“Öküz Yılı’nda Börte dördüncü çocuğunu, sonradan Toluy olarak adlandırılacak oğlunu doğurdu. İşte o sıralarda, Toğrıl kendi oğlunun nerede olduğunu öğrendi. Nilka yanında bin Karaim atlısıyla Camuka’nın ordusuna sığınmayı başarmıştı. Toğrıl yazı oğlunun yanında geçirdi, sonra Temuçin’in obasına döndü.
Nilka, Camuka’nın da yardımıyla Orhun’un kıyılarını geri almak umudundaydı. Bu umut Toğrıl’ı sevince boğsa da, Camuka’yı tasarılarının üzerinde bir kara gölge olarak gören Temuçin pek memnun olmadı.
Anda Bozkurt halkını, yok edilemez bir zincir olarak düşlüyordu. Gizlice gerçekleştirdiği bu düşteki tek güçsüz halka Camuka’ydı, O halka olmadan da Moğol bütünlüğünden söz etmek imkansızdı. Camuka, Nilka ve Toğrıl’ın topraklarını yeniden ele geçirmelerini başarırsa, daha şimdiden Noyanların desteğini almış Yalnızların gücüne karşı konulması güçleşecekti; ona şükran borcu olan Karaimlerin, Camuka’nın her istediğini yapacağı açıktı.
Baron Josef Berres von Perez, Kalmyk Wedding
-Farkında mısın, oğul? diyordu Toğrıl heyecanla, senin Moğolların Camuka’yla birleşince, yirmi bin savaşçımız olacak.
-Camuka’ya ne kadar kinlendiğimi biliyorsun…
-Seninle savaştı, kardeşini öldürdü diye mi? Ne var bunda? Kendi kardeşinin öcünü aldı, sonra da sürülerinin arasında sakin sakin oturdu.
-O at hırsızı Camuka’nın kardeşi değildi, o sadece bir bahaneydi. Camuka’nın sadece bir üvey kardeşi var, o da benim sadık Kurçim.
-Kindar olma! diyordu yaşlı Karaim. Moğolların mavi gök gibi birleşmeleri ve tek yumruk olmaları gerekir diyen sen değil miydin?
-Evet ama, gökyüzünde sadece bir güneşe yer var. Camuka o güneş olmak istiyor. Ne var ki hiç ışık vermiyor; o ay gibi, iki yüzü var, karanlık yüzünü de iyi biliyorum.
Karaim hanının topraklarını geri almasını sadece Camuka’nın eline bırakmaktan korkan Temuçin, Kaplan Yılı’nın başlarında savaşçılarını topladı.
Koşullarını açıklamıştı. Camuka ve tümen’i Orhun Vadisi’nin güneyinden ilerleyecekti. Bize gelince, elimizdeki tümenle düşmanı doğudan ve kuzeyden kıskaca alacaktık.
Soylular, ulular ve yüzbaşılarla yaptığı konuşmada Kağan bize planını açıkladı. Daha baştan Toğrıl’ın düşman kardeşinin onu ilgilendirmediğini söyledi:
-Erke’nin elinde üç bin asker bile yok. Camuka’nın askerlerinin yaklaştığını görünce, kuzeye, Tarim Irmağı’na kadar kaçacaktır. Buradaki geçitlerden geçerek doğuya, müttefiki Buyruk’un yanına gidecektir. Artçılarıyla Camuka’nın askerleri arasına girecek, onu izleyeceğiz. Bizi doğruca Buyruk’un yanına götürecek. O zaman Nayman ordusunun üzerine yürüyecek ve topraklarını alacağız.
Ordumuz harekete geçti, her bir asker yasağın buyurduğu malzemeyi almıştı: iki yay, üç sadak, bir eğe, bir balta, bir bıçak, iki kangal ip, iki kırba, atların kuyruklarına bağlandığında nehirden ıslatmadan malzeme geçirilmesine yarayan, şeritli bir torba.
Bir zamanlar Toğrıl’ın yazlağı olan yere vardığımızda, Camuka ve Nilka’yı orada bulduk. Erke beklendiği gibi Tarim Irmağı’na doğru çekiliyordu. Sevgili Orhun Vadisi’ne tekrar kavuştuğu için mutlu gözüken Toğrıl, zaferi kutlamak için avlar ve şölenler düzenlemek üzereydi ki Temuçin konuştu:
-Kardeşin Erke Naymanların yanına sığındı. Şimdi bir şey yapmazsak, yakında hep birlikte geri döneceklerdir. Şimdi onlara saldırmanın ve hanlığını, eskiden olduğu gibi saygın ve güçlü yapmanın zamanı.” (s.245-247)
Homeric (1999). Moğol Kurdu, (çev. Ali Cevat Akkoyunlu), Doğan Kitap, İstanbul.
Cengiz Han, Fernbank Natural History Museum
Bir Cevap Yazın