“Sessizliği kaybettim ve bunun için duyduğum pişmanlık ölçüsüzdür. Mutsuzluğun, bir kez konuşmaya başlayan bir insanı nasıl sardığına tanık oldum. Sağırlığa bağlı, hareketsiz bir acıydı; bu yüzden soluduğum şey solunamayandır. Kendimi yalnız başıma bir odaya kapadım, evde kimse yok, dışarıda da hemen hemen kimse yok ama bu yalnızlığın kendisi bizzat konuşmaya başladı ve karşılığında benim de bu konuşan yalnızlıkla konuşmam gerekir; alayla değil, onun üzerinde daha büyük bir yalnızlık, onun da üzerinde daha büyüğü yattığı için; ve her bir söyleneni boğmak ve sessizleştirmek için içine alarak tersine onu sonsuzluğa yankılıyor ve sonsuzluk söylenenin yankısı oluyor”(s. 47-48).
Blanchot, Maurice (1999), Ölüm Hükmü, çev. Arzu Dalgıç Aydın – Berna Kılınçer, Kabalcı Yayınevi, İstanbul.
“Yalnızlıkla konuşmak” bu hoşuma gitti
BeğenLiked by 1 kişi