Arslan Sayman – Karganın Rengi

0000000642301-1

…Karşımda upuzun, yerleri süpüren turuncu tüyleriyle oyuncağım Yeleli’ye benzeyen komik bir canlı duruyordu. Kapının pervazına elini dayamış, gövdesini azcık sağa yatırmıştı. Kafasında, kenarları yukarı kalkık kocaman bir şapka vardı. İri gözlü, büyük mü büyük ağızlı biri; yüzünün ortasında kırmızı bir top gibi kocaman bir burun… İnsandan çok, çizgi filmden fırlayıp buraya gelmiş gibi duruyordu.

Şaşkınlığımı üzerimden atmam uzun sürdü ama kendimi toparlayıp, “Sen de kimsin?” diye sordum.

“Merhaba! Benim adım Nikbin, nasılsın?”

“Uykudayım ve galiba rüya görüyorum” diye düşündüm. Gece yarısı odamın kapısında beliren ve oldukça sevimli görünen bu şeyle ancak bir rüyada ya da bir çizgi filmde karşılaşabilirdiniz. Ama hayır, bu bir rüya değil. film falan da izlemiyorum.

Karşımda adının Nikbin olduğunu söyleyen garip biri var işte.

169039568_911053343058157_3883916876028729245_n

İyice süzdükten sonra, “İyiyim… Benim adım da Selin” dedim, “Ama sen de kimsin?” diye tekrar sordum.

“Söylemiştim ya, ben Nikbin. Ayrıca iyi olmana sevindim. Çünkü beni gören bazı çocuklar önce korkuyor, sonra da kapıyı hızla yüzüme kapıyor. O zaman çok üzülüyorum ve kendi kendime, ‘Bir arkadaştan daha olduk’ diyorum.”

Onunla karşılaştığımda, açıkçası ne korktum ne de kapıyı yüzüne kapatma gereği duydum. Sadece şaşırdım. Çünkü kapıda babamı göreceğimi düşünürken Nikbinle karşılaşmak gerçekten şaşırtıcıydı. Ayrıca öyle korkutucu bir hali de yoktu; oyuncaklarımın canlanmış hali gibiydi… Hatta “Susam Sokağı” karakterlerinden birine benziyordu. Komikti üstelik ama şimdi gülmenin değildi. Karşımda duranın kimin nesi olduğunu anlamam gerekliydi.

“Orada öylece duracak mısın, yoksa kim olduğunu ve gecenin bir yarısında odamın kapısında ne yaptığını, en önemlisi burada ne aradığını anlatacak mısın?” diye sordum öfkeyle.

Beni duymamış, sözlerimden hiçbir şey anlamamış gibi odama dalıverdi. Adımını attığı anda da pörtlek gözlü kurbağam Saloz, bir kez daha avaz avaz bağırdı: Nikbin odada kendine yer ararken zavallı Saloz’un üstüne basmasın mı!

Kurbağam için üzülüyordum ama gülmekten de kendimi alamıyordum. Çünkü Saloz’un üstüne bastığında Nikbin havaya öyle gülünç sıçradı ki, anlatamam. Yatağıma kadar gitti ve yavaşça dönüp kendini yatağın ucuna bırakıverdi. (s.37-38-39-40)

Sayman, Arslan(2009). Karganın Rengi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: