Richard Kearney -Yabancılar, Tanrılar ve Canavarlar

godsmonsters

“Antropologlar genellikle kurban etmeyi övmeye veya kusurlu addetmeye meyletmez, onun ilkel yapısını tanımlamakla yetinir. Mesela Mircea Eliade, kurban etmeyi, “kutsal”ı “profan”dan (esasen düzen ve kaosa ilişkin evrendoğum mitleri aracılığıyla) ayırmanın bir yolu olarak tanımlar. Georges Dumézil, egemenlik işlevlerinin yapısal kurumsallaşmasının bir ifadesi olarak değerlendirir. Georges Bataille’a göre, faydacı şeylerin dünyasından, kaynaşma ve içkinliğin “gerçekdışı” mitik dünyasına geri dönmenin şiddetli bir yoludur kurban. Lévi-Strauss’a göre de yeryüzünü bir dizi ikili karşıtlığa -kültür ve doğa, yenebilir ve yenmez, pişmiş ve çiğ, evlenilebilir ve evlenilemez, dikey ve yatay, iyi ve kötü gibi ikili karşıtlıklara- bölmeye meyilli, bilinçdışı bir “yaban düşünce”nin esaslı bir ifadesidir. Kurban edilecek canavarlara ilişkin mitolojilerin kilit işlevlerinden biri de kozmosun kutsallığını tehlikeli bir yeraltı dünyasından -“hayaletler, şeytanlar ve yabancıların mesken tuttuğu o yadırgatıcı ve kaotik uzamdan”- ayırmaktı. Eliade’nin belirttiği gibi, “kutsal olan mutlak gerçekliği gözler önüne serdiği gibi uyum sağlamayı da olanaklı kılar; böylece, dünyanın sınırlarını belirleyip düzenini tesis eder, dolayısıyla onun temellerini atar.”

Religion and Its Monsters (Din ve Canavarları) kitabında Timothy Beal, canavarca olana dair eleştiriyi kökten genişletir. Beal burada Kutsal Kitap menşeli dinlerden Yakın Doğu dinlerine, modern korku filmlerinden vampir filmlerine kadar pek çok yerde karşımıza çıkan mitik canavarların oynadığı asli rolü tahlil eder. Bu canavarların -dinlerin çoğu gibi- “düzen ve kaos, oryantasyon ve oryantasyon bozukluğu, benlik ve öteki, temel ve dipsiz kuyu arasındaki nihayetsiz ve indirgenemez gerilimlere yakalanmış” bir kutsiyet deneyimini gözler önüne serdiğini savunur. Beal’e göre, dinde canavarların görülmediği dönemlere pek rastlanmaz. Canavarlarımızı ister şeytanileştirelim, ister kutsayalım, isterse de toptan yok edelim, her seferinde daha fazlası geri gelecektir. Yalnızca Drakula, Şeytan veya Yaratık: Diriliş/ Alien Resurrection‘ın dünyadışı yaratıkları da değil, canavarların hepsi “yaşayan ölü”dür. Beal’e göre, tekrar tekrar geri gelmelerinin sebebi  belki de “bize kendimiz hakkında söyleyecek veya gösterecek bir şeylerinin” olmasıdır hala. Canavarca olanın önlenemez geri dönüşünün, insan aklının akıl sır erdiremeyeceği sebepleri vardır bazen. Kurbanlık canavarları incelemeye başladığımızda şu paradoksla karşılaşırız: Canavar yalnızca kirlilik alameti değildir (anormal bir alamet anlamına gelen monstrum‘un kökü monere, yani uyarmaktır), aynı zamanda tümüyle öteki ve akıl almaz (numinous; göstermek anlamına gelen monstrare‘den türemiştir) olan bir şeyin zuhur etmesidir. Bu iki anlamı açısından düşünüldüğünde, canavarca olan bizi hem huşu içinde bırakıp hem dehşete düşürebilir.” (s.50-51)

 

Kearney, Richard (2012). Yabancılar, Tanrılar ve Canavarlar, (çev. Barış Özkul), Metis Yayınları, İstanbul.

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: