“Yazı işlemi burada sözünkini aynen tekrarladığından, ilk yazı biçimi de ilk sözü yansıtacaktır: figür ve imge. Piktogtafik olacaktır. Yine Warburton’dan serbest alıntı:
«O zaman, imgelemleri onlara sadece daha önce eylemler ve sözcüklerle ifade ettikleri ve daha en baştan dili figürlü ve mecazlı yapmış olan imgeleri gösterdi. Dolayısıyla, en doğal yol da şeylerin imgelerini çizmek oldu. Bir insan veya bir at idesini ifade etmek için, her biri kendi formuyla temsil edildi ve [böylece] ilk yazı denemesi basit bir resimden ibaret oldu.»
Demek ki, ilk sözcük gibi ilk piktogram (resim-yazı işareti) da, hem taklit edici temsil hem de mecazi anlam kayması anlamında bir imgedir. Bizzat şeyle -ne denli benzeri olursa olsun röprodüksiyonu arasındaki “aralığı” (intervalle) ancak bir “taşınma” (translation) aşar. İlk im, imge olarak belirlenmiştir. İdenin, duyunun temsil edici ikamesi olan imle esasa ait bir ilişkisi vardır. İmgelem dikkati, dikkat de algıyı “ikame eder”. Dikkatin «birincil etkisi», «nesnelerin yokluğunda, sebep oldukları algıların zihinde var kalmasını sağlamak» olabilir. İmgelem ise, «bir nesnenin bir imden, örneğin adından, hareketle temsil edilmesini» sağlar. Genel olarak idelerin duyusal kökenli olduğu kuramı, XVIII. yüzyıl düşüncesinin nerdeyse tümüne hakim olan imler ve mecazlı dil kuramı, burada, yıpranmamış bir teolojik ve metafizik artalandan, Descartes’çı tipte bir usçuluğa yönelttiği eleştiriyi kesip serimler. Doğuştan idelerin kökeninin duyusal olduğuna yönelik eleştiriyi, im ya da mecazlarla, söz ya da yazıyla erişilen bilgi [kavramına] başvurmayı, (ilineksel, doğal, keyfi) imler sistemini, mümkün ve gerekli kılan, yukarda tufan şeklinde karşımıza çıkan kökensel günahtır. «Örneğin, duyularımızdan gelmeyen hiçbir idemiz yoktur dediğim zaman, sadece günahtan beri içinde bulunduğumuz durumdan bahsettiğimi iyi hatırlamak lâzımdır. Bu önerme, ruha masumiyet halindeyken veya bedenden ayrıldıktan sonra uygulanırsa, tamamen yanlış olacaktır. Bir kez daha [belirteyim], ben şimdiki zamanla sınırlı konuşuyorum” (s. 429-430).
Derrida, Jacques (2014). Gramatoloji, (çev. İsmet Birkan), BilgeSu Yayıncılık, Ankara.
Bir Cevap Yazın