Muazzez İlmiye Çığ – Uygarlığın Kökeni Sumerliler – 2

Sümerlilerde Günlük Yaşam

Sümerlilerde müzik son derece önemliydi. Onlar için bir annenin çocuğuna söylediği ninni, bir çobanın kaval çalması, bir yayığın çalkanırken çıkardığı ses hep birer müzikti. Tapınaklarda tanrıları memnun etmek, sakinleştirmek için devamlı müzik yapılırdı. Müzik kutsaldı Sumer’de. Düğünlerde, bayram ve ölü törenlerinde de müzik başta gelirdi. Ayrıca şehrin büyük meydanlarında çeşitli çalgılar, şarkılar eşliğinde halkın eylenerek dans ettiği metinlerden anlaşılıyor.

Müzisyenler kadın ve erkeklerden oluşuyordu. Şarkıların sözleri genellikle tapınağın şair rahipleri tarafından yazılır, müzisyenleri tarafından bestelenirdi. Bu arada halk ozanları da bulunuyordu kuşkusuz.

Şarkılarda koro ile söylenecek yerler, hangi çalgılar eşliğinde seslendirileceği belirtilmiştir. 10 kadar müzik aletinin adı         yazılmışsa da bunlardan bazılarının ne olduğu anlaşılamıyor.

Yazılı belgelerden, kabartmalardan ve arkeolojik bulgulardan bilinen telli çalgılar:

Bunlar yüksek kalitede sayılıyorlar. Arp, lir, ut gibi. İÖ 2700 yıllarına tarihlenen Ur kral mezarlarında bulunan arp, lir çalgılarının ağaç kısımları bozulmuş, yalnız süs olarak yapılan kakmalı  kısımlar kalmış. Lirler çeşitli şekillerdeydi. Bir kısmı simetrik, bir kısmı değil ve büyüklü, küçüklü. Ayakta ve oturarak çalınıyorlar. İki kişi tarafından çalınan büyüklükte olanlar vardı. Arplar lirden daha küçük, ya oturarak ya ayakta çalınıyor. Asur kabartmalarında lir ve arpın yürüyerek çalındığı da gösterilmiş. Bizdeki saz gibi uzun saplı veya uta benzer telli bir müzik aleti İÖ 2000 yıllarından önceki kabartmalarda görülüyor. Onun da kutusu küçük, parmakların basıldığı yerin uzunluğu değişiyor. Bu çoğunlukla kopuz gibi iki tel ile çalınıyor. Yalnız bunu çalanlar genellikle çıplak oluyor ve çalarlarken çeşitli vücut hareketleri yapıyorlarmış. III Ur krallarından Şulgi, bu sazı eline alır almaz çalabildiği ile övünüyor bir metinde. Daha geç Asur çağında kanuna benzer bir çalgı da bulunduğunu o zamana ait resimlerden öğreniyoruz. Hatta çalgı ile birlikte oynayanlar da görülüyor. Telli sazlar elle veya mızrapla çalınıyor. Bu çalgılara ait parçaların adlarının Sumerce oluşu, Sumerliler tarafından yapıldıklarını gösteriyor. Listelerde 25 tür çalgı adı yazılı, ama bunların çoğunun ne olduğu bilinmiyor. (İşin ilginç yanı Hun’larda da 25 tür çalgı varmış.)

Nefesli Sazlar

Bunlar kamıştan, ağaçtan, kemik veya madenden yapılıyordu. Çeşitli büyüklükte olup bazıları düz, bazılarının uç kısmı kıvrık oluyor. Çift flütler de var ve bir hayli yaygın bunlar. Ur kral mezarlarında çift flüte ait gümüş parçalar bulundu. Tarihten önceki çağa ait kilden yapılmış parmakları koyacak delikleri olan bir flütün parçaları ele geçti kazılarda. Yine bir kazıda 3000-2500’lere tarihlenen bir taş kabartmada trombona benzer bir çalgının çalındığı görülüyor. Bunlar yüksek ses verdiğinden genellikle işçileri toplamak için çalınıyormuş. Bir Sumer ilahisinde öküz boynuzunun gum.ka sesini veren bir müzik aleti olduğu yazılıyor. Diğer bir ilahide de keçi boynuzu, bir başkasında lir ve trampet eşliğinde söylendiği yazılmış. Orak biçiminde bakırdan vurarak ses çıkaran bir tür zil, yine bakırdan kurbağa biçimli bir çalgı bulunuyor bunların arasında.

Vurmalı Çalgılar

Bunların başında davul var. Metinlerde def, dümbelek gibi bu tür çalgıların üzerlerine deri kaplandığı yazılıyor. Bunlar genellikle diğer müzik aletlerine eşlik ederek çalınıyor. Boks veya güreşlerin davul eşliğinde yapıldığını gösteren kabartmalar var. Bazı davullar çok büyük oluyor ve iki kişi tarafından çalınıyor. Bunu kadınlar da çalabiliyor. Askeri merasimlerde de davul çalındığı anlaşılıyor. Arp ve lir ile lirik aşk şarkıları, flüt ile ölü törenlerinde, ağıtlarda acıklı şarkılar çalınırdı. Kral Şulgi bir metinde “her tür çalgıyı çalarım, fakat flüt asla! Çünkü o bana ölümü hatırlatıyor” diye anlatmış.

Metinlerde şarkıların türleri sıra ile yazılmıştır: Büyük şarkı, uzun şarkı, çok sesli şarkı, toplu olarak söylenen şarkı, kutsal şarkı, gemici şarkısı, kalu rahiplerinin şarkısı, müzisyenlerin sanat şarkısı, sihir şarkısı, karanlık şarkısı, erkeklik (güçlülük) şarkısı, çalışan kadınların şarkısı…

Yemeklerde, ziyafetlerde de müzikli eğlenceler yapıyorlardı. Mari şehrinde bulunmuş bir metinde Tanrıça İştar/İnanna şerefine yapılan bir kral ziyafeti anlatılmış. Bunda bir kalu rahibi davul eşliğinde şarkı söylemeye başlayınca kral ayağa kalkıyor. Başka bir kalu rahibi de halhaltu davulu ile erşemma (ağıt şarkısı) şarkısını tanrı Enlil’e karşı söylüyor. Daha sonra yemek yeniyor. Arkadan hokkabazlar hokkabazlık yapıyor. Onları güreşçiler izliyor. Arkadan akrobatlar gelip hünerlerini gösteriyorlar. Bunlardan sonra kadınların elbiselerini çıkardıkları yazılıyor. “Bu bir striptiz gösterisi miydi?” deniyor. Yoksa Konya’daki oturak eğlencesinin bir başlangıcı mıydı? Sumer’de bir de Mevlevi dervişlerinin danslarına benzer, eller yukarıda dönülen bir dans var. Bu dansa tanrıça İnanna’dan başka kadın katılamıyor. Buna göre Mevlevi dansı da Sumer’den gelmiş görünüyor! Böyle törenlerde bunlardan başka taklitler, güldürücü söz ve hareketler yapılıyor, hatta yılan bile oynatılıyormuş.

Tanrı İnanna ile ilgili ayın yedinci gününde (hilal olduğunda) yapılan bir kült eğlencesinde, İnanna önce kutsal su ile yıkanıp üzerine kraliçelik elbisesi giydiriliyor, eğlendiriciler de saçlarını şekillendirip boyunlarına renkli kurdeleler bağlayarak ortaya çıkıyorlar. Davullar dümbelekler eşliğinde arplar çalıyor, şarkılar söyleniyor. Bu arada kadın kıyafetine girmiş erkekler, erkek kıyafetine girmiş kadınlar ip atlayarak, çember çevirerek çıkıyorlar ortaya. Mızraklı, kılıçlı olanlar, arp taşıyanlar, erkek fahişeler, kadın fahişeler tanrıçanın önünden geçiyorlar. Büyük bir eğlence…

Tanrıça İnanna ile ilgili çok önemli bir tören de yılda bir kez yapılan kutsal evlenme töreni. İnanna’nın kocası çoban tanrısı Dumuzi karısının kızgınlığı ile gönderildiği yer altından, kız kardeşi rüya tanrıçasının yardımı ile 6 ay için yeryüzüne çıkınca yine karısı ile birleşiyor. Bu birleşme zamanın kralı ve bir başrahibe ile simgesel bir evlenme yaparak kutlanıyor. Bu kutlanma da kral ve rahibenin ağzından yazılmış aşk ve sevgi sözleriyle dolu şiirlerden oluşan şarkılar çeşitli müzik aletleri eşliğinde çalınmış, güzel sesli kadın ve erkeklerden oluşan koro tarafından söylenmiş, danslarla, oyunlarla halk bol bol eğlenmiştir.

Müziğin koruyucusu bilgelik tanrısı Enki/Ea. Müzikte dördüncü tel veya notaya onun adı verilmiş. O aynı zamanda büyünün, sanatçıların ve yazarların da tanrısı. O, hastaların hastalığına neden olan cinleri davul çalarak hastanın vücudundan atıyor.

Yeni çalışmalarda, Sumerlilerde nota şeklinde işaretler olduğu ve bugünkü gibi 5 çizgiye göre seslendirildiği anlaşıldı. Sumer’de müzik okulları vardı ve eğitim 3 yıl sürüyordu. Bu eğitimi bitirenler önemli profesyonel bir sınıf oluştururlardı. Bazıları sarayda yüksek memur olarak çalışırdı.

Üçüncü Ur devrinin ikinci kralı Şulgi’ye ait bir ilahide 3 telli bir sazın ne güzel çaldığı yazılmış. Daha öncede sözünü ettiğimiz gibi kendisi de her çalgıyı çalabildiğini, yalnız ölümü hatırlattığı için flütü çalmadığını söylemiş…

Son yıllara kadar Sumer’de nasıl müzik yapıldığından haberimiz yoktu. Amerika, Berkeley Üniversitesi’nden Prof. Anne Darffkorn Kilmer ve Belçika, Liege Üniversitesi’nden müzikolog Duchesne-Guillemin birlikte çalışarak 70 yıldan beri bilginlere sır olan bir tableti çözdüler. Matematik konulu tablette bir müzik aletinin tellerinden söz edildiği görülüyor. Bu “tel” kelimesinin konuya uymadığı anlaşılıyor. Yunancada tel ve nota kelimelerinin aynı olduğuna dayanarak bunun da tel ve nota anlamına geleceği düşünülüyor. Ve hakikaten bu kelimenin nota olduğu anlaşılıyor. Bir sıra rakamların 9 telli bir müzik aletinin tellerini gösterdiğini saptadılar. Bu rakamlar çıkacak seslere göre sıralanmıştı. Bir kısmı da müzikte gam çizgisini ifade edyor. Bunlar tarihte ilk yazılı gam ve anlaşılır bir müzik sistemini gösteriyor. Bu tablet İÖ 1500 yıllarına ait olup müzik tarihinde, müzik teorisini, ilk notayı bulan olarak bilinen Yunanlılardan 1000 yıl önceye aittir.

Sumer metinlerinde de notayı, gamı gösteren bölümler bulundu. Müzik terimlerinin Sumerce oluşu nedeniyle, onların Sumerliler tarafından bulunduğu sonucuna varılıyor. Müzikte iki sistem bulunuyor. Biri tam anlaşılamayan Sumer sistemi, diğeri daha iyi anlaşılan Akad sistemi. (s.145-146-147-148-149)

Çığ Muazzez ilmiye (2017). Uygarlığın Kökeni Sumerliler-2, Kaynak Yayınları, İstanbul

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑