyorlardı; en eskisi olmasa bile, Çin Seddi bu yapılardan biridir; daha M.Ö. III. yüzyılın başında Merv vahası göçebelerine karşı uzun surlar inşa edilmişti. Ticaret yolları da göçebelerin akınlarına karşı surlarla savunuluyordu; ancak aynı zamanda tüccarlar da devlet eliyle steplerde sağlanan tahkim imkanlarına göre mallarını steplerinde göçebelere götürmeyi karlı görüyorlardı ve alım satım yolları daha çok kuzey yönüne çevriliyordu. Daha çağımızın ilk yüzyıllarında doğu ve batı arasında yapılan ticaretin önemli bir gelişme gösterdiği, Moğolistan’da elde edilen arkeolojik buluntuların tanıklığından anlaşılıyor” (s. 2-3).

 

Barthold, Wilhelm (2006). Türk-Moğol Ulusları Tarihi, (çev. Hasan Eren), TTK Yayınları, Ankara.

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑