Filistin’in Eriha kentinde bulunan Emevi Halifesi Hişam Bin Abdülmelik’in yaptırdığı ve sarayın zemininde yer alan “Hayat Ağacı” mozaiği
“Doğa dinlerinden tek tanrılı dinlere kadar pek çok inançta, hayat ağacı kavramı yer almaktadır. Bu ağaç yaşamın ve var olma bilincinin bir sembolüdür.
İskandinav mitolojisinde dünyanın merkezinde yer alan kader ağacı, Yggdrassil bulunmaktadır. İnsanların kaderleri bu ağaçta belirlenmekteydi. Bu ağacın altındaki kuyu, dişi olarak tasvir edilir ve gelecek burada tayin edilirdi. Yggdrasil’in kökü üçe ayrılır ve her bir kök farklı bir yere uzanırdı. Birinci kök cehenneme, ikinci kök devlerin ülkesine, üçüncü kök ise insanların yaşadığı topraklara ulaşırdı. İskandinav mitolojisinde tüm evrenin kaderini çizen bu ağaç aynı zamanda ilk insanın doğduğu ağaç olarak bilinmektedir.
İbrani mitlerine göre; Adem’den sonra cennete sağ olarak giren ilk insan olan Hanok, burada kırmızı, altın renkleri ve güzelliğiyle yaratılan her şeyin ötesinde olan hayat ağacını görmüştü. Ağacın dalları bütün cennet bahçesini kaplamaktaydı ve köklerinden dört kollu bir ırmak doğmaktaydı. Bu ırmağın her bir kolundan süt, tereyağı, bal ve şarap akıyordu. Tanrı sık sık cennetteki hayat ağacının geniş gölgesinde dinlenirdi.
Türk mitolojisinde hayat ağacı motifi ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir. Yakutlara göre dünya sekiz köşeliydi ve yerin tam ortasında sarı göbeği bulunuyordu. Dünya göbeğinin tam ortasında da yüce bir ağaç bulunuyordu. Bu ağaç tanrının süsleriyle bezenmiş, göğün görünmezliğin kadar yükselen çok ulu bir ağaçtı. Gök yedi kattan oluşmaktaydı. Bunun üstünde durmaksızın dönen ‘dokuz felek çağrısı’ bulunurdu. Bu ulu ağaç adeta yer ile göğü birbirine bağlıyordu. Hayat ağacının gövdesi som gümüştendi ve ışıl ışıl parlardı. Ağacın gövdesinden kutsal bir kaynak çıkardı. Bu su altın renginde parıltılar saçardı… Bu sudan içen kişi çok mesut olur, açlık duygusundan bütünüyle kurtulur ve her istediğini elde ederdi… Türk mitolojisindeki hayat ağacı Bay Terek (Bay Direk) olarak adlandırılırdı. Bay Terek gök tepe ile yeri birbirine bağlardı. Yaşam döngüsü adeta onun üzerinden işlerdi…” (s. 87-89)
Gezgin, Deniz (2015). Bitki Mitosları, Sel Yayıncılık, İstanbul.
17. yüzyıla ait bir dokuma işi, İngiltere