Marc Levy – Sonsuzluk İçin Yedi Gün

marc levy

 

“Niçin terk ettin beni?’ diye mırıldandı.

‘Bu kadar da abartmayalım!’ cevabını verdi, küçük köprünün kemeri altında beliren Mikhail’in sesi.

‘Vaftiz baba?’

‘Sana ihtiyacım var,’ dedi ona doğru koşarak.

‘Ben seni aramaya geldim Zofia, şimdi benimle dönmelisin, bitti.’

Elini uzattı, ama Zofia geriledi.

‘Dönmüyorum. Benim cennetim bizim orası değil.’

Mikhail ona doğru ilerledi ve kızı kollarının arasına aldı.

‘Baba’nın sana verdiği her şeyden vazgeçmek mi istiyorsun?’

‘Eğer boş bırakacaksa bana bir kalp vermesi ne işime yarar, vaftiz baba?’

Mikhail, Zofia’nın karşısına geçti ve iki elini kızın omuzlarına koydu; dikkatle Zofia’ya bakarak gülümsedi, merhamet doluydu.

‘Ne yaptın Zofia?’

Zofia gözlerini adamın gözlerine dikti, dudakları üzüntüyle büzüldü, bakmaya devam ederek, ‘Sevdim,’ dedi.

Bunun üzerine vaftiz babasının sesi duyulmaz hale geldi, bakışları silikleşti, o yok oldukça gün ışığı da yüzünden perde perde geçti.

‘Yaredım et bana,’ diye yalvardı Zofia.

‘Bu birleşme…’

Ama cümlesinin sonunu asla işitemedi Zofia, Mikhail yok olmuştu, onu artık hiç işitemeyecekti.

‘…kutsal,’ diye tamamladı sözünü, ağaçlıklı yolda tek başına uzaklaşan Zofia.

*

   Mikhail asansörden çıktı, resepsiyon görevlisini aceleyle selamlayarak hızlı adımlarla koridordan geçti. Büyük büronun kapısını çaldı ve beklemeden içeri girdi.

Houston, bir sorunumuz var!’

Kapı kapandı.

Birkaç dakika sonra, Beyefendi‘nin gümbür gümbür sesi binanın duvarlarını titretti. Mikhail kısa süre sonra çıktı, koridorda rastladığı herkese dünyaların en iyisinde her şeyin yolunda gittiğini ve herkesin kendi işinin başına dönebileceğini belirtti. Resepsiyonistin bankosunun arkasına geçti ve pencereden sinirli sinirli dışarı baktı.

Beyefendi, geniş bürosunda, öfkeli bakışını dipteki bölmeye dikmişti, sağ eliyle çekmeceyi açtı, gizli bölmeyi yivleri üzerinde kaydırdı ve ara güvenlik sürgüsünü sertçe çekti.

Bir yumruk indirerek itme düğmesine dokundu. Bölme yavaş yavaş raylar üzerinde kaydı ve Başkan‘ın bürosu ortaya çıktı; iki masa artık aşırı büyük, tek bir masa olmuştu, ikisi de bir uçtaydı, karşı karşıya.

‘Senin için ne yapabilirim?’ diye sordu Başkan, iskambil kartlarını elinden bırakarak.

‘Buna cesaret etmiş olabileceğine inanamıyorum!’

‘Neye?’ diye tıslar gibi sordu Şeytan” (s. 215-216).

 

Levy, Marc (2010). Sonsuzluk İçin Yedi Gün, (çev. Işık Ergüden), Can Yayınları, İstanbul.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: