Dante Alighieri – İlahi Komedya

1_org_zoom

Bastıran uykuyu büyük bir gürültü

götürdü başımdan, zorla uyandırılan biri

gibi silkindim kendime geldim;

 ayağa kalkıp, dinlenmiş gözlerimi

çevremde gezdirdim,

anlamak için bulunduğum yeri.

Sonu gelmez iniltilerin yükseldiği

acılı uçurum vadisi

yanıbaşımda duruyordu.

Karanlıktı, derindi içi,

öyle bir sis vardı ki,

dibine bakınca bir şey seçilmiyordu.

Yüzü sararan ozan: “Şimdi

karanlıklar dünyasına iniyoruz” dedi.

“Ben önden gideceğim, peşimden geleceksin sen.”

Yüzünün rengini görünce dedim ki:

“Nasıl gelirim, korkularıma su serpen

sen bile ürkersen?”

Dedi ki: “Yüzüme vuranı korku sanma,

aşağıdaki insanların durumuna

duyduğum acıma.

Haydi yürü, yolumuz uzun, gelmez oyalanmaya.”

Bunları dedi yürüdü, uçurumun çevrelediği

ilk daireye soktu beni.  

Burada kulağıma gelenler hıçkırık değildi,

duyduğum, sonu olmayan havaiyi

titreştiren iç çekişleriydi;

çocuklu, kadınlı, erkekli

kalabalık kümelerin işkence görmeden

çektikleri acının sesleriydi.

İyi yürekli usta dedi ki:

“Niçin sormuyorsun gördüğün ruhların sahiplerini?

Gitmeden daha ileri, bil ki bunlar günahkâr değil,

 erdemleri var, ama yeterli değil,

çünkü senin inancının da giriş kapısı

vaftizden yoksun kalmışlar;

 Hıristiyanlıktan önce yaşamışlar,

ama Tanrı’ya gerektiği gibi tapınmamışlar:

Onlardan biriyim ben de.

Bu yüzden yitiğiz biz,

başka bir suçtan değil, tek cezamız

umutsuz bir özlemle birlikte yaşamamız.”

 Dediklerini dinleyince, büyük bir acı doldu içime

çünkü Limbus’ta sallantıda olanların içinde

değerli insanların bulunduğunu anlamıştım.

 “ Ustam, efendim söyle bana”

diye söze girdim, sarılmak amacıyla

her hatayı alt eden o inanca:

 “kendisinin ya da başkasının çabasıyla

buradan çıkıp da kutsanan biri var mı?”

Üstü kapalı sözlerimi anlamıştı,

 yanıt verdi: “ Buraya yeni gelmiştim ki,

başına zafer tacı giymiş güçlü biri

de buralara indi.

 İlk atasının, onun oğlu Habil’in, Nuh’un,

yasa koyucu uysal Musa’nın,

İbrahim peygamberle kral Davut’un,

 İsrail’le babasının ve çocuklarının,

ve daha birçoklarının,

ve uğrunda onca şeye katlandığı

Rachele’nin gölgelerini cennetlik kıldı.

Şunu da bilmeni isterim ki,

daha önce hiçbir ruh kurtulabilmiş değildi.”

 O konuşurken yürümeyi sürdürüyorduk,

ormanın içinden geçiyorduk,

yoğun orman ruhlardan oluşuyordu, dediğim gibi.

 Uyuyakaldığım yerden çok uzaklaşmamıştık ki,

gölgeler içinde bir yarı küreyi

aydınlatan bir ışık belirdi.

Oldukça uzaktaydık daha, ama

yine de saygın kişilerin

bulunduğunu seçebiliyordum orada.

“Sen ki onurusun sanatın, bilimin,

ötekilerden ayrı tutulan, bunca

onurlandırılan bunlar kim?” Dedi ki:

 “Ayrıcalıklı konumlarının nedeni

senin dünyanda hâlâ

yankılanmakta olan ünleri.”

 Bu sırada bir ses işitildi:

“Saygılar sunalım yüce ozana,

bizden ayrılan gölgesi geri geldi.” (s.54-57)

 

 

Alighieri,Dante(1998). İlahi Komedya, (çev. Rekin Teksoy),Oğlak Yayıncılık, İstanbul

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: