Albus Dumbledore’un ‘Üç Kardeşin Hikayesi’ Üzerine Notları
“Bu hikayenin küçük bir erkek çocukken benim üzerinde çok derin bir etkisi oldu. Önce annemden dinlemiştim ve çok geçmeden yatma vaktinde diğerlerinin hepsinden daha sık anlatılmasını istediğim hikaye halini aldı. Bu da sık sık, en sevdiği hikaye ‘Kirli Keçi Homurdak’ olan erkek kardeşim Aberforth’la aramızda tartışmaya yol açtı.
Üç Kardeşin Hikaye’sinden çıkarılacak ahlak dersi ancak bu kadar açık olabilir: insanların ölümden kaçma ya da ölüme üstün gelme çabaları daima hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur. Hikayedeki üçüncü kardeş (‘en alçak gönüllüsü ve aynı zamanda en bilgesi’) bir keresinde Ölüm’den ucu ucuna kurtulmuş biri olarak en büyük umudunun ölümle bir sonraki buluşmalarını elinden geldiğince ertelemek olduğunu anlayan tek kişi. Bu en küçük kardeş, Ölüm’le alay etmenin -ilk kardeş gibi şiddete başvurmanın ya da ikinci kardeş gibi karanlık nekromansi sanatıyla uğraşmanın- insanın kendisine rakip olarak kaybetmesi mümkün olmayan, düzenbaz bir düşman seçmesi anlamına geldiğini biliyor.
İşin komik yanı, bu hikayenin etrafında, özgün hikayenin mesajıyla tamamen çelişen tuhaf bir efsanenin gelişmiş olmasıdır. Bu efsane, Ölüm’ün kardeşlere verdiği armağanların -yenilmez bir asa, ölüleri geri getirebilen bir taş ve sonsuza kadar dayanan bir Görünmezlik Pelerini- gerçek dünyada var olan hakiki nesneler olduğu üzerinedir. Efsane daha da ileri gider: eğer herhangi birisi üçünün birden hakkıyla sahibi olursa, o kişi ‘Ölüm’ün efendisi’ olacaktır ki bu da genellikle incinmez hatta ölümsüz olacağı anlamına gelir.
Bunun insan tabiatı hakkında bize anlattıkları karşısında, biraz hüzünle de olsa, gülümseyebiliriz. En müşfik yorum şu olur: ‘Umut pınarı dinmez’.” (s. 88-89)
Rowling, J. K. (2017). Ozan Beedle’ın Hikayeleri, (çev. Sevin Okyay, Kutlukhan Kutlu), YKY, İstanbul.
Ölüm ve Üç Kardeş
Not: Nekromansi, ölüleri ayağa kaldırma Karanlık Sanatı’dır.
Bir Cevap Yazın