İyice büyümüştü şimdi dünya ve bir süre
önce kuşkulu ve donuk Düş sisinden bana
gülümseyen, net ve dehşet verici şeyleri
görüyordum. Yoksulların yoksul olduğunu,
yürekleri ya da umutları olmadığını
biliyordum; Ve zerre kadar kötülükle bile
baş edemeyecek durumda olduğumu
biliyordum; Bundan dolayı, bir insanın
düşüneceklerini düşünüyor, ve buruk bir
ruh haline bürünüyordum, ki orada, bir
timsalden başka, dünya da iyi olan hiçbir
şey yoktu; Ben aşık olduğum kadınla
karşılaşana değin, ve, o bana, insanların
bilgelere sorduğu gibi, Yalanlar dünyasında
gördüğü şeylerin kökenini ve anlamını
sordu. Ona bildiğim her şeyi anlattım,
ve beni bir insandan daha az kılan yükü
kaldırdı Anlattığım hikaye; ve o, benim
ayaklarımın yere basmasını sağladı.
Bundan dolayı, umudu ve yaşamı aramak
için keyfimizi geride bıraktık, Ve, bizim
Fransız’ın anlattığı gibi mücadelenin
közleri belki burada küllenmiştir diye,
Londra’ya geldik; Ve bizim öğretmenimiz
olup olmayacağını, ve öğrencilerinin
görevlerini tespit edip etmeyeceğini sormak
için ona yazdım. Ama mektup bana geri
geldiğinde üzerinde “ölü” yazıyordu, Ve
gördüğümüz her şeyi kendi gözlerimizle
görmek zorundaydık bundan sonra. Bu
nedenle baktık ve hayret ettik ve midemiz
bulandı kendimiz için değildi aslında.(s.33-34)
Morris, William(2007). Umudun Yolcuları, (çev. Buket Akgün), Otonom Yayıncılık, İstanbul.
Bir Cevap Yazın