“Sirius masum bir adam gibi hareket etmedi. Şişman Hanım’a yönelik saldırı -Gryffindor Kulesi’ne bıçakla girmek- Ölü ya da diri, Pettigrew olmadan Profesör Snape’in ifadesini geçersiz kılma şansımız sıfır.’
‘Ama siz bize inanıyorsunuz.’
‘Evet, inanıyorum,’ dedi Dumbledore sakin sakin. ‘ama başkalarının hakikati görmesini sağlayacak ya da Sihir Bakanı’nı aşacak gücüm yok…’
Harry onun ağırbaşlı yüzüne baktı ve sanki ayaklarının altındaki toprak birden çekilmiş gibi bir hisse kapıldı. Dumbledore’un her şeyi halledebileceği fikrine alışmıştı. Onun mucizevi bir çözüm yaratmasını beklemişti. Ama hayır… son umutları da yok olup gitmişti işte.
Dumbledore ağır ağır, ‘Bizim ihtiyacımız olan şey,’ dedi ve açık mavi gözleri Harry’den Hermione’ye çevrildi, ‘daha fazla zaman.’
‘Ama-‘ diye başladı Hermione. Sonra gözleri yusyuvarlak oldu. ‘OH!’
‘Şimdi iyi dinleyin’ dedi dedi Dumbledore, çok alçak sesle, ama çok anlaşılır şekilde konuşuyordu. ‘Sirius yedinci katta Profesör Flitwick’in odasına kilitli. Batı Kulesi’nin sağdan on üçüncü penceresi. Eğer her şey yolunda giderse, bu akşam birden fazla masum canı kurtarabilirsiniz. Ama şunu unutmayın, ikiniz de. Asla görülmemelisiniz. Miss Granger, yasayı biliyorsunuz -nelerin tehlikede olduğunu biliyorsunuz… gö-rül-me-me-li-si-niz.’
Harry’nin neler olup bittiği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Dumledore döndü ve kapıya varınca yine onlara baktı.
‘Sizi içeri kilitliyorum. Şu anda -saatine baktı, gece yarısına beş var. Miss Granger, üç devir yaptırsanız yeter sanırım. İyi şanslar” (s. 358-359).
Rowling, J.K. (2001). Harry Potter ve Azkaban Tutsağı, (çev. Sevin Okyay, Kutlukhan Kutlu), YKY, İstanbul.
Bir Cevap Yazın